Ekoloji Haberler

Ankara’nın Hortlayan Kabusu ODTÜ Yolu Projesi M.Gökçek’in Rant Yoludur,Kent Suçu İşleniyor

Ankara’da Gökçek döneminden beri tepkiyle karşılanan ODTÜ Yolu projesi, Mansur Yavaş döneminde devam ettiriliyor. Belediyenin bilimsel bir ulaşım planının olmadığını, inşaatların hukuki kararlara rağmen rant için sürdürüldüğünü ve halka yalan söylendiğini savunan ODTÜ öğrencileri ve uzman meslek odaları, süreci Yeşil Gazete’ye değerlendirdi.

ANKARA – Ankara Büyükşehir Belediyesi‘nin (ABB), Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) arazisinden geçecek “Bilkent-İncek Çevre Yolu Çevre Yolu Bağlantısı” projesi, kent gündeminin odağında.

2017 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı‘nın onayladığı planlardan sonra Melih Gökçek yönetimi, gece saatlerinde ODTÜ ormanlarına girip hektarlarca ağacı katletmiş; meslek odalarının açtığı davalar sonucu bu talan durdurulmuştu.

ABB‘nin yeni yönetimi ise 30 Temmuz 2021 tarihinde duyurulan ve 25 Ağustos 2021 tarihinde düzenlenen ihale ile Eskişehir Yolu ve Ankara-Niğde Otoyolu‘nu birbirine bağlayan 11,8 kilometrelik yol yapım projesini tekrar yürürlüğe koydu.

İhaleyi, 39 milyon 344 bin lira ile Haslan İnşaat Mühendislik Enerji Makina Sanayi ve Ticaret A.Ş ve Diyarbakır merkezli Diyarsur Nakliye Otomotiv Sanayi ve Ticaret A.Ş aldı.

Bir yılda tamamlanması düşünülen projenin planlanan bitiş tarihi 14 Ekim 2022 Cuma günü.

Ancak ODTÜ bileşenleri ve kent savunucuları, projeyi yaptırmamakta kararlı. Projenin Mansur Yavaş döneminde yeniden başlatılmasına karşı itirazlar yükselirken öğrenciler de bu projeye dur demek için 27 Temmuzdan bu yana nöbet tutuyor.

Projeden önce araziler satıldı

Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından 2021 yılında 34; 2022 yılında ise 31 taşınmazı 4046 sayılı Kanun hükümleri kapsamında ihale yolu ile satışa çıkarıldı. Satışa çıkarılan arazilerin bir kısmı ODTÜ çevresinde.

Ankara’nın Gölbaşı ilçesinde satışa çıkarılan arazilerde İncek, Taşpınar, Kızılcaşar gibi mahalleler öne çıkarken Çankaya ilçesine bağlı Alacaatlı, Söğütözü, Yıldızevler,İlker, Umut, Beytepe, Dikmen, Küçükesat, Hilal, Maltepe mahallelerinde bulunan araziler de hazine tarafından satışa çıkarıldı.

Projeyle Ankara’nın trafik sorununun çözülemeyeceği, ekolojik yapıya daha fazla zarar verileceğini ve kampüs bütünlüğünün bozularak ranta açılacağı gibi pek çok gerekçe ile projeye karşı çıkan meslek örgütleri ve nöbet tutan ODTÜ’lüler Yeşil Gazete’ye konuştu:

Gökçek döneminde iptal edilen onlarca plan, yeni dönemde de onaylandı

ODTÜ Yolu ile ilgili Büyükşehir Belediyesi’nin mahkeme kararlarını uygulama biçiminin doğru olmadığını ifade eden Şehir Plancıları Odası Ankara Şube Sekreteri Ömer Dursunüstün, mahkemelerin benzer birçok ulaşım kararının, hazırlanan imar planları değişikliklerinin iptallerinde, “Ulaşım Ana Planı olmadan, parçacıl karar verildiği” gerekçesini hatırlattı.

Ulaşım yatırımlarının bütüncül bir üst ölçekli plan ve ana planın yönlendirmesiyle belirlenmesi gerektiğine dikkat çeken Dursunüstün, şöyle devam etti:

“Büyükşehir Belediyesi’nin kararlarına karşı açtığımız yüzlerce dava ve iptal kararları var. Mahkeme kararları uygulanacaksa, iptal gerekçelerinin giderilmesi gerekir. Ancak görüyoruz ki Büyükşehir Belediyesi, Gökçek dönemine ait ve rantla ilişkisi artık açık olan bu ulaşım kararlarını hayata geçirmeye kararlı. Sadece birkaç mahkeme kararını seçip “mahkeme kararları uygulanıyor” algısı yaratması doğru değil.

