Haberler Muhalefet Toplumsal Örgütler

Buradayız, burada olacağız, hiçbir yere gitmiyoruz

Türkiye bugün, toplumun farklı kesimlerinin şeytanlaştırılması, suçlanması, hedef gösterilmesi ve adli baskılarla yıpratılmasının olağanlaştığı bir ülke haline getirildi.

Kamuoyunu bilgilendirmeyi hedefleyen, kamuoyunun haber alma hakkı için çalışan gazeteciler; düşünen, sorgulayan genç nesiller yetiştirmeyi hedefleyen akademisyenler, öğrenciler ve bu uygulamaların Türkiye’nin imzaladığı uluslararası sözleşmelere, Anayasa ve yasalara aykırı olduğunu açıklayan, belgeleyen sivil toplum örgütleri ülkeyi yöneten iktidarın doğal hedefleri haline geldi.

Sorumsuz suçlamalarla hedef gösterilen bu kesimler yargının araçsallaştırılması yoluyla susturulma tehdidi ile karşı karşıya.

Türkiye’nin köklü ve etkin kurumlarından İnsan Hakları Derneği (İHD) de bu saldırılardan nasibini aldı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, muhatabının cevap verme imkânı olmadığı bir yerde, Meclis kürsüsünde, İHD’yi “canı çıkasıcalar” olarak nitelemesini ve İHD’nin sivil katliamlara sessiz kaldığı doğrultusunda asılsız bir iddiada bulunmasını kabul edilemez buluyoruz.

Türkiye’de insan hakları bilinci, insan haklarıyla ilgili devlet kurumlarından çok daha önce kurulmuş olan İHD’nin öncü çalışmalarıyla gelişti. Dernek, kurulduğundan bu yana yaşam hakkını kayıtsız şartsız savunarak Türkiye’de barış umudunun da meşalesi oldu.

Geçtiğimiz günlerde yaşanan, insan hakları hareketinin değerli iki üyesine yönelik adli baskı da bu tutumun bir diğer örneği. İktidar tarafından defalarca hedef gösterilen Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Gezi olayları sırasında yaptığı bir sosyal medya paylaşımı nedeniyle “kamu görevlisine hakaret” suçlamasıyla 7 bin 80 TL adlî para cezasına mahkûm edildi. Ayrıca, Dr. Korur Fincancı’nın Özgür Gündem gazetesiyle dayanışma amacıyla başlatılan Nöbetçi Yayın Yönetmenliği kampanyasına katıldığı gerekçesiyle; Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu ve yazar Ahmet Nesin ile birlikte yargılandığı davada, daha önce verilen beraat kararı bozularak yıllarca hapis istemiyle yeniden yargılama başlatıldı. İnsan hakları hareketine kıymetli katkılarda bulunan Dr. Korur Fincancı, yıllarca Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanlığı yaptı. Halen Türk Tabipler Birliği Merkez Konsey Başkanlığı görevinde bulunuyor.

30 yıldır insan hakları hareketi içerisinde bulunan Avukat Eren Keskin, basın ve ifade özgürlüğüne verdiği destek nedeniyle Özgür Gündem davasında, ‘’terör örgütü üyeliği’’ gerekçesiyle 6 yıl 3 ay hapis cezasına mahkûm edildi. Bu Eren Keskin aleyhine açılan 100’ü aşkın davadan yalnızca bir tanesi. Av. Keskin, halen İHD Eş Genel Başkanlığı görevini sürdürüyor.

Hak savunucularına yönelik adli baskılar bu kişilerle de sınırlı değil. Sivil toplum kurumları ve insan hakları savunucuları Terörle Mücadele Kanunu ve bağlantılı yasaların keyfi şekilde uygulanması ve yasa metinlerinin muğlâk “terör” tanımı da dâhil olmak üzere, geniş ve sınırları belirsiz düzenlemeler ile hali hazırda kıskaca alınmış durumda. Barışçıl gösteri yapma hakkı, güvenlik güçlerinin bu haklarını kullananlara uyguladığı orantısız ve hukuka aykırı müdahale ve Kaymakamlık ya da Valilik kararları ile engelleniyor. Sivil toplum çalışanları ve yöneticileri, dernek faaliyetleri kapsamında hazırladıkları rapor ve basın açıklamaları nedeniyle yargının baskısına uğruyor.

