Ana Sayfa Haberler ABD, Hollanda ve Kanada, Viyana Sözleşmesi’nin ‘içişlerine karışmama’ ilkesini içeren 41. maddesine uyacaklarını açıkladı

ABD, Hollanda ve Kanada, Viyana Sözleşmesi’nin ‘içişlerine karışmama’ ilkesini içeren 41. maddesine uyacaklarını açıkladı

0
ABD, Hollanda ve Kanada, Viyana Sözleşmesi’nin ‘içişlerine karışmama’ ilkesini içeren 41. maddesine uyacaklarını açıkladı

etelgraf haber

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Türkiye’ye Osman Kavala hakkındaki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uyma çağrısı yapan 10 ülkenin büyükelçilerinin “istenmeyen kişi” ilan edilmesini istemesi sonrası bu ülkelerden arka arkaya açıklamalar yapılıyor.

ABD, Hollanda ve Kanada, Viyana Sözleşmesi’nin “içişlerine karışmama” ilkesini içeren 41. maddesine uyacaklarını açıkladı.

Anadolu Ajansı’na konuşan Cumhurbaşkanlığı kaynakları, açıklamaların Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından olumlu karşılandığını söyledi.

İlk açıklama ABD’den

Önce ABD’nin Ankara Büyükelçiliği bugün Twitter hesabından yaptığı açıklamada, 18 Nisan 1961 tarihli Diplomatik İlişkiler Hakkında Viyana Sözleşmesi’nin 41. maddesini hatırlattı.

1. Ayrıcalıklarına ve bağışıklıklarına hâlel gelmeksizin, bu gibi ayrıcalıklardan ve bağışıklıklardan yararlanan bütün şahıslar kabul eden Devletin kanunlarına ve nizamlarına riayet etmekle yükümlüdür. Anılan Devletin iç işlerine karışmamakla da bu şahıslar keza yükümlüdür.

2. Gönderen Devlet tarafından kabul eden Devlet nezdinde yapılması misyonun uhdesine tevdi olunan bütün resmi işler, kabul eden Devletin Dışişleri Bakanlığı veya mutabık kalınacak diğer bir Bakanlık ile veya aracılığıyla yürütülür.

3. Misyonun binaları, misyonun bu Sözleşmede belirtilen görevleri veya diğer genel uluslararası hukuk kuralları veya gönderen ve kabul eden Devlet arasında yürürlükte olan özel anlaşmalar ile bağdaşmayacak bir tarzda kullanılmaz.

Hollanda Dışişleri Bakanı Marjanne de Kwaasteniet de, Twitter hesabından İngilizce ve Türkçe benzer bir açıklama yaptı.

ABD ve Hollanda’yı Kanada izledi.

Daha önce hangi açıklamalar yapılmıştı?

Almanya Hükümet Sözcüsü Steffen Seibert daha öncer yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “istenmeyen kişi” açıklamalarını kafa karıştırıcı ve anlaşılmaz bulduklarını söylemişti.

Steffen Seibert, gelişmelerin Berlin’de endişeyle takip edildiğini belirtmişti.

Açıklamaları basın üzerinden takip ettiklerini kaydeden Seibert, Türkiye’nin bu konuda kendilerine resmi bir bildirimde bulunmadığını da eklemişti.

Seibert, büyükelçilerini sınır dışı etmenin ikili ilişkilerin derinliğine ve önemine zarar vereceğini vurgulamış, hafta sonu Fransa ve ABD ile de bu konuyu görüştüklerini söylemişti.

Norveç Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Trude Maaseide, “Büyükelçimiz istenmeyen kişi ilan edilmeyi hak edecek hiçbir şey yapmadı” dedi, Türkiye’den henüz kendilerine bir mesaj iletilmediğini belirtmiş ve eklemişti:

“Türkiye’yi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni imzalayarak uymaya taahhüt ettiği demokratik standartlar ve hukukun üstünlüğüne uymaya davet etmeyi sürdüreceğiz.”

Avrupa Parlamentosu Başkanı David Sassoli de Twitter hesabından “10 büyükelçinin istenmeyen kişi ilan edilmesi Türk hükümetinin otoriterleşmesinin bir işareti” paylaşımında bulunmuştu.

