İstanbul’da avukatlar, meslektaşları Can Atalay ve Gezi Davası’nda hapis cezasına çarptırılan diğer sanıklar için Çağlayan Adliyesi’nde ‘Adalet Nöbeti’ tuttu. İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, “40 yıldır böyle kara bir karara tanık olmadım. 40 yıl boyunca, hiçbir biçimde, en baskıcı dönemlerin bile bizi bir türlü tanık etmediği bu türden kararları hiçbir zaman görmedik biz” dedi.
Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nın Atrium alanında bugün bir araya gelen avukatlar, “Gezi Parkı biziz. Gezi yargılanamaz” diyerek ‘Adalet Nöbeti’ tuttu. CHP İstanbul Milletvekilleri Mahmut Tanal ve Gökan Zeybek, HDP İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu ve eski Kültür Bakanı Ercan Karakaş da nöbete katıldı. Atrium’dan alkışlarla adliyenin önüne geçen avukatlar, burada basın açıklaması yaptı.
“HUKUK GARABETLERİ BU ÜLKEDE HİÇ EKSİK OLMADI”
Avukat Gülsün Sop, “Nöbete başladığımız günden bu yana gerek hukukçu olarak gerekse toplumun dertleriyle dertlenen bireyler olarak hepimizin vicdanını kanatan, isyan ettiren hukuk garabetleri hiç eksik olmadı bu ülkeden. Ancak geçtiğimiz hafta gündeme bu kez de Gezi Davası kararları tüm ağırlığıyla çöktü. Hukuk yine yağmalandı. Doğaya, insana, özgürlüğe gönül vermiş, duyarlı arkadaşlarımızın hayatları, özgürlükleri, tamamen hukuk dışı, düzmece kararlarla ellerinden alındı” dedi.
Mimarlar Odası Büyükkent İstanbul Şube Başkanı Esin Köymen ise hukuksuz tutuklamaları kabul etmediklerini belirterek şunları söyledi:
“GEZİ TUTUKLANAMAZ: Gezi tutuklanamaz. Gezi Davası’nın 25 Nisan 2022 tarihinde yapılan karar duruşmasında, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Yönetim Kurulu üyesi, mimar Mücella Yapıcı, Mimarlar Odası avukatı Can Atalay ve Şehir Plancıları Odası geçmiş dönem başkanı Tayfun Kahraman’ın da aralarında bulunduğu yedi kişi, hukuksuz yargılama sonucu 18 yıl hapis cezası verilerek tutuklandı.
GEZİ DİRENİŞİ YAŞAMA SAHİP ÇIKANLARIN UMUDUDUR: Arkadaşlarımızın mesnetsiz iddialara ve olmayan delillere dayalı olarak mahkûm edilmeleri ve tutuklanmaları kabul edilemez. Verilen bu hukuksuz kararla ülkemizin 80 kentinde Gezi’ye katılarak anayasal haklarını kullanan demokrasiye güç vermiş milyonlarca yurttaşımız da susturulmak istenilmektedir. Hepimiz biliyoruz, toplumsal muhalefetin anayasal hak ve özgürlük taleplerinin, demokrasi ve adalet çığlıklarının meşru zeminini oluşturan Gezi direnişi, haksızlığa, adaletsizliğe, keyfiliğe, dayatmaya, baskıya karşı direnmenin adıdır. Bir parktan tüm ülkeye ve dünyaya yayılan; kente, doğaya, yaşama sahip çıkanların umududur.
ARKADAŞLARIMIZI KURMACA İDDİANAMELERLE MAHKÛM EDEMEZSİNİZ: Bir kez daha söylüyoruz. Gezi, milyonlarca insanın onurudur; yargılanamaz, tutuklanamaz. Arkadaşlarımız, İstanbul’un son açık alanlarından biri olan Gezi Parkı’na, imar planlarına ve yargı kararlarına aykırı şekilde başlatılan hukuk dışı inşaat çalışmalarına toplumsal duyarlılık, vicdan ve mesleki sorumluluklarının bir gereği olarak karşı çıkmışlar. Bu hukuksuzluğa olan itirazlarımızı demokratik yollarla ortaya koymuşlardır. Anayasal haklarını kullanarak iktidarı yargı kararlarına, Anayasa’ya ve yasalara uygun davranmaya davet ettikleri için hukuka aykırı delillerle, kurmaca iddianamelerle ve yargılama yapılmayan davalarla onları mahkûm edemezsiniz.