Büyükada Davası’nda hak savunucuları hapis cezasına mahkûm edildi, Gezi Davası’nda daha önce beraat eden hak savunucuları ise istinaf mahkemesinin bozma kararının ardından, ağır suçlamalarla yeniden yargılanmayla yüz yüze. İHD yöneticileri, sendika yöneticileri, tabip odaları yöneticileri, çok sayıda sivil toplum çalışanı, çevre aktivisti, gazeteci, hukukçu ve doktor ise ya halen yargılanıyor ya da cezaevinde tutuluyor.

İnsan hakları hareketine tahammülsüzlük sadece insan hakları örgütleri ve savunucuları ile sınırlı değil; insan haklarını savunmayı görev edinmiş milletvekilleri de hedef alınmış durumda. Hak ihlallerini Meclis ve kamuoyu gündemine taşımakta çok önemli bir rol üstlenen HDP milletvekilleri Hüda Kaya ve Ömer Faruk Gergerlioğlu hükümet tarafından hedef alınmaya devam ediyor. Gergerlioğlu hakkında bir sosyal medya paylaşımı nedeniyle yürütülen yargılamada verilen 2 yıl 6 ay hapis cezası onandı ve kesin hüküm nedeni ile milletvekilliğinin düşürülmesi gündemde. Kaya hakkında, 8 diğer HDP milletvekili ile birlikte, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından fezleke hazırlandı ve Meclisten dokunulmazlıklarının kaldırılması talep edildi.

Ayrıca üniversite öğrencilerinin barışçıl toplantı ve gösterilerine yapılan hukuksuz müdahaleler, öğrencilere karşı uygulanan polis şiddeti, maruz bırakıldıkları haksız gözaltı, tutuklama ve adlî tedbirler, öğrencileri “terörist” olmakla itham etmek de dahil olmak üzere, kullanılan nefret dili, dini değerler üzerinden toplumu birbirine karşı kışkırtmak, bu eylemlerin bileşenlerinden LGBTİ+’lara yönelik nefret söylemlerini artırmak ve LGBTİ+’ları “terör grubu” ilan etmek son günlerde iktidarın yaygın söylemi haline geldi.

Tüm bu olan biten karşısında, biz, İnsan Hakları Savunucuları Dayanışma Ağı bileşenleri olarak:

İnsan hakları savunucuları üzerindeki baskılara derhal son verilmesini;

Hükümet yetkililerinin hak savunucularını, LGBTİ+’ları, sivil toplum örgütlerini ve son dönemde öğrencileri hedef gösteren ve karalayan ayrımcı söylemlere son vermelerini;

Barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma gibi anayasal güvence altında olan hakların kullanılmasının kriminalize edilmesine ve idarece engellenmesine son verilmesini;

Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör atanmasını protesto etmelerinin ardından tutuklanan ve ev hapsine mahkum edilen bütün öğrencilerin derhal özgür bırakılmalarını;

Barışçıl toplantı ve gösterilere polis müdahalesinin hemen engellenmesini ve hukuka aykırı müdahalelerin sorumlularının etkili biçimde soruşturulmasını;

Barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde gözaltına alınanların işkence iddialarının soruşturularak sorumluların cezalandırılmasını talep ediyoruz.

Buradayız, burada olacağız, hiçbir yere gitmiyoruz!

