Ana Sayfa Haberler [40 işçi yaşamını kaybetti] Grizu kader değil, önlenebilir, öngörülebilir ve mücadele edilebilir, Sayıştay 2019 raporunda uyarmıştı: Grizu patlama riski artıyor

[40 işçi yaşamını kaybetti] Grizu kader değil, önlenebilir, öngörülebilir ve mücadele edilebilir, Sayıştay 2019 raporunda uyarmıştı: Grizu patlama riski artıyor

0
[40 işçi yaşamını kaybetti] Grizu kader değil, önlenebilir, öngörülebilir ve mücadele edilebilir, Sayıştay 2019 raporunda uyarmıştı: Grizu patlama riski artıyor

HABER MERKEZİ– Sayıştay TTK 2019 Yılı Denetim Raporu’nda, Amasra Müessese Müdürlüğü’ne bağlı madende patlamanın yaşandığı derinlikte ani gaz degajı ve grizu patlama riskinin arttığı konusunda uyarı yaptığı ortaya çıktı.

Sayıştay’ın TTK 2019 Yılı Denetim Raporu’na göre Bartın Amasra’daki maden ocağında üretim derinliğinin -300 metreye ulaştığı, çalışılan damarlarda gaz içeriklerinin yüksek olduğu, ani gaz degajı ve grizu patlama riski arttığı konusunda uyardığı ortaya çıktı. 

CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, sanal medya hesabından yaptığı paylaşımda “Sayıştay uyarmıştı!  Sayıştay, Bartın Amasra’daki üretim derinliğinin -300 metreye ulaştığını; Çalışılan damarlarda gaz içeriklerinin yüksek olduğunu, ani gaz degajı ve grizu patlama riski artıyor diyor! Kaynak: Sayıştay TTK 2019 Yılı Denetim Raporu” dedi.

Sayıştay hazırladığı raporda, Amasra’daki üretim derinliğinin -300 metreye ulaştığı; çalışılan damarlarda gaz içeriklerinin yüksek olduğu, ani gaz degajı ve grizu patlama riskinin arttığı belirtilmişti.

Sayıştay raporunda şu ifadeler kullanılmıştı: “2019 yılında müessesenin dengelenmiş üretim derinliği -300 metre olmuştur. Bu derinleşme, ani gaz degajı ve grizu patlaması gibi ciddi kaza risklerinin artmasına neden olmaktadır. Çalışılan damarların tamamında gaz içeriklerinin yüksek olduğu, dolayısıyla degaj kapasitelerinin de yüksek olduğu, arıza zonlarında riskin daha da arttığı bilinmektedir. Bu nedenle müessese ocaklarında ilgili mevzuat hükümlerinin yanı sıra ‘Kurum Degaj Yönergesi’ hükümlerinin titizlikle uygulanması gerekmektedir.”

fotoğraf MA

AMASRA’DA BİR YILDA 164 İŞÇİ YARALANDI

Sayıştay’ın geçen sene TTK Genel Müdürlüğü ile beş müessese için tuttuğu raporda 2019 ve 2020’de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığı müfettişlerinin müesseselere gitmedikleri, denetim ve teftiş yapmadıkları ortaya çıkmış, Amasra’da 1 yıl içinde 164 maden işçisinin yaralandığı belirtilmişti.

Sayıştay’ın Amasra Taşkömürü İşletme Müessesesi raporuna göre 2019’da 190 iş kazası meydana gelirken, 2020 yılında 157’si yer altında, 7’si yer üstünde olmak üzere toplam 164 iş kazasında 164 işçi yaralandı. 2019’da yaşanan 190 kazanın 72’si göçük, 81’i düşme, çarpma, yuvarlanma veya kayma, 10’u malzeme taşıma veya kullanma, 11’i nakliyat, 5’i makine elektrik nedeniyle; 2020 yılında yaşanan 164 kazanın 60’ı göçük, 72’si düşme, çarpma, yuvarlanma veya kayma, 17’si malzeme taşıma, 9’u nakliyat, 3’ü makine elektrik nedeniyle meydana geldi.

BARTIN– Bartın’ın Amasra ilçesinde meydana gelen maden patlamasında yaşamını yitiren işçilerin sayısı 28’ye yükseldi.

