Batı illerinde Kürt işçilere yönelik ırkçı saldırılar sürüyor. Afyon’da tarım işçilerine “Kürtçe” konuştukları gerekçesiyle saldırı gerçekleştirilmesinin ardından bir saldırı da Konya’da gerçekleşti. Konya’nın Meram ilçesi Çarıklıköy’de 20 yıldır ikamet eden Diyarbakırlı Kürt aile ırkçı bir grubun saldırınsa maruz kaldı. Yaklaşık 60 kişiden oluşan ırkçı grup Kürt aileye silahla saldırdı. Saldırı soncunda aile bireylerinden 43 yaşındaki Hakim Dal hayatını kaybetti. Konya’da yaşanan ırkçı saldırıya tepkiler sürüyor.
15 BARODAN ORTAK AÇIKLAMA
Diyarbakır, Adıyaman, Ağrı, Batman, Bingöl, Bitlis, Dersim, Hakkâri, Kars, Mardin, Muş, Siirt, Şırnak, Urfa ve Van Baroları ortak açıklama yaparak saldırıya tepki gösterdi. 12 Mayıs’ta Konya’da Kürt aileye, 19 Temmuz’da Afyon’da mevsimlik tarım işçilerine, 20 Temmuz’da Ankara Altındağ’da Kürt aileye yönelik silahlı saldırı gerçekleştiğinin belirtildiği açıklamada, en son 21 Temmuz’da Konya’nın Meram ilçesi Çarıklıköy’de 20 yıldır ikamet eden Diyarbakırlı aileye ırkçı saldırı gerçekleştiği ve 1 kişinin yaşamını yitirdiği hatırlatıldı. Söz konusu saldırıların Kürt kimliği ve Kürtçe dilinin kullanımı gerekçe gösterilerek gerçekleştiğinin belirtildiği açıklamada şu ifadeler kullanıldı: “Fiziksel şiddet ve hakaret içerikli saldırılarda;
Yaşanan bu saldırılar münferit ve adli olaylar olarak görülmemelidir. Şiddet dili ve politikalarına eklenen ayrımcı uygulamalar, Kürt kimliğine ve diline yönelik saldırılar, saldırılar karşında kolluk güçlerinin güvenlik önlemleri hususunda zafiyet göstermesi ve etkin yargısal faaliyette bulunulmaması bu sonuçların ortaya çıkmasının başlıca nedenleri arasında görülebilir. Şiddet ve kutuplaştırıcı dilin kullanılması, bu yönlü ırkçı saldırıların oluşumunda etki etmektedir. Son yıllarda siyasi erklerin kullandığı ayrımcı dil, toplumda telafisi olmayan olaylara zemin sunmaktadır. Yaşam hakkı başta olmak üzere ağır insan hakları ihlallerine yol açan bu ırkçı saldırıları kınıyor, Kürt kimliği ve Kürtçe diline ilişkin her türlü ırkçı saldırılara zemin hazırlayan ve toplumsal barışı zedeleyen açıklamalardan vazgeçilmesini, saldırılarla ilgili ivedi ve etkin bir şekilde bütün yönleriyle soruşturmanın yürütülmesini talep ediyoruz.”
‘SALDIRI, AYRIMCI VE ÖTEKİLEŞTİRİCİ SÖYLEM CEZASIZLIK ORTAMININ ÜRÜNÜDÜR’
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi yazılı açıklama yaparak Konya’da yaşanan ırkçı saldırıya tepki gösterdi. Yoğunlaşarak devam eden saldırıların bir kısmına çok yakın zamanda Konya’da, Adıyaman’da ve Ankara’da da yaşandığının hatırlatıldığı açıklamada, “Bu saldırılar ırkçılığın ve ayrımcılığın açığa çıkardığı şiddetle Kürt yurttaşların yaşamının kast edildiği nefret suçlarıdır ve Kürt kimliğine yönelik saldırılardır. Kısaca belirtmek gerekirse; Sakarya’daki saldırıda Kadir Şakçı adında yurttaş saldırı sonucu yaşamını yitirmişti, oğlu ise yaralanmıştı. Yine Sakarya’da başka bir ırkçı saldırı sonucu Şirin Tosun yaşamını yitirmişti. Tarım işçisi olarak çalışan Mardinli Kürt bir aile de saldırıya uğrarken açılan soruşturmalarda ise failler hakkında takipsizlik kararı verilmişti. Yine geçtiğimiz ay İzmir HDP İl Örgütünde Deniz Poyraz’ın katledilmesine de tanık olmuştuk. Ayrımcı, ötekileştirici söylem ve davranışların münferit olmadığını, son örneklerle yaşama kast eden saldırıların devam ettiğini görüyoruz. Belirtmek gerekir ki bu saldırılar ayrımcı ve ötekileştirici söylemin yaygınlaşmasının ve cezasızlık ortamının ürünüdür. Bu ortamın etkisi ile maalesef nefret ve ayrımcılık suçunu oluşturan saldırılar hafta geçmeden devam etmektedir” denildi.
‘SİYASETÇİLER NEFRET SÖYLEMLERİNDEN VAZGEÇMELİDİR’
2020 yılında İHD’nin tespitlerine göre 14 ırkçı saldırı olayında 3’ü Suriyeli çocuk olmak üzere 7 kişinin öldürüldüğü, en az 32 kişin ise yaralandığının belirtildiği açıklamada şu ifadeler kullanıldı: “2010 yılından bu yana 280 ırkçı saldırıda 15 kişinin öldürüldüğünü ve 1097 kişinin de yaralandığını görüyoruz. Nefret suçlarındaki gerçek verilerin İHD’nin ulaşabildiği verilerin ötesinde olduğu görülmektedir. Her gün açığa çıkan ırkçı saldırılara karşı her kademedeki yetkililer ve siyasetçiler nefret söylemlerinden vazgeçmelidir. Ayrımcı, ötekileştirici, kutuplaştırıcı dilin sürmesi durumunda Türkiye’de nefret suçlarının bitmeyeceği kanaatindeyiz. Çünkü bu durum ırkçı gruplar üzerinde oldukça olumsuz etkiler bırakmakta ve bu etkiler son günlerde tanık olduğumuz geri dönüşü olmayan saldırılara dönüşebilmektedir. İHD olarak ifade etmek isteriz ki; nefret suçu kapsamındaki benzer saldırılarda olduğu gibi süregelen politikalardan vazgeçilmelidir, failler hakkındaki cezasızlık sona erdirilmeli ve saldırıyla ilgili soruşturmalar etkin bir şekilde sürdürülmelidir.”