İnsan Hakları Savunucuları Dayanışma Ağı

Civil Rights Defenders, Eşit Haklar İçin İzleme Derneği, Hak İnisiyatifi Derneği, Hakikat Adalet Hafıza Merkezi, İnsan Hakları Gündemi Derneği, Kaos GL, Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği, Punto 24 Bağımsız Gazetecilik Derneği, Research Institute on Turkey, Sivil Alan Araştırmaları Derneği, Turkey Litigation Support Project, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı, Yaşam Bellek Özgürlük Derneği, Yurttaşlık Derneği

İnsan Hakları Savunucuları Dayanışma Ağı, insan haklarını savunmanın evrensel bir hak olduğundan hareketle, insan hakları savunucularına yönelik tüm baskıların takipçisi olmak, kendi aralarında haberleşme ve dayanışmayı güçlendirmek amacıyla çok sayıda insan hakları örgütünün oluşturduğu bir yapıdır. 

25.02.2021

Van T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda Çıplak Arama, İşkence ve Kötü Muameleye Dair Ortak Açıklama

Van Barosu Cezaevi Komisyonu, ÖHD Van Şubesi, İHD Van Şubesi, Van-Hakkari Tabip Odası, TİHV Van Temsilciliği ortak açıklamasıdır. 

Sincan Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’ndan Van T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na 12.02.2021 tarihinde sevk edilen hükümlü Dilek HATİPOĞLU’nun, Van T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu girişinde ve sonraki süreçte darp edildiği ve kötü muameleye maruz kaldığı iddiası ile ailesi ve müdafi Van Barosu’na yazılı talepte bulunmuştur. Van Barosu Başkanlığı kötü muamele ve darp iddialarını araştırmak ve ilgili yetkililerle görüşmek üzere Van Barosu Cezaevi Komisyonu üyesi 945 sicil numaralı Av. Jindar UÇAR, 949 sicil numaralı Av. Mehmet Fettah KELEŞ ile 1155 sicil numaralı Av. Cevahir AĞRALİ’yi görevlendirmiştir.

GÖRÜŞME KOŞULLARI

17.02.2021 tarihinde saat 11:00’de Van T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na girilmiş ve Van Barosu’nun 34465 sayı ve 17.02.2021 tarihli kararı ve müdafi tarafından vekaletname ekli düzenlenen yetki belgeleri ibraz edilerek hükümlü ile öncelikle heyet halinde görüşme talep edilmiştir. İnfaz koruma memurları kendisinin hükümlü olduğunu her görüşmede ancak bir avukatın görüş odasına girebileceği yönünde açıklama üzerine heyet avukat görüşünü sırayla gerçekleştirilmiştir. Van T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu avukat görüş odasında saat 11:00-12:00 arasında sırasıyla Dilek HATİPOĞLU ile görüşme gerçekleştirilmiştir. Söz konusu görüşmenin yapıldığı oda, avukat ile tutuklu/hükümlünün bulunduğu bölümlerin Covid-19 salgını nedeniyle alınan tedbirler dahilinde şeffaf bir branda ile ayrılacak şekilde düzenlenmiştir.