En çok bilinen alanlardan Atatürk Orman Çiftliği’nde (AOÇ)YDA-Demirkafes’te, Ulus’ta ve Ankara’nın hemen her yerinde iptal kararlarımız var. Ancak bmahkeme kararlarını uygulamak şöyle dursun, bunlara rağmen birebir aynı planlar onaylanmakta. Gökçek döneminde iptal edilen onlarca plan, mükerrer şekilde yeni dönemde de onaylandı, onaylanıyor.”

ABB’ye alternatif bir yol önerisi sunmadık: Çünkü plan en başından bilimsel değil

Herhangi bir planlama çalışmasında derelerin, vadilerin, orman ve tarım alanlarının, sit alanları gibi korunması gereken alanların eşik olarak belirlendiğinin altını çizen Dursunüstün, “ODTÜ ve benzer şekilde AOÇ arazilerindeki ulaşım kararlarına bakıldığı zaman bu alanların sanki boş/rezerv alan olarak değerlendirildiğini görüyoruz” dedi:

“Ulaşım kararının hayata geçirilmesiyle parçalanacak olan bu alanların çok hızlı bir şekilde tahsisler, özelleştirmelerle sermayeye aktarıldığını, yapı adalarına dönüştüğünü de biliyoruz.

Öncelikli soru: Ankara’nın bir vizyonu var mı?

Dursunüstün, “Bu yol neden ODTÜ’den geçiyor?” veya “ODTÜ’den geçmese olmaz mı?” gibi soruların, bilimsel yaklaşımdan oldukça uzaklaşıldığını ve durumun kanıksandığını gösterdiğini belirterek şöyle dedi:

“Öncelikle “Ankara’nın bir vizyonu ve amacı var mı? Buna yönelik bir planı var mı? İklim krizinin etkileri başta olmak üzere, Ankara’yı hangi senaryolar bekliyor ve yerel yönetimler bunun için neler yapıyor?” gibi soruları tartışıyor olmamız gerekirken; bir yanlış karar daha olan Niğde otoyoluna bağlanmak için orman alanının katledilmesini, bölünen kısmının ise kısa sürede ranta konu edilmesini sessizce kabullenip, “en azından ormanın kenarından geçebilir mi“ şeklinde, oldukça geri noktadan bir tartışma yürütüyoruz.

Odamız ABB’ye alternatif bir yol önerisi sunmamıştır. Ulaşım kararlarının, bütüncül bir ulaşım ana planı çalışması, analizleri, alternatifleri ve önerileriyle bir arada değerlendirilerek belirlenmesi gerekmektedir.

Nereden, hangi analizler doğrultusunda ortaya atıldığı bilinmeyen, bilimsel hiçbir arkaplanı olmayan bir ulaşım kararına alternatif düşünmek, Büyükşehir’in sürdürdüğü bu bilimden uzak tavrı meşrulaştırmak anlamına gelecektir.

Aynı zamanda bu, uzun yıllardır ülkemizde ve en çok da Ankara’da sürdürülen özel araç sahipliliğine dayalı kent içi ulaşım politikalarının da bir parçası olarak değerlendirilmelidir. Büyükşehir’in bir vizyonu olmalı ve bu doğrultuda bilimsel çalışmalar neticesinde belirlenecek ulaşım kararları ise, toplu taşımayı, toplu taşımada konforu, çevre ve yaşam kalitesini önceleyen bir politika ile belirlenmelidir.

Rant değeri yüksek projeler tekrar onaylanıyor

Gerek Gökçek döneminde gerekse yeni ABB yönetiminde, oda olarak iptal ettirdikleri, yürütmesini durdurdukları ve dava süreci devam eden projelerin bilgisini paylaşan Dursunüstün,”YDA-Demirkafes ve Sinpaş Altınoran en bilinen örneği olduğu için onları anmak gerekiyor” dedi:

“Gökçek döneminde iptal kararlarına rağmen yapımı tamamlandı. Mansur Yavaş yönetiminde ise iptal edilmiş YDA planı 8’inci kez onaylandı ve davalarımız neticesinde tekrar iptal edildi; ardından 9’uncu kez yeniden onaylandı. İncek, Alacaatlı, Dodurga bölgelerinde de parçacıl parsel bazında onaylanan plan değişikliklerine açılan davalarda iptal kararları gelmiş olmasına rağmen inşaat faaliyetleri hızla devam etti ve birçoğu tamamlandı.

Diğer taraftan İmrahor Vadisi, Dikmen Vadisi gibi artık korunmasının önemi tartışılamayacak olan alanlarda dahi iptal kararlarına rağmen yapılaşmayı artıran imar planları yeniden onaylandı.

Mevcut yapı ve nüfus yoğunluğunu artıran, henüz yapılaşmamış alanlarda ise yüksek yoğunluk kararlarıyla rant değerlerini artıran imar planları, iptal kararlarına rağmen bu dönemde de yeniden onaylanmaktadır.