Bartın’ın Amasra ilçesinde Türkiye Taşkömürü Kurumu Amasra Müessese Müdürlüğü maden ocağında saat 18.45 sıralarında trafo kaynaklı bir patlama meydana geldi. Yer altında çok sayıda işçinin kaldığı belirtildi.

Koca, sanal medya hesabından yaptığı ilk paylaşımda, “Bartın’da, bir maden ocağında meydana gelen patlamada, şu anki bilgilere göre 2 vatandaşımız hayatını kaybetti, 20 yaralımız var. Patlamanın yaşandığı yere, il merkezi ve il dışından 5 UMKE aracı ve 31 ambulans, 1 acil müdahale aracı ile toplam 149 personel görevlendirilmiştir. Acı haberleri azaltmak, tüm Türkiye’ye iyi haberler vermek için elimizden geleni yapacağız. Başımız sağ olsun” ifadelerini kullandı.

28 İŞÇİ YAŞAMINI YİTİRDİ

Koca ilerleyen saatlerde yaptığı açıklamada ise “Bartın’da, bir maden ocağında meydana gelen patlamada 28 vatandaşımızı kaybettik. Her birine yüce Allah’tan rahmet diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun. Yaralıların sağlıklarına bir an önce kavuşmaları için elimizden geleni yapıyoruz” ifadelerini kullandı. 

Maden ocağından çıkan bir işçi, “Hiçbir şey bilmiyoruz. Toz- duman oldu, ne olduğunu bilmiyoruz, gözükmedi. Kendi imkanlarımla çıktım. Patlama büyük ihtimalle de tam olarak, yani biz biraz geride olduğumuzdan dolayı sadece basınç oldu. Basınçtan dolayı toz kütlesi oldu, göz gözü görmedi” diye belirtti.

Bağımsız Maden İş Sendikası Örgütlenme Uzmanı Başaran Aksu, Bartın Amasra’da maden faciasının yaşandığı bölgede; “Madenler özelleşirken ya da kamudaki işçi sayısı azaltılırken kamu işletmeleri de özel sektör mantığıyla yönetilmeye başlandı… Grizu kader değil, önlenebilir, öngörülebilir ve mücadele edilebilir bir şey. Bunu da işçiler yapamaz. Onu, planlayanlar, yönetenler ve denetleme mekanizmaları yaparlar. Burada yaşanan olayda bu üç olguda boşluk görüyoruz” dedi.

Bağımsız Maden İş Sendikası Örgütlenme Uzmanı Başaran Aksu, Bartın’ın Amasra ilçesinde maden faciasının yaşandığı bölgede açıklama yaptı. ANKA Haber Ajansı’na konuşan Aksu, şunları söyledi:

Öncelikle hayatını kaybeden madenci kardeşlerime başsağlığı diliyorum, ailelerine, yakınlarına ve bütün madencilere… Çünkü yolda gelirken de çok sayıda maden işçisi, değişik işletmelerden aradı herkes. Yaslı, acılı bekleyiş içerisinde ülke. Bir karmaşa var, özellikle içeride yakını olan aileler hastanelere ulaşamama, hastanede var mı yok mu, öldü mü kaldı mı filan gibi kaygı yüksek, gerilim de yüksek. Bir taraftan da arama kurtarma çalışmaları başlamıştı zaten ilk andan itibaren.

“ARAMA KURTARMA ÇALIŞMALARI KONUSUNDA TÜRKİYE’DE GELİŞKİN BİR DÜZEY VAR”

Arama kurtarma ve tahlisiye çalışmaları konusunda Türkiye’de gelişkin bir düzey var artık. Ben depremlerde de çalıştım, sellerde de çalıştım, maden kazaları ya da madenlerde yaşanan toplu işçi ölümleri, katliamlarında da bulundum, gözlemledim. Bunda bir gelişkinlik var, resmi rakamlar açısından. Madenciler dünyada zaten en iyi kurtarmacalarıdır, böyle eğitim görürler. İçeride olan arkadaşlarımız da iyi emniyet eğitimi almış madenci arkadaşlarımız.