YAŞANAN HAK İHLALLERİ

Hükümlü Dilek HATİPOĞLU yapılan görüşmelerde yaşanan sürece ilişkin ayrıntılı açıklamalar yapmış ve vücudunun değişik yerlerindeki darp izlerini heyet üyelerine göstermiştir. Dilek HATİPOĞLU yapılan görüşmelerde; Hakkari ilinde yargılandığı dosyanın duruşması için Sincan Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’ndan Van T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na getirildiğini, 12.02.2021 tarihinde saat 10:30 – 11:00 civarında Van T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na giriş yaptıklarını, ceza infaz kurumuna girdikten sonra infaz koruma memurlarının kendisini girişte ayrı bir odaya aldıklarını, kendisine soyunması ve çıplak arama yapılacağı ihtarında bulunduklarını, çıplak aramayı insanlık onuruna aykırı ve gayri ahlaki bir uygulama olduğu için kabul etmediğini, bunun üzerine üç kadın infaz koruma memurunun kendisini soymak için kollarından ve bacaklarından tutarak yere yatırmaya çalıştığını, kendisini sırt üstü vaziyette zemine yatırdıklarını, bir memurun kollarından diğer memurun da bacaklarından sıkarak tuttuğunu, diğer infaz koruma memurunun zorla kıyafetlerini çıkardığını, bu sırada söz konusu infaz koruma memurlarınca darp edildiğini, yaklaşık on dakika boyunca infaz koruma memurlarınca vücudunun birçok yerine vurulduğunu, özellikle kafasının farklı bölgelerine yumruk atıldığını, söz konusu çıplak arama uygulaması sırasında sırtüstü yerde olduğu esnada memurlardan birinin göğsünün sol kısmında kalp hizasına diziyle bastırdığını, çıplak arama, darp ve şiddetin yaklaşık on dakika sürdüğünü, çıplak arama uygulaması sonrası hücreye götürüldüğünü, yüzünde uğradığı darp ve şiddetten dolayı darp izleri oluştuğunu, olaydan sonra iki kez doktor kontrolüne götürüldüğünü, söz konusu darp olayına ilişkin ilgili hekime ayrıca detaylı anlatımda bulunduğunu, söz konusu darp ve şiddet sebebiyle sol gözünde şişlik ve morluk olduğunu, kollarında ve diz kapaklarında darp ve şiddetin izlerinin halen mevcut olduğunu, sol göğüs kafesinde olay tarihinden itibaren devam eden bir ağrı olduğunu, ayrıca buna ilişkin olarak röntgen filminin çekildiğini, hakkında disiplin soruşturması başlatıldığını ve ifadesinin alındığını, olayın oluşuna ve kendisine dönük fiziki ve psikolojik şiddete ilişkin ifade verdiğini, ayrıca kendisinin de Ceza İnfaz Kurumuna ilgili infaz koruma memurları hakkında şikayet yoluna başvurduğunu ifade etmiştir.

HEYETİN GÖZLEMLERİ

► Görüşme yapılan Dilek HATİPOĞLU’nun sol gözünün çevresinde darbe etkisi ile ekimoz oluştuğu, bunun sonucunda sol gözaltı torbasının şiştiği ve hematom oluştuğu, göz çukurunun burun ile birleştiği bölgeden itibaren yaklaşık 2×1 cm koyu koyu mor renkte olduğu, gözaltı torbasının sol şakağa yakın bölgesinde ise vişne renginde ekimoz oluştuğu, yine göz kapağında şişik olduğu,

► Anlatımların belgelenebilmesi açısından kendisinden kıyafetinin kollarını sıvaması istenmiş olup inceleme neticesinde; sağ kolun dirsekten yukarı iç kesiminde parmak izi büyüklüğünde renk itibariyle yeşilimsi üç farklı dairesel iz olduğu, yine sol kolun dirsekten yukarı iç kesiminde de aynı renk görünümünde parmak izi büyüklüğünde iki farklı dairesel iz olduğu, ekimoz etkileri son aşamada olsa dahi açık ve net bir şekilde görülebildiği,

► Yine aynı şekilde sağ ve sol diz kapaklarında darbe etkisiyle ekimoz oluştuğu, söz konusu izlerin sarımsı renkte olduğu ve sınırlarının net bir şekilde belirlenemediği tespit edilmiştir.

HEYETİN CEZA İNFAZ KURUMU İDARESİ VE VAN CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI İLE GÖRÜŞMESİ

Avukat heyeti yapılan görüşmelerin ardından ceza infaz kurumu idaresi ile konuyla ilgili olarak görüşme gerçekleştirmiştir. İdari yetkililer, konuyla ilgili olarak Dilek HATİPOĞLU hakkında disiplin soruşturması, kendisinin şikâyeti üzerine de infaz koruma memurları hakkında idari soruşturma başlatıldığını belirtmiştir. Ayrıca Van Cumhuriyet Başsavcılığı ile yapılan görüşmede konu ile ilgili olarak adli ve idari soruşturmanın başlatıldığı bilgisi verilmiştir.