Karakuş: ABB önce Demirkafes kararını uygulasın

TMMOB Ankara Şube Başkanı Tezcan Candan Karakuş ise ABB’nin ODTÜ Yolu için “burayı ranta açmayacağız” sözlerine tepki gösterdi.

“Bu yol Bilkent ile İncek’i bağlayacak ve Niğde otobanına bağlanacak. Yol üzerindeki tüm arazilerde değer artışı olacak. Büyükşehir ranta açmayacağız diyor ama Park Joven Kuleleri‘nde de olduğu gibi rant projelerine yol açıyor” dedi.

Belediyenin yol projesi için ‘yalnızca mahkemelerin kararına riayet ettiği’ açıklamasına ilişkin hukuksal süreçlere itirazlarının devam ettiğini kaydeden Karakuş, Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) ve ODTÜ gibi alanların mahkeme süreçleri ile ele alınamayacağını belirterek, “ABB mahkeme kararlarına uyacaksa 8 kez iptal edilen demirkafes kararlarını uygulasın” dedi.

YDA Center – Demirkafes planı neydi?

‘Demirkafes’, Gökçek’in en tartışmalı projelerinden biriydi.2005 yılında Ankara-Eskişehir yolu üzerinde yapımına başlanan proje, Mimarlar Odası‘nın açtığı davalar sonucu 2008’de durdurulmuştu.İnşaat, beş yıl boyunca çelik iskeletiyle durması nedeniyle “Demir Kafes” olarak adlandırılmış, 2013’te yeni plan ve proje oluşturulması amacıyla yıkılmıştı.İnşaatına belediye bütçesinden 80 milyon lira harcananyıkım masrafı da kamu bütçesinden karşılanan proje son olarak YDA adlı şirkete devredilmiş; Gökçek, projeyi mali karşılığı 120 milyon dolar bin 650 konut ve 30 bin metrekare ticari alan karşılığı devrettiklerini söylemişti.Tüm plan değişikleri yargı tarafından kamu yararına uygun olmadıkları gerekçesiyle iptal edilen “Demir Kafes” alanına YDA Center yapılmasına ilişkin yeni ABB yönetiminin 2020 yılında yaptığı plan değişikliği bir kez daha yargıdan dönmüştü.

ODTÜ Yolu projesi, Belediye’nin sitesindeki 2023 Nazım İmar Planı’nda yok

Mahkeme ODTÜ Yolu projesi için ‘kamu yararı’ kararını verirken ABB, karara itiraz etmeden ya da Danıştay’a yürütmeyi durdurmanın iptaliyle ilgili başvuru yapmadan “mahkeme kararlarını uyguluyoruz” diyerek projeyi sürdürmekte ısrarlı.

Yeşil Gazete’ye konuşan ODTÜ Mezunlar Derneği Başkanı Baki Arslan, tepkilere rağmen projedeki ısrarda ‘ABB’deki Melih Gökçek kalıntılarının etkili olduğunu’ ileri sürdü. Arslan, daha önce Mansur Yavaş’ın da katılımıyla yaptıkları görüşmelerde Yavaş’ın bu konuda yanlış yönlendirildiği kanaatine vardıklarını söyledi.

ODTÜ’ye dokunulmadan alternatif yol ağının planlanabileceğini belirten Arslan, “Bundan önce bu yolun gerekliliği tartışılmalıdır. Ankara’nın bilimsel bir Ana Ulaşım planı olmadan da bu gereklilik ortaya konamaz. Ancak Ana Ulaşım Planı yapıldıktan sonra, eğer gerekiyor ise alternatif güzergahlar oluşturulabilir” dedi:

“Mevcut durumda ise, yaklaşık 400 metre yanında, proje yoluna paralel İhsan Doğramacı Bulvarı bulunmaktadır. Bahsi geçen ODTÜ (Rant) Yolu Ankara Büyükşehir Belediyesi web sayfasında bulunan 1/25000 ölçekli 2023 Nazım imar planında da bulunmamaktadır.”

Arslan, yol yapım çalışmalarının ve bu tür projelerin ODTÜ’nün ekolojisine etkisini ise şöyle anlattı:

Bu yol yapılırsa 90 hektardan daha büyük bir arazi ODTÜ ekosisteminden kopartılacak. Trafiğin sebep olacağı ses, gürültü ve ışık kirliliği ile kimyasal kirlilik, sadece orman ekosistemine değil, civardaki tüm ekosistemlere çok ciddi zararlar verecek.

Bizler ODTÜ’nün tüm bileşenleri olarak (Öğrenciler, mezunlar, akademisyenler, çalışanlar) bu yolun yapılmaması için her türlü mücadeleyi vereceğiz, bu konuda oldukça kararlıyız.

