Ters kelepçeliyken darp, aç susuz bekletme, fobik saldırılar, 10 saat gözaltı… Davanın ilk gününde öğrenciler polis şiddetini tek tek anlattı.
Duruşmayı üç gün boyunca takip ediyor ve gelişmeleri Twitter’dan anlık paylaşıyoruz.
9. Boğaziçi Onur Yürüyüşü’ne katıldığı için işkence ile gözaltına alınan 70 kişinin yargılandığı davanın ilk duruşması bugün (29 Mayıs Pazartesi) başladı. İlk gün, 20 sanığın savunması dinlendi.
Yarın (30 Mayıs) ve 1 Haziran’da sanıkların beyanlarını tamamlanmasının öngörüldüğü dava, savunmaların verileceği celselerin ardından 2-3 Kasım 2023 tarihinde görülmeye devam edecek!
Duruşmanın ilk gününde savunmalarını sunan öğrencilerin neredeyse tümü, ihtara rağmen dağılmamakla suçlanmalarına rağmen 20 Mayıs günü, kampüste bir uyarı ile karşılaşmadıklarını hatırlattı. Kampüsteki öğrencilerin polis zoruyla abluka içine sürüklendiğini söyleyen öğrenciler, ablukadaki koridorun ise gözaltı aracına açıldığını vurguladı. Maruz kaldıkları ve tanık oldukları şiddeti savunmalarında kamuoyuna duyuran Boğaziçili öğrenciler, yürüyüşten çıkmak isteseler dahi “her türlü gözaltına alınacaklarının” polis tarafından söylendiğini aktardı.
İstanbul 58. Asliye Ceza Mahkemesinde açılan davanın ilk duruşması 29-30 Mayıs ve 1 Haziran tarihlerinde üç gün sürecek. 09.30’da başlayacak oturumlar, Çağlayan’daki İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesinin duruşma salonunda (C Blok, 4. Kat) görülüyor. 70 öğrenci “kanuna aykırı yürüyüşe katılarak ihtara rağmen dağılmamakla” suçlanıyor. Öte yandan, öğrencilerden ikisine “görevi yaptırmamak için direnme” suçu da yöneltiliyor.
– Duruşmayı LGBTİ+ aktivistler ve dernekleri, Ankara Barosu LGBTİQ+ Hakları Merkezi’nden avukatlar, Boğaziçi Üniversiteli akademisyenler, hak savunucusu örgütler, konsolosluk temsilcileri takip etti.
– 09.30’da başlaması planlanan duruşmayı gelen hak savunucularının tamamının girmesine “salon küçük olduğu” gerekçesiyle henüz izin verilmedi; ancak duruşmanın başlamasıyla herkesin salona girilmesine izin verildi.
– Öğrencilerin savunmalarında 20 Mayıs 2022 günü, polisin ihtar yapmadan gözaltına başladığı ve kampüstekileri zorla ablukaya iterek gözaltına aldığı öne çıkıyor.
– Savunmalarda ortaklaşan beyanlardan bir diğeri, öğrencilerin direnmediklerini ve dağılacaklarını söylemelerine rağmen polisler tarafından “Her türlü gözaltına alınacaksınız” tehdidi ile karşılaşmaları.
– İstanbul Onur Yürüyüşü gibi pek çok yürüyüş ve hak arayışında katılımcılara uyguladığı şiddeti belgelenen İstanbul Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürü Hanifi Zengin’in ablukaya aldıklarına “Ya seve seve ya zorla alacağız sizi” / “Sike sike alacağız” dediği birden fazla öğrencinin beyanında yer aldı. Öğrencilerden, Y.O.A. kendisine psikolojik ve fiziksel şiddet uygulayan Zengin’den şikayetçi olduğunu bildirirken, yürüyüş günü Zengin’in “Aşkını aldık, artık sıra sende diyerek” üstününe yürüdüğünü anlattı. Öğrenci, bileğindeki beş tanesiyle ters kelepçe yapılmışken polise bu uygulamanın insanlık suçu olduğunu söylediğinde polisten “Siz böyle şeyleri sevmiyor musunuz?” yanıtını aldığını aktardı.
– Mümkün olduğunca fazla kişinin gözaltına alınmasına yönelik bir çaba olduğunu ifade eden öğrencilerin beyanlarının ardından söz alan sanık avukatlarından Türkan Özdemir, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’ndaki unsurların oluşmadığını söyledi ve ekledi: “Burada tam tersi bir durum var. İhtar yok, dağılmak isteyenler var ama gözaltına almak için bir çaba var.”
– Hastanedeki sağlık kontrolleri dışında, gözaltı aracından başlamak üzere 10 saate varan ters kelepçe işkencesine maruz kalan öğrenciler, aç susuz karanlıkta bırakıldıklarını ve tuvalete gitmelerine izin verilmediğini ifade etti. Tuvalet için izin alabilen öğrencilerden ikisine ise polis “Kelepçeni açmama gerek var mı?” diye sormuş. A.A., kelepçeyle tuvaletini yapmakta zorlanan bir arkadaşlarının fermuarını açmayı öğrencilerden istendiğini aktardı. Aynı öğrenci, gözaltı aracındayken su talep edenlerin ihtiyaçlarını karşılamak isteyen polisler olmasına rağmen başka bir polis tarafından engellendiğini açıkladı.