SONUÇ

Sonuç itibariyle Van T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna sevk edilen Dilek HATİPOĞLU’nun çıplak arama adı altında kıyafetlerinin çıkarılmasının istenmesi ve kabul edilmemesi sonrasında şiddet uygulanarak zorla kıyafetlerinin çıkartılması açısından Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 3. maddesi ve Anayasa’nın 17. maddesi bağlamında insan onuru ile bağdaşmayacak tutum ve davranışların sergilendiği görülmektedir. Sincan Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’ndan Van T Tipi Ceza İnfaz Kurumu’na jandarma yetkilileri tarafından misafir olarak getirilen, sevk sürecinde tamamen jandarmanın kontrolü ve gözetimi altında olan Dilek HATİPOĞLU’nun çıplak arama yapılması amacıyla işkence ve kötü muameleye maruz kalmış olduğu, kendi beyanı ile birlikte heyet tarafından yapılan tespit ve gözlemlerden anlaşılmaktadır. Yine hükümlünün aranması ile ilgili hükümleri düzenleyen Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmeliğe aykırı hareket edildiği de tespit edilmiştir. Van T Tipi Ceza İnfaz Kurumu’na getirilişinin üzerinden yaklaşık bir haftalık bir süre geçmiş olmasına rağmen vücuttaki darp ve işkence izleri halen belirgin bir şekilde görülebilmektedir. Başta Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi olmak üzere Türkiye’nin taraf olduğu birçok uluslararası sözleşme ve iç hukuktaki düzenlemeler işkence ve kötü muameleyi yasaklamış olup işkencenin ve kötü muamelenin önlenmesi açısından Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamında taraf devletlere yüklenen yükümlülüklerin gereğinin yerine getirilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda;

1. Sincan Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’ndan jandarmanın kontrolü ve gözetimi dahilinde Van T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna misafir olarak getirilen, dolayısıyla ceza infaz kurumunun güvenliğini tehlikeye sokmayan, ceza infaz kurumuna kesici, delici alet ve uyuşturucu madde sokma ihtimali söz konusu olmayan Dilek HATİPOĞLU’na yönelik zor kullanarak ve kötü muamele uygulandığı tespit edilmiştir. Yapılan çıplak arama, işkence ve kötü muamele nedeniyle kendisinin şikâyeti üzerine başlatılan adli ve idari soruşturmanın etkili ve şeffaf bir şekilde yürütülmesi sağlanarak ivedi olarak sonuçlandırılması gerekmektedir.

2. Ulusal ve uluslararası mevzuata aykırı olarak yapılan ve Dilek Hatipoğlu’nun işkence ve kötü muameleye maruz kaldığı çıplak arama öncesinde; çıplak arama yapılması gerektiğine dair makul ve ciddi emarelerin oluşup oluşmadığına dair kurum üst amirine bilgi verilmesi gerekmektedir. Bu noktada kurum üst amirine bilgi verilip verilmediği, neticesinde kurum üst amirinin çıplak aramanın yapılmasını gerekli görüp görmediği hususu yapılacak adli ve idari soruşturmalar neticesinde ivedilikle tespit edilmelidir. İnceleme neticesine göre kasti ve ihmali bulunanlar hakkında da soruşturma başlatılmalı, keyfi bir şekilde hareket ederek çıplak aramayı zorla gerçekleştiren kurum personellerin derhal görevden uzaklaştırılmalı ve haklarında başlatılan adli soruşturmada etkin bir şekilde yürütülmelidir.

3. Çıplak aramaya ilişkin Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmeliğin ilgili hükümlerinin Anayasa’ya, başta AİHS olmak üzere Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere aykırılık teşkil ettiği dikkate alınarak insan onurunu zedelemeyen ve keyfi uygulamaların önüne geçebilecek yasal düzenlenmelerin yapılması gerekmektedir.

4. Çıplak arama yapılmak amacıyla işkence ve kötü muameleye maruz kalan Dilek HATİPOĞLU’nun uğradığı fiziksel ve psikolojik saldırının sonuçlarının giderilmesi için tıbbi ve psikolojik desteğin sunulması gerekli olup, yaşanan olayın takipçisi olduğumuzu kamuoyuna saygılarımızla bildiririz. 19.02.2021

Van Barosu Cezaevi Komisyonu

ÖHD Van Şubesi

İHD Van Şubesi

Van-Hakkari Tabip Odası

TİHV Van Temsilciliği

Bunlar da hoşunuza gidebilir...