“YERALTINDAN İYİ GELECEK HABERLERİ BEKLİYORUZ YER ÜSTÜNDE”

Bir grizu patlaması, taşkömürü madenciliğinde sık karşılaşılan bir olgu. Ne yazık ki çok işçi ölümlerine neden oluyor. Önlemler konusunda kamuoyunda bir tartışma var. Kuşkusuz önümüzdeki günlerde de bunlar tartışılmaya devam edecek. Biz şu an  -350 kotunda bulunan esas patlamanın ve metaın yükseldiği, yangının olduğu yerdeki arkadaşlarımızdan haber bekliyoruz. Buna tabii ulaşmak da zor teknik olarak. Hızlıca ulaşılabilecek bir şey değil. Ters hava yapılması ve baraj kurulması lazım. Yani metan oranının düşürülmesi lazım. Tahlisiye ve arama kurtarma ekipleri bir ambulansın bir yere hızlıca yetişmesi gibi yetişemiyorlar.  Dolayısıyla zaman alıyor. Zamanın uzaması da kuşkusuz yerin altında bulunan madenci kardeşlerimizin aleyhine işleyen bir şey. Biz yine de umutlu bir bekleyiş içindeyiz. Yeraltından iyi gelecek haberleri bekliyoruz yer üstünde.

“BU BÖLGENİN İŞÇİLERİ YURDUN DEĞİŞİK MADEN BÖLGELERİNE SÜRGÜN EDİLMEK ZORUNDA KALDI GEÇİNMEK İÇİN” 

Hiçbir kaza, kader değil ve önlenebilir. Şimdi şöyle ifade edilir: ‘Bu tür kazaların yüzde 85’i insan faktörü nedeniyle oluşur’ diye. Düzeltmek lazım. İnsan faktörüyle kuşkusuz, ama bir işletme mantığı çerçevesinde gerçekleşiyor.  Bunda suç sanki işçilerdeymiş gibi bir kanaat de gelişebilir bu tip yorumlarda. Ben işçilerde bu işin binde birlik bir oranda işçilere ait olabileceğini; esas olarak işletmelere ait olduğunu düşünüyorum. Bu bölgede, TTK bünyesinde 45 bin madenci çalışıyordu 1990’lı yıllarda. İnsanlar özelleştirilmesin diye bütün Zonguldak birleşti, itiraz ettiler. Bugün bu sayı 8 binlerde, burada da 400 kişi çalışıyordu Amasra İşletmesi’nde. Şimdi bir yandan madenlerdeki işçi sayısı azaltılırken, bu bölgenin işçileri, Bartın’ın, Zonguldak’ın işçileri Trakya’ya, Soma’ya, Ankara’ya yurdun değişik maden bölgelerine sürgün edilmek zorunda kaldı geçinmek için. Dolayısıyla oralardan da şimdi meraklı bekleyişler var madenci kardeşlerimizden.

“DAHA AZ İŞÇİYLE DAHA ÇOK ÜRETİM, AZ İŞÇİ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ GİDERİ, DOLAYISIYLA BÜTÜN BU MALİYETLERİNDEN KISMA İÇERİĞİNİ, TÜRKİYE’DE MADEN SEKTÖRÜNDE SIK GÖZLEMLİYORUZ”

Madenler özelleşirken ya da kamudaki işçi sayısı azaltılırken kamu işletmeleri de özel sektör mantığıyla yönetilmeye başlandı. Devletin bütün kamu sektöründe temel işleyişi özel sektörün mantığı. Daha az işçiyle daha çok üretim, az işçi sağlığı ve güvenliği gideri, dolayısıyla bütün bu maliyetlerinden kısma ve bunu yaparken de denetim olgusunun da boşaltılması içeriğini, Türkiye’de maden sektöründe sık gözlemliyoruz. Sendika adına sürekli Bakanlıklara, CİMER’e bunların düzeltilmesi için yazılar yazıyoruz. Bunların risk doğurduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Bunlar nedeniyle yargılanıyoruz. Şirketler bize suç duyurularında bulunuyorlar. Ama bu mücadelemiz de sürüyor. Dolayısıyla grizu kader değil, önlenebilir, öngörülebilir ve mücadele edilebilir bir şey. Bunu da işçiler yapamaz. Yani sonuçta onu planlayanlar, yönetenler ve denetleme mekanizmaları yaparlar. Burada yaşanan olayda bu üç olguda boşluk görüyoruz. Yani şimdi arkadaşlar çıktıktan sonra daha açık ve net hem sendika adına hem kendimiz adına daha soğukkanlı değerlendirmeler yapacağımıza inanıyorum.”