MÜCADELEMİZİ KARARLILIKLA SÜRDÜRMEYE DEVAM EDECEĞİZ: Hepimiz biliyoruz. Hiçbir delile dayanmadan yeniden açılan bu dava ve verilen tutuklama kararı hukuksuzdur. Yaşanabilir çevre, kent, doğa için hep birlikte verdiğimiz mücadelede tutuklanan arkadaşlarımızın yanındayız. Onurlu mücadelemizi kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz. Mücella Abla’mıza, Can Atalay’a, Tayfun Kahraman’a ve diğer arkadaşlarımıza söz veriyoruz. Arkadaşlarımız serbest bırakılıncaya kadar Adalet Nöbeti’nde olacağız. Hep birlikte burada olacağız. Hep birlikte Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin adalet nöbetlerinde olacağız.”
İstanbul Barosu Başkanı Avukat Mehmet Durakoğlu da katıldığı Adalet Nöbeti’nde yaptığı konuşmada, meslekte 40’ıncı yılını doldurduğunu belirterek şunları söyledi:
“BÖYLE BİR KARA KARAR GÖRMEDİM: Bu ülkenin darbeler tarihi de dahil olmak üzere pek çok tarihine tanık oldum, içinde oldum, katkı verdim ya da biçimlendirdim. 40 yıldır böyle bir karar görmedim ben. 40 yıldır böyle kara bir karara tanık olmadım. 40 yıl boyunca, hiçbir biçimde, en baskıcı dönemlerin bile bizi bir türlü tanık etmediği bu türden kararları hiçbir zaman görmedik biz. Öylesine bir karardan söz ediyorum.
BİR HUKUKÇU OLARAK UTANIYORUM: Vicdanları el vermedi ve beraat ettirdiler ama beraatı uygulamadılar. Arkasından bir başka suçlama çıkardılar. ‘Casusluk’ suçlaması, böylece davayı devam ettireceklerdi. Olmadı. Çarşı Davası’yla birleştirdiler. Şimdi verilen karara bakar mısınız? Casusluktan beraat, Çarşı Davası’ndan tefrik. Peki niye tutukladınız? Ne oldu beraat kararı? Niye şimdi böyle davranılıyor? Ne bu karar? Ne anlatılmaya çalışılıyor? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi açık bir biçimde ‘Hukuken değil, siyasal nedenlerle tutukludur bu insan’ diyor. Şimdi geriye dönüp bakıyorsunuz, hiçbir şey değişmemiş. Ve ben, bundan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bu sözcüğünden bir hukukçu olarak utanıyorum.
CAN ATALAY AVUKATLIK YAPTIĞI İÇİN TUTUKLU: Bu ülkede insanlar, siyasal nedenlerle, sadece bir tek insan olsa belki onu da kabul edebilir. Hayır, böyle bir şey söz konusu değil. Herkes bilmeli, biz avukatız ve biz insan hakları mücadelesi yaparız. İnsan hakları, siyasal ideolojilerin, çoğunluk ideolojilerinin tartışmalı değerlerine feda edilemez. Bunu herkesin bilmesi gerekiyor. İnsan hakları alanında yapılmış bir mücadele, kutsal bir mücadeledir. Arkadaşımızı, Can Atalay’ı hiçbir zaman böylesine bir tablo karşısında feda edemeyiz. Can Atalay avukatlık yaptığı için tutuklu şu anda. Oranın bir AVM olmaması için yaptığı mücadele, Mimarlar Odası’yla birlikte dava açtığı için yürütmeyi durdurma kararını aldığı için şimdi içeride bunu kabul edemeyiz. Bir avukat olarak, avukatlık görevini yaptığı için, sadece bu nedenle içeride olmasını kabul edemeyiz. Onu kabul edemeyiz de Gezi’nin kriminalize edilmesini de kabul edemeyiz.
