Ana Sayfa Haberler ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı|: ”AYM kararı tanımayan, usul gözetmeyen, yargılama sayılması zor bir iktidar pratiği” var

ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı|: ”AYM kararı tanımayan, usul gözetmeyen, yargılama sayılması zor bir iktidar pratiği” var

0
ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı|: ”AYM kararı tanımayan, usul gözetmeyen, yargılama sayılması zor bir iktidar pratiği” var

etelgraf haber-

Tutuklu bulunan ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı, Türkiye’de anayasal düzenin kalmadığını, köklü ve güçlü bir inşanın yapılması gerektiğini belirterek, Cumhur ve Millet ittifakına alternatif politik öznelere ihtiyaç olduğunu söyledi.   Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Başkanı Selçuk Kozağaçlı, 2018 yılından beri Silivri Cezaevinde tutuklu bulunuyor. Haklarında 2013 yılında açılan bir dava kapsamında meslektaşları ile birlikte yargılanan Kozağaçlı, yarın Çağlayan’da bulunan 18. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 4’üncü kez hakim karşısına çıkacak. Kozağaçlı, cezaevi koşullarına, yargılamalarının esasına ve duruşmaya dair sorularımızı yanıtladı.  Cezaevinde bulunduğu koşullara ve maruz kalınan ihlallere dair bilgi veren Kozağaçlı, cezaevinin bir “devlet şiddeti” olduğunu belirtti. Kozağaçlı, tutukluların tercihleri, istekleri, rızaları, ihtiyaçları yerine cezaevi tarafından dayatılanlarla muhatap olunduğunu belirtti. Salgın gerekçesiyle birçok temel hakkını kısıtlandığını ve keyfi uygulamaların olduğunu ifade eden Kozağaçlı, mektupların engellenmesi, açık görüşlerin yapılmaması, sohbet hakkının kısıtlanması, kitap-yayın kısıtlılığı, kaloriferin arızalı olduğu, dış kantin erişiminin yetersiz olduğu, disiplin cezalarının verildiği, sağlık erişiminin engellendiği gibi bir dizi hak ihlalini sıraladı. 

TEK VE ÜÇ KİŞİLİK TECRİT

 Son günlerde hak ihlalleri ve tutuklulara dönük baskılarlar gündeme gelen Silivri Cezaevi’nde tek ve üç kişilik ağır tecrit koşullarının uygulandığını belirten Kozağaçlı,

“Unutulmamalıdır ki hapishanelerde ‘kazanılmış hak’, ‘istikrarlı uygulama’ güvencesi yoktur. Her şiddet ortamı gibi tek bir talimatla, bir günde ağır hak ihlallerinin sistematik hale gelmesi mümkün. O nedenle aklımızın bir kısmını her daim hasta ve yaşlılarımızdan çocuklu annelerimizden ve şüphesiz kapatılmış çocuklarımızdan başlayarak tutsakların haber ve çağrılarına açık tutmalıyız” ifadelerine yer verdi. 

 AYM KARARLARINI TANIMAYAN BİR İKTİDAR

 Yargılandığı davanın 8’inci yılında olduklarını hatırlatan Kozağaçlı, davanın müdahaleler sonucu çok parçalı bir hale dönüştüğünü belirtti. Davaya dair bilgi veren Kozağaçlı, “Bir grup arkadaşımız ünlük 37’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği cezaların onanmasıyla hükümlü duruma düşürüldüler ve dosya Anayasa Mahkemesi önünde. Bu mahkemenin Demirtaş, Kaftancıoğlu, Fincancı vb. kararlarıyla başlayıp, bizimle süren özel serisi herkesin malumu. AYM kararı tanımayan, usul gözetmeyen, yargılama sayılması zor bir iktidar pratiği. Bir diğer parça, hepimiz için ortak bir başvuruyla, haksız tutuklamayı inceleyen AİHM önünde bekliyor. Maalesef bıktırıcı ve faydasız bir yavaşlıkla ilerliyor. İhlal kararı verileceğine kesin gözüyle bakıyor olsak da hem zamanlaması hem de iktidarın uygulayıp uygulamayacağı tam bir belirsizlik” diye konuştu.