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, Bartın Amasra’da maden faciasının yaşandığı bölgede; “Herkes büyük bir umutla bekliyor. Korkumuz rakamın artması. Umutla bekliyoruz” dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, Bartın’ın Amasra ilçesinde maden faciasının yaşandığı bölgede açıklama yaptı. ANKA Haber Ajansı’na konuşan Akın, şunları söyledi:

“BÜYÜK BİR UMUTLA BÜTÜN AİLELER GÖZÜ YAŞLI BEKLİYOR”

“Saat şu anda dörde geliyor, sabaha karşı. Şu ana kadar açıklanan rakam belli. Söylemeye dilimiz varmıyor. Tabii hala umutla bekleyen emekçi madencilerimizin aileleri var. Onların yanlarından geliyoruz. Onlarla görüştük. Herkes büyük bir umutla bekliyor. Yani gerçekten dünyanın en zor işini yapan maden emekçisi kardeşlerimizin, kaybettiklerimizin Allah mekanını cennet eylesin. Tabi büyük bir umutla bütün aileler gözü yaşlı bekliyor. Heyecanla bekliyor. Saatler de geçiyor. Saatler geçtikçe, umutlar devam ediyor. Biz de burada bekliyoruz.

Bir güzel haberle karşı karşıya kalalım ki en azından buradaki emekçilerimiz, madenci kardeşlerimiz evlatlarına, çocuklarına, ailelerine huzurla kavuşabilsin. Tek dileğimiz ve temennimiz o. Bütün her şeyi bırakıp şu anda dualarla ve büyük umutlarla bekliyoruz. Ailelerin yanında oluyoruz. Onlarla birlikte olduğumuzu ifade ediyoruz. Umutla bekliyoruz maalesef.

“FARKLI FARKLI RAKAMLAR SÖYLENİYOR AMA HER RAKAM, HER KİŞİ BİR HAYAT”

Bakanlar ayrıldı benim bildiğim kadarıyla. Şu anda rakam belli. Korkumuz bu rakamın artması. Aşağıda, yeraltında olan madenci kardeşlerimiz var. Onların sayıları da net bilinmiyor. Çünkü net rakam da konuşulmuyor. Farklı farklı rakamlar söyleniyor ama her rakam, her kişi bir hayat. Onun için çok dikkat ediyoruz. Dediğimiz gibi umutla bekliyoruz. Sadece çalışmaların yerinde yapıldığını takip etmeye çalışıyoruz burada ben ve milletvekili arkadaşlarımla birlikte.”

Akın, önlemlerin yeterli olup olmadığı ile ilgili “20 gün önce Sayın Bakan burayla ilgili açıklamayı yapmıştı. Ama inanın tek dileğimiz bu. Sadece buna odaklandık. Daha sonrasında hepsini inceleyeceğiz tek tek” dedi.

Eski Soma Maden Mühendisleri Odası Başkanı Mehmet Torun, Bartın Amasra’daki maden faciası ile ilgili “Burada sorumluların hesap vermesi gerekirken, ‘başımız sağ olsun, fıtrat, kader’ diyerek eskiden yaptıkları gibi geçiştirilmeye çalışılacak. Bunu doğru bulmuyorum. Çünkü madencilerin kaderi bu değil” dedi.