Bilinçli bir tercih

Nitekim projeye karşı nöbet tutanlar bugün de ABB Binası önünde eylemdeydi.

“Rant Yolu” projesini portesto eden protesto eden ODTÜ öğrencileri, ODTÜ Mezunları Derneği ve ODTÜ Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Temsilciliği üyeleri basın açıklamasında, “Yol projesinde herhangi bir kamu yararı yok. Yol yapımı ve ihale süreci başlamadan Hazine’nin yol çevresindeki ve hinterlandındaki bazı taşınmazlarını satışa çıkarması bile bu yolun bir rant projesi olduğunu göstermektedir. Makro ulaşım planını yapabilecek ve uygulayabilecek yetkinlikte uzmanlar var iken yapılmıyor olması ne yazık ki bilinçli bir tercihtir ve hem ihale süreçleri hem de planlama süreçleriyle bu yolun tam bir rant dağıtım aracına dönüştürüldüğünün açık göstergesidir” dedi.

ABB önünde yapılan basın açıklaması. “Kampüste iki göl, mevsimsel akarsular, kayalıklar, bozkırlar, ormanlar, çayırlıklar gibi birçok değerli yaşam alanı var ve çok önemli bir canlı çeşitliliği söz konusu.Atatürk Orman Çiftliği’nin ranta kurban edilmesinin ardından Ankara’nın tek ekolojik ve doğal orman alanı olarak kalan ODTÜ’de, tüm ülkede görülen kuş türlerinin yarısından fazlası tespit edildi.Üzerine dökülecek beton onlarca canlı türüne ev sahipliği yapan ekosistemi parçalayarak doğal dengeyi bozacak.”

Açıklama öncesi belediye çalışanlarının öğrencilere çay ikram etmeye çalışması dikkat çekerken, öğrenciler ikramları kabul etmedi.

Basın açıklamasının ardından öğrencilerin yanına gelen ABB Genel Sekreter Yardımcısı Mustafa Kemal Çolakoğlu, gazetecilerin sorularını yanıtlamak isterken öğrenciler durumu sloganlarla protesto etti.

‘Yapılmasın deniyorsa yapmayacağız’ demişti: Yavaş, bu yanlıştan dönsün

Muhalefetin tutumunu ve sessizliğini şaşkınlıkla izlediğini aktaran Baki Arslan, Yeşil Gazete’ye verdiği demeçte Mansur Yavaş’ın katıldığı bir televizyon programında “ODTÜ Yolu yapılmasın deniyorsa, yapmayacağız” dediğini hatırlattı:

“O dönemde birçok vekil, bizlerin yanında yer alıp “bu yolu yaptırmayacağız” demişti. Şimdi ne oldu da sessizler, şaşkınlık verici. Bu durum sanırım tek cümle ile anlatılabilir: Türkiye’de siyaset kirli yapılıyor ve sanırım yanlışa yanlış olduğu için değil de yanlışı kimin yaptığına bakarak karşı çıkılıyor.

Meslek örgütlerinin ve ODTÜ’lülerin projeye olan itirazlarını ve eleştirilerini görüşmek için ulaştığımız belediye yetkilileri, önümüzdeki hafta kamuoyuyla paylaşacakları kapsamlı bir sunum dosyası üzerinde çalıştıklarını aktardı.

Bu açıklamaya dair Arslan, ‘Yapılmasın deniyorsa yapmayacağız’ diyen birinin çalışmalarının kamuoyu nezdinde karşılık bulmayacağı yorumunu yaptı:

“ABB bugüne kadar yaptığı açıklama ve sunumlarda sürekli olarak bu yolu nasıl yapacaklarını, ekosisteme nasıl daha az zarar vereceklerini anlatmıştır. Yine benzer açıklamalar gelecektir diye düşünüyorum. Ancak yolun gerekliliği ile ilgili bugüne kadar tatmin edici herhangi bir bilimsel bir rapor sunulmadı, sunulamayacaktır.

Ankara halkı seni bunun için seçmedi

Ayrıca daha önce Gökçek’in kullandığı bir stratejiyi de kullanabilir, ODTÜ ile Ankara halkını karşı karşıya getirecek söylemler oluşturmaya çalışabilirler. Geçmişte bunun örneklerini ve dönüşlerini ağır bir şekilde gördük. Hem kampüs hem de kent olarak bedellerini ödedik. CHP’nin buna prim vermeyeceğini umuyoruz. Çünkü bu tür söylemler yalnızca ODTÜ ve kentimize zarar vermez, CHP’nin kitlesinde de farklı reaksiyonlara sebep olur”

Arslan son olarak ABB Başkanı Mansur Yavaş’a şöyle seslendi:

“İ. Melih Gökçek’in yanlış politikalarını devam ettirme, Ankara halkı seni bunun için seçmedi. Bir an önce bu yanlıştan dönmenizi bekliyoruz.”