‘İYİ AVUKATLIK YAPTIĞIMIZ İÇİN SUÇLANIYORUZ’

 Davanın sanıklarının tamamının avukatlar olduğunu vurgulayan Kozağaçlı, yargılamanın esasında “iyi avukatlık” yaptıkları için suçlandıklarını ifade etti. Kozağaçlı, şunları söyledi: “Temel davanın yıllardır 18. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dosyası birleştirilmiş olanlarımız ve çeşitli nedenlerle ayrılıp tek tek yargılanmalarımız var. Bu mahkemeye yapılan yeni atamayı da Enis Berberoğlu kararından hatırlarsınız. Mahalifseniz sizin için bütün ülkede iki hakim var, ya birinin ya ötekinin tadına bakmak zorundasınız. Her ne kadar ‘örgüt üyeliği’, ‘terör’ gibi büyük laflar etsele de siyasi ceza davası avukatlığına hatta özünde avukatlık mesleğinin özgürlükçü, bağımsız kültürüne bir saldırıdan ibarettir bu dava. Haklı oldukları taraf sadece bunun bile tek başına siyasal iktidara ve kurumsallaştırmaya çalıştıkları bozuk düzene muhalefet anlamına geldiği için iyi yapmak rejimin döküntü, derme çatma varlığının sırıtmasına yol açıyor. Sadece bizim içzin değil hekimler, mühendisler, öğretim üyeleri için de durum aynı. Bunu hazmedemiyorlar.”

AKIL ALMAZ İŞLER

 Davanın 2013 yılında açıldığına ve tamamen Gülen yapılanmasına bağlı adliye ve polis bürokratlarının fezlekeleri, iddianamesi, sözde delilleriyle doldurulduğunu belirten Kozağaçlı, şöyle devam etti:

“Bu insanların çoğu sahte delil yaratmak, adli görevi suistimal etmek hatta ‘anayasal düzeni değiştirmeye kalkışmak’ suçlamalarından hapiste. Biz hala onların kuyuya attığı taşı çıkarmaya çalışmakla uğraşıyoruz. Akıl almaz işler oluyor. ‘Ben şizofrenim, halisünasyon görüyorum, uyuşturucu kullanıyorum’ diyenbir insanı hem mahkemede dinlediler. 10 yıldan fazladır cinayet suçundan hapiste. ‘Devlet beni 13 yaşımdan beri bu işlerde kullanıyor’ diye beyanı var. Ellerinde ne olduğu belli olmayan yüzlerce sayfa bilgisayar çıktısı var. İncelemeye, bilirkişiye verilebilecek tek bir malzeme olsaydı ellerinde, yüz kere getirmişlerdi ama yok. Düzmece tutanaklar, kim olduğu belli olmayan ‘gizli’ tanık ifadeleri, sahte evraklar dağ gibi yığılmış.”  

‘EBRU TİMTİK HAYATINI FEDA ETTİ’

 Kozağaçlı, devamında şunları dile getirdi: “Sevgili Ebrumuz, avukat Ebru Timtik böyle akıldışı, gerçek dışı, hukuk dışı bir yargılamayı kabul etmeyeceğimizi anlatabilmek için günlerce, aylarca mücadele ederek yaşamını feda etti. Bizim de kabullenmemiz söz konusu olamaz. Bu dosyayla adeta adli süsü verilmiş bu çöp yığını ile hüküm kurabilmek bir yargıç için büyük mesleki cesaret ister. Belki de bu yüzden böyle dosyalar dönüş dolaşıp iki ismin önüne getiriliyor. İyi kötü hukuk eğitimi almış bir insanın sırf siyasal iktidar talep etti diye bu kadar açık ve ağır hukuka aykırılığı görmezden gelmesi ilginç. Sonuçta yapılan kalır kağıt üstünde ve mutlaka üzerinde daha farklı konuşabileceğimiz gün gelir.” 

KÖKTEN VE GÜÇLÜ YENİ BİR İNŞA

 Kozağaçlı, Türkiye’de anayasal bir düzen, yargı teşkilatı ve kanun bağlayıcılığının olmadığını belirterek, bu durumun ne reformla ne de iktidar değişikliği ile düzeltilebileceğini aktardı. Kozağaçlı, kökten, açık ve güçlü yeniden bir inşanın gerektiğini vurgulayarak, “Hesap sormadan, teşhir etmeden, telafi ve tazmin yoluna gitmeden, mümkün değil. İktidara talip iki ittifakın da göze alamayacağı, vizyonlarında olmayacağı işler bunlar. Elbette kendi sınıfsal, tarihsel gücüne güvenen, anti –faşist mücadele ile pişip, iktidara talip olacak cüreti gösterecek politik öznelere ihtiyaç var. Hepimiz bunun için gayret gösteriyoruz, öyle de yapılmalı” diye belirtti. 

DAYANIŞMA ÇAĞRISI 

Yarın görülecek duruşmaya çağrı yapan Kozağaçlı, “Meslek örgütlerimizin, meslektaşlarımızın avukatlığa yönelmiş bu ağır saldırıyı göğüsleyebilmek için dayanışmaya çağırıyoruz. Bugünler geçecek elimizde kalan mücadele, direniş ve teslim olmamak. Biz kazanacağız” çağrısında bulundu. 

MA/ Diren Yurtsever

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here