Eski Soma Maden Mühendisleri Odası Başkanı Mehmet Torun, Bartın’ın Amasra ilçesinde yaşanan maden faciası ile ilgili açıklama yaptı. ANKA Haber Ajansı’na konuşan Torun, şunları söyledi:

“DAHA ÖNCE DE SOMA’DA AYNI ŞEKİLDE ‘TRAFO PATLAMASI’ DENİLMİŞTİ 301 ÖLÜMLÜ FACİADA DA…”

“Bugün Bartın Amasra’da çok acı bir olay yaşadık, öncelikle başımız sağ olsun diyorum. Bir grizu faciası yaşadık, resmî açıklamalara göre 14 kişi hayatını kaybetti ama muhtemelen bu sayı daha da artacak. Deniz seviyesini sıfır kabul edersek, denizin 350 metre altında emeği için ekmeği için çalışan insanlar grizu patlamasında hayatlarını kaybediyorlar bu devirde. Bunun nedenlerini tabi tam olarak şu anda bilmek mümkün değil ama izlenimimiz şu grizu patlaması olarak görülüyor. Önce trafo patlaması olarak denildi ki bunun trafo patlamasının olmadığını ben dahil bir sürü uzman arkadaşımız söyledi, olması mümkün değil dedi. Daha sonra da bakan düzelterek olayı grizu faciasına bağladılar. Daha önce de Soma’da aynı şekilde trafo patlaması denilmişti 301 ölümlü faciada da. Ben o zaman maden odası başkanıydım; itiraz ettik, ‘bu trafo patlaması değildir, mümkün değildir, böyle bir olay olmaz teknik olarak’ diye deneyimlerimizle söylemiştik. Nitekim haklı çıktık.

“YERALTINA GİREN İŞÇİLERİN KENDİ KORUYUCU MASKELERİN 45 DAKİKA SÜRESİ VAR”

Burada da şimdi anlaşılan AFAD sehven diyerek olayı düzeltmeye çalıştılar. Yeraltında metan gazı, kömürün bünyesinde bulunan bir gaz ve kömür oluşumu ile beraber meydana geliyor. Önemli olan bu gazın tahliye edilmesi, çalışılan ortamda tutulması yüzde 2’nin altında tutulması gerekiyor. Eğer 100 metreküp havada 2 metreküpten fazla metan gazı olursa bu tehlike arz ediyor ve bu ocakta çalıştırılmıyor kanun gereği. Şimdi sensörler var, sensörler bu gazları ölçüyorlar ve yüzde 2’ye geldiği zamanda hem sesli hem ışıklı ikaz ederek uyarıyorlar insanı. Böyle bir durumda bu patlamanın olmasını anlamak mümkün değil. Tabi bu patlama ile beraber ciddi anlamda bir basınç ortaya çıkıyor. Tahkimatı bozuyor, göçükler oluşuyor, ciddi bir ısı açığa çıkıyor. Biriken kömür tozların dağılmalarıyla ortalıkta göz gözü görmüyor ve sonuçta can kayıpları artıyor. Bura 45 dakikası sonrası çok önemli. Çünkü, 45 dakika neden önemli? Yeraltına giren işçilerin kendi koruyucu maskeleri var. 45 dakika süresi var onların. Yani bir patlama durumunda, bu tür tehlike durumunda maskelerini takarak ortamdan uzaklaşıp sağlıklı bir ortama geçme şansları var. Bu 45 dakikalık bir sürede bir maske görev yapabiliyor. 45 dakikadan sonra bu görevi yapamıyor.

“MADENCİLERİN KADERİ BU DEĞİL”

Kurtarma ekipleri ocakta, onların da işleri zor. Çünkü önce kendi hayatlarını da korumaları gerekiyor. Kapalı devre sistemi çalışıyorlar. Dolasıyla sırtlarında kilolarca cihazlar, ağızlarında maskeler sağlıklı ve hızlı çalışma yapamıyorlar. O şartlarda bile o mucizeyi arıyorlar aslında. Umarım o mucize gerçekleşir. Zaman aleyhimize işliyor, bunu söyleyebilirim. Burada sorumluların hesap vermesi gerekirken, ‘başımız sağ olsun, fıtrat, kader’ diyerek eskiden yaptıkları gibi geçiştirilmeye çalışılacak. Bunu doğru bulmuyorum. Çünkü madencilerin kaderi bu değil; artık gelişmiş ülkelerde, insana değer veren ülkelerde bunlar olmuyor. 21. Yüzyılda bizim bu tür olayları yaşamamız ne yazık ki ülkemize de yakışmıyor. Ülkemize baş sağlığı diliyorum, umarım son olur diyorum ama bu zihniyet ile devam edecek gibi gözüküyor.”

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here