‘Kavaklık Direnişi’nden bugüne ODTÜ’ye sahip çıkma mücadelesi: Öğrenciler ne diyor?

Politik olarak ODTÜ’nün demokratik yapısına ve ekolojisine zarar verecek  “kampüsün kavaklık alanında KYK’ye ait yurt projesi”ne engel olmak için başlayan Kavaklık İnisiyatifi‘nde yer alan ve şuan ODTÜ Yolu’nun yapılmasına karşı nöbet tutan ODTÜ Siyaset Bilimi öğrencisi Tunahan Gözlügöl, bu projeyi bir yol projesi olarak görmemek gerektiğini söyledi:

Ahlatlıbel tarafına yeni Yargıtay binası yapıldı: Bu bina yol olmayan, ulaşımın zor olduğu o kadar anlamsız bir yere yapıldı ki resmen kamu yararı yaratıldı. Aynı şekilde şehir hastanesi konseptinin kendisi anlamsız iken yine yol geçmeyen bir yere, plansız ve ciddi paralar dökülen bir proje, yine kamu yararı yaratıyor ve hatta dayatıyor. Bu yola kamu yararı denmesi tamamen planlı, yaratılmış bir durum. Bilinçli plansızlığın, rant odağının sonucu” dedi.

Projenin Melih Gökçek’in bağlantılı olduğu Genç İnşaat’ın milyonluk projesi Park Joven’den de geçtiğini ve projeye bu yüzden ‘rant yolu’ dediklerini aktaran Gözlügöl, sözlerini şöyle sürdürdü:

“O denli bir rant ki Melih Gökçek iptal edilen 2038 şehir planında tam bu kulelerin olduğu yere metro döşemeyi planlamış. Yine bahsettiğimiz yolun üzerinde 2017 yılında yapılan ve İncek tarafından gelen trafiği bu kulelere ileten bir köprü de bulunuyor. Geçen sene Mansur Yavaş ile yapılan görüşmelerde kendisi yalan söyleyip bu kulelerin mühürlü olduğunu ve inşaatın devam etmediğini söylemişti, ancak inşaatın devam ettiğini videolarla kanıtlamıştık.”

Yavaş’a güvenmek imkansız: Zaten teminat da vermedi

Gözlügöl, yeni yönetimin proje sürecindeki tavrına ilişkin şu eleştirileri getirdi:

“Bu tip büyük projelerin son aşaması olan satışlar erken yapılabilsin diye oluşturulan örnek dairelerin olduğunu da çok yakın zamanda sızdırılan videolarla öğrendik. Yani bu projeler hala faal bir şekilde yıllardır devam ediyor ve Mansur Yavaş’ın da engellediği bir şey yok.”

2017 yılında Melih Gökçek’in ‘rekor’ nidalarıyla duyurduğu ve bir gecede bir orman yok edilerek açılan yolun, 90 hektarlık sulak bir alanı da ODTÜ arazisinden kopardığını hatırlatan Gözlügöl, “Her ne kadar Mansur Yavaş bu alanı ranta açmayacağını söylese de bu yolun çevresindeki rant ile ilgili iki lafından biri yalan olmuş Mansur Yavaş’a güvenmek imkansız, ki zaten herhangi bir teminat da vermedi. Yani özetle bu yol için ileri sürülen argümanlar çok ciddi rant barındırıyor ve bu ranta Mansur Yavaş da göz yumuyor” değerlendirmesini yaptı.

“Mansur Yavaş, her ne kadar halk için çalışıyoruz dese de  bizlere Melih Gökçek’i oynuyor. Hatta bunu o denli yapıyor ki hiç sıkılmadan “Melih Gökçek’in yarım bıraktığı projeleri tamamlıyoruz” diyerek reklam veriyor, Melih Gökçek’in beton ve asfalt belediyeciliğini devam ettiriyor.

Mansur Yavaş bu konuda iktidar için Melih Gökçek’ten daha işlevsel, çünkü Melih Gökçek’ten nefret eden muhalif kesim ona karşı çıkarken Yavaş, bu kesimden gelebilecek itirazlara bir tıpa niteliği taşıyor. Bu haliyle Mansur Yavaş, iktidar için muhalif sesi susturabilen bir Melih Gökçek işlevi görüyor. 

“Türkiye’de belediyecilik dendiği zaman akla ilk gelen şeyin “inşaat” olması içler acısı” diyen Gözlügöl, Gökçek döneminde inşa edilen ve son zamanlarda yeniden gündeme gelen Ankapark’a da değindi:

“Mesela Ankapark ölü bir yatırım. Yüzlerce milyon dolar orada yok edildi resmen. Bu sadece rant değil aynı zamanda hırsızlıktır. Bunun gibi Melih Gökçek döneminde yapılmış çok ciddi suçlar var ve hepsinin ardında yatan bir çıkar var.