GEZİ, CUMHURİYET TARİHİNDE YAPILMIŞ EN ÖNEMLİ DEMOKRATİK PROTESTODUR: Gezi, bizim onurumuzdur. Bunu herkes bilecek. Gezi, bizim onurumuzdur. Hepimiz oradaydık. Gezi, bu ülkenin Cumhuriyet tarihinde yapılmış en önemli demokratik protesto eylemidir. Buna herkes noktayı koyacak. Öyle 17-25 Aralık, 15 Temmuz, yok Gezi, bunları birleştiren bir senaryoyu siyasal iktidar yargı eliyle meşrulaştıramaz. Bize kimse anlatamaz bunu. Biz avukatız, söylemeye çalışıyorum, biz avukatız. Bize bunu yutturamazsınız. Dolayısıyla geldiğimiz noktada herkes bir şeyi bilmeli. Eğer bu karar burada yargılananlar dışında topluma verilecek veya verildiği düşünülen bir mesaj ise bu ülkenin hukukçuları bu mesajı almayacaklar. Almadılar. Bu mücadeleye devam edeceğiz. Ve sonuna kadar da Gezi’yi savunmaya devam edeceğiz.”
“2017’DE SİLİVRİ’DE AVUKATLARIN BİZLER İÇİN BİR ARAYA GELDİKLERİNİ İZLEMİŞTİK”
Adalet Nöbeti’nin başlama sebebi olan Cumhuriyet Gazetesi Davası’nda 6 ay tutuklu kalan gazetecilerden Murat Sabuncu da şunları söyledi:
“6 Nisan 2017, Silivri Cezaevi 9. Kısım A 47. Avukat Hakan Atalay, avukat Mustafa Kemal Güngör, gazeteci Murat Sabuncu; geceleyin haberlerde, bu avukatların bir araya gelerek bizler için ve sonra Türkiye’nin her tarafına yayacakları büyük Adalet Nöbeti’nin haberlerini seyrettik. Bugün 12 Mayıs 2022. Aynı yerde, Silivri 9. Kısım A 47, aynı yerde bu sefer arkadaşlarımız Can Atalay, Tayfun Kahraman, Hakan Altınay, Bakırköy’de Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Mine Özerden, Osman Kavala. Muhtemelen onlar da bunu seyredecekler.
Zaman değişiyor, kişiler değişiyor ama yapılan, uygulanan zulüm değişmiyor. Ama bir şey daha değişmiyor; mücadele. Çok açık ve net söyleyeyim. Can Atalay, bugün Türkiye’de Aladağ’dan Soma’ya, Çorlu tren katliamına nerede acı varsa Can Atalay oradaydı. Ve Can Atalay’ın hayatın her yerinde olması demek, şu an burada olsaydı biliyorsunuz büyük bir heyecanla, büyük bir inançla bu düzenin değişmesi, hukuksuzluğun değişmesi için çaba sarf edecekti.
Şimdi arkadaşım Can Atalay’a, tüm Gezi tutuklularına şu sözü veriyorum: Mücadeleniz mücadelemizdir, aileleriniz ailelerimizdir. Asla yalnız yürümeyeceksiniz, sizler çok değerli insanlarsınız. Gezi, hepimizin direnişiydi. Bizler bu direnişin parçasıyız, parçası olmaya devam edeceğiz. Gezi’yi kimse kriminalize edemez. Gezi, bu ülkede birbirinden farklı siyasi görüşteki insanların çevreye, hayata sahip çıkması, birlikte yaşamaya sahip çıkmasıydı. Bu mücadele her şekilde devam edecek.”
Haber: FAHRETTİN ÖZTÜRK – Kamera: ADEM KARABAYIR -ANKA