– Pek çok öğrenci 20 Mayıs 2022’de düzenlenen Taşoda Müzik Festivali’ne katılmak için kampüste olduğunu, kalabalığı görüp gittikleri yürüyüşte herhangi bir uyarı yapılmadığını ifade etti. Ablukaya alınan öğrencilerden bazıları, polis kuşatmasından çıkmak istediğini söylediğini ancak açılan tek koridorun gözaltı aracına çıktığını aktardı. Festivale katılacakken yürüyüşü görüp dahil olduğunu ifade eden E.K. anayasal hakkını kullanırken birden kendini abluka içinde bulduğunu anlattı: “Müzakereyle dağılalım istedik ama olumlu karşılık alamadık. Ters kelepçeliyken, polis başımı aracın kapısına vurdu.”
– Kanuna aykırı olmasına rağmen muayene sırasında polislerin odadan çıkmadığı öğrencilerin savunmalarında ifade ettiği ortaklıklardan biri. Öğrencilerden biri, düzenli olarak ilaç kullandığını doktora iletmesine rağmen polisin bu talebi dikkate almadığını ve ilacına erişemediğini aktardı. Başka bir öğrenci ise röntgen çekilmesini talep ettiğinde, polislerden birinin muayene edecek doktoru ‘Gerek yok’ diyerek yönlendirmeye çalıştığını anlattı.
-Darp edilen öğrencilerini savunduğu için gözaltına alınan Boğaziçi Üniversiteli akademisyen ise 16 yıl boyunca ders verdiğini üniversitesindeki barış ortamının bozulmasından duyduğu kaygıyı aktarınca salonda alkışlar yükseldi.
“Peki ya şimdi her yere takılan güvenlik kameraları kimin için, neden bir üniversiteye polis çağrılır? Öğrencilerin sürüklenerek gözaltına alınmasına seyirci mi kalsaydım?
Öğrencilerin saç renklerine, cinsel yönelimine mi karışalım? Yedikleri lokmaları mı sayalım? Bu nasıl bir yönetim ki bize bunu reva görüyor? Hiçbir yönetim bana ve öğrencilerimize işkence yapma hakkına sahip değil.
Burada yargılanan bütün öğrenciler, öğrencilerimizdir. Akademi ve hukuk tek bir grubun tekelinde olamaz. Yönetimler gelir geçer. Akademi biat etmez.”
Ne olmuştu?
Kayyum rektör tarafından kapatılan Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ Araştırmaları Kulübü’nün (BÜLGBTİA+) Onur Haftası etkinliklerinin son gününde kampüsün sekiz yıllık geleneğinin sürmesi için Onur Yürüyüşü planlandı.
20 Mayıs 2022’de düzenlenmesi planlanan 9. Boğaziçi Onur Yürüyüşü’nden bir gün önce kampüsün Etiler Kapısına, Taşoda Müzik Festivali gerekçe gösterilerek X-Ray cihazı yerleştirildi. 20 Mayıs sabah saatlerinden itibaren ise kampüsün etrafı polis ve gözaltı araçları ile çevrildi. Ana kapı dışında Güney Kampüs’ün girişleri kapatıldı.
17.00’de başlaması planlanan yürüyüş için öğrenciler, Güney Meydan’dan kapatılan kulüp odasından doğru yöneldiklerinde uyarıda bile bulunmadan çevik kuvvetin saldırısı başladı. Ablukaya alınan öğrenciler, alandan çıkış yapmaları için açılması gereken koridorla gözaltı araçlarına sokuldu. Abluka dışında kalabilen öğrencilerin “Dağılıyoruz” itirazına rağmen polis saldırısı kampüste bir süre devam etti.
“Polis bir arkadaşımızı gözaltına alırken kafasını ve bedenini araca defalarca vurdu. Videoları da var. Araç içinde bayrak sallayan arkadaşlarımızı da cama sıkıştırdılar. Polis dağılın uyarısı yapsaydı insanlar dağılırdı. Kimse gözaltına alınmaya meraklı değil.” – S., 2022, Boğaziçili Öğrenci
20 Mayıs’ta polis, barışçıl biçimde anayasal hakkını kullanmak isteyen 70 katılımcıyı ters kelepçe ve işkence ile gözaltına aldı. İşkence ile gözaltına alınan 70 kişinin sağlık raporlarında çeşitli yerlerde morluklar; ayrıca, bazı öğrencilerin bileklerine ters kelepçeden dolayı yoğun ağrı ve şişlikler tespit edildi.
Öğrenciler, 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nu ihlal ettikleri gerekçesiyle, yani “Kanuna Aykırı Toplantı ve Yürüyüşlere Silahsız Katılarak İhtara Rağmen Kendiliğinden Dağılmama” suçuyla yargılanacak. Savcılık iddianamesinde, “LGBTİA+ temsil eden flamalar” taşıyan ve slogan atan öğrencilere kolluk kuvvetlerinin ihtarda bulunduğunu; ancak ikaza rağmen yürüyüşe devam ettiklerini ortaya atıyor.
Gerçekten detaylı ve güzel anlatım olmuş, Elinize sağlık hocam.