Şimdi Yavaş, övünerek  ‘Melih Gökçek’in yarım bıraktığı projeleri devam ettiriyoruz’ diyorken bu arka plandaki çıkarlar devam ediyor demektir.

Belki bu çıkarın aktığı kanal başka ovalara çıkıyor olsa da halkı dağların ardında bırakmış bir masalın başkahramanı Mansur Yavaş olamaz. Hazineden satışlar yapılması kent suçlarının, rantın, ekolojik suçların örtülü bir şekilde yapıldığının en büyük kanıtı.

Rant belediyeciliği sürdükçe ODTÜ parçalanacak bir pasta gibi görülmeye devam edecek

Ankara’nın kendine özgü bir ekosisteminin olduğunu belirten Gözlügöl, Ankara merkezinde az bulunan orman alanların rant için çok değerli alanlar sayıldığını, Ankara’da yükselen kulelerin en büyük reklam aracının “orman manzarası” olduğunu vurgulayarak , Ankara’da merkeze en yakın orman alanlarının da ODTÜ ve AOÇ olduğunu hatırlattı:

“AOÇ, büyük çabalar (!) sonucu neredeyse yok edildi. Bu yok edim en çok Melih Gökçek başkanlığında AKP belediyesinde gerçekleşmiş olsa da Mansur Yavaş geldikten sonra Gökçek’in yarım bıraktıklarını devam ettiriyoruz şiarıyla yükseldi ve AOÇ günümüzde bitik bir halde. Yani geriye ODTÜ kaldı.

Çevre Bakanlığı durmuyor: AOÇ’de Limak’a konut, Emniyet’e yerleşke arazisi tahsis edildi
AOÇ’yi yapılaşmaya açan plan değişikliğine ikinci kez yürütmeyi durdurma kararı verildi

“Geçmişten bugüne ODTÜ’nün belediyecilerin ODTÜ’yyü gözüne kestirmesinde en büyük etkenler kanımca hem şehre en yakın ormanlık alan olması, hem de devrimci muhalif kimliğin baskın olmasından.

Nitekim şu günlerde de Rant Yolu’nun yapılması halinde yaratacağı yapı baskısı Malazgirt bulvarı ile ODTÜ’yü paramparça edecek yeni bağlantı yollarını da gerektirecek ki ODTÜ hazırlık binasının altından geçen tünel yol ve Bilkent’ten Malazgirt bulvarına giden ve ODTÜ’nün bölümlerinin olduğu alanı ormandan koparacak bağlantı yolları da halihazırda planlanmış durumda. Yinelemek gerekir ki rant belediyeciliği sürdükçe ODTÜ her zaman parçalanacak bir pasta gibi görülmeye devam edilecek.”

ODTÜ ormanları göçmen kuşların uğrak yeri

Gözlügöl, ODTÜ ormanlarında endemik bitki türlerin yanı sıra çeşitli kuş türlerinin de yaşadığını ve bu konuda ABB yönetimini defalarca bilgilendirdiklerini de sözlerine ekledi.

“Sadece son birkaç haftada Rant Yolu’nda gördüğümüz ve daha önce yok zannedilen kuş türleri gördük. Buna dair raporlar da mevcut. Bunların hepsini ABB ile yapılan toplantılarda defaatle ilettik. Ayrıca, yapılan bir yolun o alanın yakınında bulunan doğal yaşama da etki edeceğini, geçecek yolun oluşturacağı gürültü kirliliğinin özellikle kuşların bu alanlardan çekilmesine yol açabileceğini belirttik.

Birçok kuşun göç ederken dinlendiği ve birçok kuşun yaşam alanı olan ODTÜ ormanı daha üzerinde çalışılmamış başka birçok hayvan türüne de ev sahipliği yapıyor.

Unutulmasın ki ODTÜ arazisi doğal bir alan olmakla birlikte değerli bilimsel çalışmaların da yapıldığı bir alan. Buranın yok olması bilime de çok ciddi etkileri olacaktır.

249 kuş ve 800 bitki türü ‘Rant Yolu’nun tehdidi altında

ODTÜ ormanlarında endemik bitki türlerin yanı sıra çeşitli kuş türleri de yaşamakta.

Bu endemik türlerden ve kuş çeşitlerinden bahsedesen Projeye karşı kampüste nöbet tutanlardan Tarih bölümü öğrencisi Tuğulka Köseoğlu, şimdiye kadar ODTÜ kampüsünde 249 kuş türü tespit edildiğini, bunlardan 6 tanesinin neslinin küresel ölçüde tehlike altında olduğunu kaydetti:

“Rant Yolu’nun yapılması halinde, ODTÜ Kampüsü bu kuşlar için yaşanabilir bir yer olmaktan çıkacak. Kampüste tespit edilen bitki türü sayısı ise 800’den fazla ve bunlar arasında endemik türler de buluyor. Mesela, daha geçen, rant yolu alanı üzerinde, yok olma tehlikesi altında olan Ayaş Gümüşü adında endemik bir geven türü tespit edildi. ABB’nin “orada tek bir ağaç” yok diyerek değersiz ilan ettiği alan üzerinde tespit edildi ve varlığı, Rant Yolu’nun tehdidi altında bulunuyor.”