Sassoli, “Sindirilmeyeceğiz. Osman Kavala’ya özgürlük” ifadelerini kullanmıştı.

Yeni Zelanda Dışişleri Bakanlığı ise Türkiye’den resmi bir bildirim almadan konuyla ilgili yorum yapmayacaklarını söyledi. Bakanlığın açıklamasında Yeni Zelanda’nın Türkiye ile ilişkilerine değer verdiği aktarılmıştı.

Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Çevik: Cumhurbaşkanı kararlı

Konuyla ilgili BBC’nin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı İlnur Çevik ise bu 10 ülkenin Türkiye’nin güvenini geri kazanması için büyük bir çaba sarf etmesi gerektiğini söyledi.

Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politika Kurulu Üyesi de olan Çelik, “Bu sıra dışı, eşi benzeri olmayan bir durum” dedi ve ekledi:

“Daha önce hiçbir büyükelçi böylesi davranışlarda bulunmamıştı.

“Bir NATO ülkesinin, ev sahipliği yaptığı müttefik diplomatlar tarafından böylesi bir muameleye maruz bırakıldığı başka bir örnek yoktur.

“Cumhurbaşkanı bu konuda son derece kararlı. Türkiye’ye eşi benzeri görülmemiş bir şekilde hakaret edildiğini düşünüyor.

“Türkiye gibi bir ülkeye ders veremezsiniz. İradenizi böylesi bir ülkeye dikte edemezsiniz.

“Bir çözüm bulunmasını gerçekten çok istiyorum fakat bunun için bu süreci başlatan hükümetlerin büyük bir kararlılık ve iyi niyet göstermesi gerekiyor.”

Uzmanlar ne diyor?

Eski Türk diplomat, düşünce kuruluşları EDAM’ın başkanı ve Carnegie Europe’ın da araştırmacısı olan Sinan Ülgen, yaşananların NATO müttefikleri arasında görüşmemiş bir seviyede olduğunu söyledi.

Twitter hesabından paylaşımlar yapan Ülgen, Ankara’nın bu yönde bir adım atmamasını umduğunu belirtti ve ekledi:

“Türkiye son yıllardaki gerilimlerin ardından dış politikasını yeni bir raya oturtmayı hedefliyordu.

“Bu yüzden açıklamanın zamanlaması da uygunsuz oldu.

“Bunun arkasındaki mantık sorgulanacaktır. Bu, Türkiye’de dış politikanın iç çekincelerin esiri olmasıyla yakından ilişkili.

“Dış politikada müesses nizam kabul edilebilir bir formül bulmak için var gücüyle çalışıyor. Fakat zaman tükeniyor.”

ABD merkezli düşünce kuruluşu Washington Institute’tan Soner Cağaptay da Twitter hesabından yaptığı paylaşımda Türkiye’nin en fazla ticaret yaptığı 10 ülkenin yarısının bu listede yer aldığına dikkat çekti.

Çağaptay “Seçim öncesi ekonominin durumunu ve tabanının içinde bulunduğu koşulları iyileştirmek için ticarete ve yabancı yatırıma ihtiyaç duyan Erdoğan için bunun iyi sonuçları olmayabilir” dedi.

Türkiye’nin son 50 yılda yalnızca 1986’da Suriye ve Libya, 1989’da da İran büyükelçilerini istenmeyen kişi ilan ettiğini hatırlatan Çağaptay, Erdoğan’ın bu açıklamayı piyasaların kapalı olduğu Cumartesi gününde yapmasının Türk ekonomisi için büyük bir şans olduğunu söyledi.

Çağaptay ayrıca İtalya, İspanya ve Birleşik Krallık’ın bu ülkeler arasında yer almaması konusunda “Batılı uluslar arasında Ankara ile karşılaşmaktan kaçınmakta usta bir ülkeler grubunun ortaya çıktığını söyleyebiliriz” demişti.

Muhalefetten tepkiler

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “mahvettiği ekonomiye suni gerekçeler yaratma çabasında” olduğunu söyledi.

İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı Yavuz Ağıralioğlu, “Dış politikayı iç siyasetimize malzeme ve meze yaparak, algı operasyonları ile gelebileceğiniz noktaya, 20 yılın nihayetinde geldiniz. Bundan sonra salt kuru hamaset yetmez” dedi ve ekledi:

Siyasi beceriksizliğinizi, bu 10 Büyükelçinin hadsiz ve münasebetsiz beyanatı üzerinden dış politika hamaseti ile asla kapatamazsınız.

Biz, bu filmi daha önce de gördük. Derhal, memleketin esas problemi olan ekonomik krize ve gerçek gündemimize dönün. Acilen!— Yavuz Ağıralioğlu (@yavuzagiraliog) October 23, 2021

Gelecek Partisi lideri ve eski başbakan Ahmet Davutoğlu ise böylesi bir adımın Türkiye tarihinin en büyük diplomasi krizi olacağını söyledi.

Söz konusu ülkelerin Türkiye’nin en fazla ihracat yaptığı ülkeler olduğunu söyleyen Davutoğlu, “Hukuku ayaklar altına alarak, dış politikayı at pazarlığına çeviren bu iktidar, ülkemizin itibarını yok etmiştir. Kavala’ya her vatandaşımızın hak ettiği bağımsız ve adil yargılanma hakkını verdiğinizde başka başkentleri de susturursunuz” dedi.

Açıklamada hangi ifadeler yer almıştı?

10 ülkenin 18 Ekim’deki ortak açıklamasında şu ifadeler yer almıştı:

“Bugün, Osman Kavala’nın tutukluluğunun başlamasının 4. yıl dönümü. Daha önce verilen beraat kararının ardından farklı davaların birleştirilmesi ve yeni davaların açılması yoluyla davasında süregelen gecikmeler, demokrasiye, hukukun üstünlüğüne ve Türk yargı sisteminin şeffaflığına gölge düşürüyor.

“Kanada, Fransa, Finlandiya, Danimarka, Almanya, Hollanda, Yeni Zelanda, Norveç, İsveç ve Amerika Birleşik Devletleri büyükelçilikleri olarak birlikte, Türkiye’nin uluslararası yükümlülükleri ve iç hukukuyla uyumlu şekilde, bu davanın adil ve hızlı biçimde sonuçlandırılması gerektiği kanısındayız. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bu husustaki kararları doğrultusunda Osman Kavala’nın derhal serbest bırakılmasının sağlanması için Türkiye’ye çağrıda bulunuyoruz.”

Açıklamaya ABD, Fransa, Almanya, Hollanda, İsveç, Norveç, Finlandiya, Danimarka, Kanada ve Yeni Zelanda imza atmıştı.

Erdoğan’ın ‘Soros artığı’ sözü sonrası Kavala’dan savunma yapmama kararı

21 Ekim’de de Erdoğan, Afrika seyahati dönüşü uçaktaki gazetecilerin sorularını yanıtlarken “Bakın şimdi AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) bir karar almış. Bu Kavala denilen Soros artığıyla ilgili olarak Türkiye’yi adeta burada mahkum etmek istiyorlar. 10 tane büyükelçi bu açıklamayı niye yapar? Bu Soros artığını savunanlar, bunu nasıl bıraktırırız gayreti içindeler. Söyledim Dışişleri Bakanımıza, bizim bunları ülkemizde ağırlamak gibi bir lüksümüz olamaz.” demişti.

Ardından da Osman Kavala yazılı bir açıklama yaparak artık duruşmalara katılmayacağını ifade etti:

“Bana yöneltilen suçlamalar herhangi bir delile dayanmıyor olmasına rağmen dört yıldır tutukluyum. Cumhurbaşkanı’nın hüküm giymemiş ve yargılaması devam etmekte olan bir kişiye yönelik aşağılayıcı ve lekeleyici ifadeleri, insan haysiyetine saldırı niteliğindedir. Bunlar suçlu olduğum algısı yaratan ve yargıyı doğrudan etkileyen mesajlardır.

“Bu şartlar altında adil bir yargılama yapılmasına imkân kalmadığından, bundan sonra duruşmalara katılmamın ve savunma yapmamın anlamsız olacağına inanıyorum.

“Hukuk devletini savunan bir yurttaş olarak, yargının maruz kaldığı bu durumu meşrulaştırıcı bir edimde bulunmanın doğru olmadığını düşünüyorum.”

bbc

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here