Kavaklık’ta yanımızda olanlar şimdi nerede?

“Usanmadan sıkılmadan her daim AKP ve onun muhalif örtülü tiranlığına karşı direneceğiz” diyen Gözlügöl, Kavaklık direnişini hatırlatarak, muhalefet vekillerine de eleştiri getirdi:

“ODTÜ öğrencilerini dirayetli bir şekilde okulumuz ve doğamız için direnmeye; Ankara halkını da ODTÜ’de gerçekleşen ve gerçekleşecek kent suçlarının karşısında ses çıkarmaya çağırıyorum. Çünkü buradaki bir suç, koca bir kentin suçudur. Kavaklık Direnişi’nde olduğu gibi Rant Yolu’na karşı da başta ODTÜ Mezunları Derneği olmak üzeri yanımızda olan Mimarlar Odası, Şehir Plancıları odası gibi meslek örgütlerine teşekkür ederek bu samimi direniş ortaklığını devam ettirme çağrısını bütün meslek odalarına yineleyerek yapıyorum.

Öte yandan asıl çağrıyı, ikiyüzlü siyaset yürüten ve ABB belediyesini alınca susan CHP siyasetçilerine yapmak istiyorum: Bu yol ilk yapıldığında “Gökçek keser, biz dikeriz” pankartıyla poz verek ODTÜ mezunu CHP vekili Aylin Nazlıaka’yı hepimiz hatırlıyoruz. Kavaklık Direnişi’nde de yanımızda olmuştu, teşekkür ederiz. Ancak bütün bunlar, ikiyüzlülüğe göz yumacağımız anlamına da gelmiyor. Geçen sene ABB bu yolun ihalesini askıya çıkardığında kamuoyu oluşturmak için ne kadar vekil varsa aradık. Aradığımız ve hayretler içinde kaldığımız bir vekil olan Nazlıaka bize “beni bulaştırmayın” çıkışını yaptı.

Öncelikle siz bir Ankara vekiliyseniz ve orada bir kent suçu işleniyorsa tabii ki bulaşacaksınız. Sizin işiniz bu.

Sonrasında da Melih Gökçek bu yolu açtığında bu yol rant idi, bu yol talan idi, bu yol ekokıyım idi, bu yol kirli siyasetin bir parçası idi de belediye partiniz CHP’ye geçince aklandı mı? Elbette hayır. Rant Yolu’na “bulaşmıyorsunuz” ve dediğiniz gibi ranta, talana, ekokıyıma, kirli siyasete alet oluyorsunuz. Bu yanlıştan vazgeçin.

Geçen yıl yine CHP’li vekil Orhan Sarıbal ile konuştuğunda, kendisinin “çok haklısınız, biz de bu yola karşıyız, konuşacağız belediye ile, bu yola izin vermeyeceğiz” dediğini aktaran Gözügöl, Sarıbal’ın telefonlarını açmadığını belirtti:

Şu an telefonlarımı bile açmayan Sarıbal’a sormak istiyorum bu suskunluğunuz neden? Nitekim yol çalışması dahi başladı ve geriye asfalt dökmek kalmışken suskunluğunuz asaletten çok “işin ucu CHP’ye dokundu sus, kapıyı çalar çalar giderler” siyasetinden başka bir şey değildir. Bu yanlışınızdan vazgeçin çünkü susmak adına iletişim kurmanın önüne koyduğunuz o kapıyı bir zaman sorma çalmaktan vazgeçip kıracağız ancak asla bu yolun dolayısıyla CHP’nin elinde olan ABB uygulamalarının karşısında olmaktan vazgeçmeyeceğiz. İkiyüzlü siyaseti bir kenara bırakıp halkın, doğanın, ODTÜ’nün çıkarlarını gözetin.”

Belediyenin amacı ne olursa olsun ortada rant var

Tuğulka Köseoğlu da Gökçek döneminde hem Kavaklık yurt inşaatı hem de yol projesine karşı, CHP başta olmak üzere tepki gösteren muhalefet bileşenlerinin şimdi aynı refleksi göstermemesini şöyle yorumladı:

“Demek ki, muhalefetteki söz konusu isimlerin derdi ranta karşı kenti ve doğayı savunmak değilmiş; demek ki yaptıkları, siyasi imaj ve AKP karşıtlığı için kent ve ekoloji mücadelesini kullanmaktan ibaretmiş.”

ABB’nin ranta engel olma yönünde bir çabası olduğuna inanmadığını dile getiren Köseoğlu, buna Park Joven Kuleleri inşaatına dair yaşananları dayanak gösterdi:

“Hem bu yolu yapıp hem de onun spekülatif bir rant ortaya çıkarmasına engel olmak zaten ABB’nin gücü dahilinde de değil. Yol yapılırsa, ABB’nin amacı ne olursa olsun rant ortaya çıkacak. Bu konuda da Park Joven Kuleleri örneğinden bahsedebiliriz:

Mansur Yavaş, 17 Eylül 2021 tarihli ABB-ODTÜ bileşenleri görüşmesinde de rantla mücadele ettiklerini savunmuş ve Park Joven Kulelerinin inşaatını mühürlemelerini bunun kanıtı olarak göstermişti. ABB’nin 25 Eylül 2021 tarihli açıklamasında ise alanın etrafındaki yüksek katlı ve yoğunluklu yapıların planlarının mahkeme kararıyla iptal edilmesi, yine yolun ranta hizmet etmediğinin kanıtı olarak ileri sürülmüştü..

Ancak Park Joven Kulelerinin inşaatı göz göre göre ve büyük bir hızla devam ediyor. Hatta inşaat şirketi, daireleri 2022 yılı içerisinde teslim edeceğini taahhüt edebiliyor. Önümüzde böyle bariz bir örnek varken, ABB’nin sözüne inanmak mümkün değil.”

Yerel yönetimler inşaat şirketleri ile iyi geçinmeye çalışıyor

Bu yolun, kentleşmeyi Ankara’nın güneyine kaydıracağına ve güzergahının geneli üzerinde büyük bir spekülatif ranta sebep olacağına vurgu yapan Köseoğlu, “İktidardan muhalefetine bürokrasi içerisinde bulunan kimselerin bu ranttan pay alacak olmaları meselenin bir yönü” dedi:

“Her yönetimin, iktidarını korumak için şirketlerle iyi geçinme yönünde hareket ettiğini biliyoruz ve bu da meselenin diğer bir önemli yönünü oluşturuyor. İnşaat sektörünün neoliberal dönüşümün lokomotifi işlevi gördüğü ve bu sebeple inşaat şirketlerinin ciddi bir güç kazandığı da malum . Gerek merkezi hükümet gerekse yerel yönetimler, inşaat şirketleri ile iyi geçinmeye çalışıyor; şirketlerin de bu yoldan ne kadar büyük çıkarları olduğu ortada. Tüm bu etkenleri göz önünde bulundurunca, ABB’nin bu yolu yapmaktaki ısrarının sebepleri ortaya çıkıyor. Belediyenin başındaki ismin ve partinin değişmesiyle, izlenen politikalarda radikal değişiklikler olmasını beklememek gerekiyor.”

Nöbette bir gün nasıl geçiyor?

Köseoğlu, tuttukları nöbeti ve yaşanan süreci şöyle anlattı:

“Nöbette bir gün, sabah erkenden kalkıp alanı kontrol etmek için yaptığımız yürüyüş ile başlıyor. Günün önemli bir kısmı nöbet dışındaki bir günün de rutini olan yemek yapmak, yemek yemek, ders çalışmak gibi faaliyetlerle geçiyor. Nöbete desteğe gelenlerle konu hakkında aktarımda bulunduğumuz ve direniş için birlikte neler yapabileceğimiz üzerine sohbetlerimiz oluyor. Birlikte kitap okuyup tartışmak, müzik yapmak ve oyun oynamak da zaman buldukça yaptığımız şeyler.

Şimdiye kadar nöbetle ilgili yönetimden ya da güvenliklerden gelen bir engelleme girişimi ile karşılaşmadık. Gördüğümüz o ki, kayyum yönetim şu sıralar kendini bu mevzudan uzak tutmaya çalışıyor. Ama güvenliklerin her gün ATV motorlar ile nöbet alanını kontrole geldiklerini ve gördüklerini rapor ettiklerini biliyoruz.

Eğer bir azınlığın çıkarı uğruna kampüsümüze, doğaya ve kente saldırmakta ısrar ederlerse, biz de, karşımızdakinin hangi siyasetten olduğuna bakmadan, kampüsümüzü, doğayı ve kenti savunmaktaki kararlılığımızı göstereceğiz.

Söz konusu olan; sadece ODTÜ’lüleri ilgilendiren bir mesele değil. Çünkü doğayı ve kenti savunmak hepimizin sorumluluğu. Bu yüzden herkesi, gücü ölçüsünde bu direnişin bir parçası olmaya çağırıyoruz.

Haber: İrfan TUNCÇELİK-YEŞİL GAZETE

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir