Etelgraf Haber:
Geri Dönüşüm İşçileri İstanbul valiliğinin yayınlamış olduğu genelgeye tepki gösterdiler.İşçilerin depolarındaki geri dönüştürülebilir atıklara el konularak bazı depoları da yıkılmıştır.Bu nedenle emekçiler gerçekleri anlatmak ve kamuoyunu bilgilendirmek için basın açıklaması yapmışlardır.
İstanbul Valiliğinin kararı ile 21.08.2021 tarihinde emniyet ve belediye görevlilerince Ümraniye ve Bakırköy bölgesinde gece yarısı saat 03.00 sularında 100’e yakın atık toplama deposuna baskın düzenlenmiştir.
Yapılan baskınlarda 145’i Afgan göçmenler olmak üzere 286 kâğıt toplayıcı hakkında idari işlem yapılmış, gözaltına alınan Afgan göçmenler sınırdışı edilmek üzere Tuzla Geri Gönderme Merkezi’ne sevk edilmiştir.
Aynı operasyonlarda 650 adet çekçek aracına el konulmuş ve bazı atık depoları iş makineleri ile yıkılmıştır.
Valilik bu gece yarısı operasyonlarının ardından, 23.05.2021 tarihinde yapmış olduğu basın açıklamasında “atık toplama ve ayırma faaliyetlerimizin çevre ve halk sorunları yarattığını, kayıt dışı ve sağlıksız koşullarda istihdama yol açtığımızı, ayrıca kamu zararı ve haksız kazanca sebebiyet verdiğimizi” iddia etmiştir.
İşçiler tarafından yapılan açıklamada şöyledir.
İstanbul valiliğinin yayınlamış olduğu bir genelge ile Ümraniye ve Bakırköy belediyeleri ve emniyet görevlilerince çekçek araçlarına el konulmuş, içlerinde 145 i afgan göçmeni olan 246 kişi hakkında idari işlem uygulanmış, depolarımızdaki geri dönüştürülebilir atıklara el konulmuş ve bazı depolar yıkılmıştır.
Bu uygulama sonrasında Valilik tarafından yapılan basın açıklamasında hakkımızda çok ağır ithamlarda bulunulmuştur. Bizlerde bu iddialara cevap vermek ve sorunlarımızı kamuoyu ile paylaşmak için bu basın toplantısını düzenlemek zorunda kaldık. Bizim hikayemizi bizim dışımızda anlatan insanlar ve kurumlar dışında birde bizden dinleyin istedik.
Halk arasında çekçekçi olarak tanınan biz emekçiler, insanların artık kullanmadığı ve kendi gönül rızası ile çöplere attığı atıkları(Pet plastik karton) topluyoruz. Böylelikle hem geçimimizi sağlıyor, hem de topladığımız atıkları geri dönüşüme kazandırarak çevrenin korunmasına destek oluyoruz.
Bizim çalışmamız Valiliğin basın açıklamasında iddia edildiği gibi çevre kirliliğine yol açmamakta tam tersine çevrenin korunmasına katkı sunmaktadır. İstanbul’un lağım ve kanalizasyon sularının yeterli arıtma sağlanmadan Marmara denizine bırakılması, İstanbul araç trafiğinin egzoz gazları, çarpık kentleşme, endüstriyel atıklar gibi bir çok faktör çevre kirliliğinin asıl nedenidir. Biz çekçekçilerin çalışmadığı dönemlerde çöplerin nasıl dolup taştığını hatırlamanızı istiyoruz. Çekçekçiler sayesinde belediye çöp araçları günde 2-3 yapmak yerine tek seferde çöpleri kaldırabiliyor. Bu bizlerin sağladığı bir kamu yararı değil midir?
Bugün bir geri dönüşüm bilinci oluştuysa, geri dönüştürülebilir atıkların çevreye verdiği zarar ve bu alandaki ekonomik değerin bizler sayesinde farkına varılmıştır. Bu bilincin oluşması bizlerin sağladığı bir kamu yararı değil midir?
Özetle Valilik açıklamasında iddia edildiği gibi mahallelerde toplamış olduğumuz pet plastik gibi malzemelerin çevreye olumsuz etkisi yoktur. Bu malzemelerin toplanılıp işlenmesi tersine çevre kirliligini azaltmaktadır. Diyelim ki Valilik haklı olsun. Çevreye olumsuz bir etkimiz varsa bunu çözmenin yolu bizim çalışmamızı engellemek mi, diyalog yoluyla ve ortak akıl geliştirerek birlikte çözüm üretmek midir?
Gene Valilik açıklamasında yabancı (Afgan) uyruklu kişilerin geri dönüşüm işinde çalışmasını yaptığı uygulamanın gerekçelerinden biri olarak öne sürüyor. Yabancı uyruklu kişileri ülkemize biz çağırmadık. Eğer sorun göçmenlerse niçin tüm çalışanlar cezalandırılıyor? Göçmenlerin geri dönüşüm sektöründe çalışması bizim de gelirlerimizi aşağıya çekiyor. Ama biz yoksul insanlarız, göçmenlerde bizim gibi yoksul insanlar. Yoksulun halinden en iyi yoksul anlar. Göçmenlerin bu alanda çalışmasının sorumlusu biz değil, mevcut göç politikalarıdır.
Ayrıca göçmen işçiler bahane edilirken çöpte çalışanların çoğunun bu ülkenin vatandaşları olduğu gerçeği gözden kaçırılıyor. Biz bu ülkenin yoksullarıyız, Ne doğduğumuz yerleri, ne milliyetimizi, ne de yoksul ailelerin çocukları olmayı biz seçmedik. Dünyaya böyle geldik. Yaşadığımız tüm çilelere ve zorluklara rağmen doğduğumuz topraklarla da, yoksul ama namuslu ailelerimizle de gurur duyuyoruz. Çalıp çırpmadan, kimseye avuç açmadan onurumuzla yaşamak için bulabildiğimiz tek iş olan bu işi yapıyoruz.
Valiliğin iddia ettiği gibi bizim bir kazancımız haksız kazanç değil, alınteridir. Bizim ekmeğimizin hamuru alınterimizle yoğrulmuştur. Bir düşünün önünden geçerken burnunuzu kapattığınız çöplerin içinde mecbur olmasa kim en önemli şeyini sağlığını bile tehlikeye atarak sigortasız güvencesiz yarı aç yarı tok çalışır?
Valilik uygulamanın nedenlerinden birinin de huzur ve güvenliğin sağlanması olduğunu söylüyor. Huzur ve güvenliği bozduğumuza dair hangi delilleri öne sürüyorlar? Üstümüzün, başımızın, elimizin kirine bakarak mı böyle önyargılı bir önermede bulunuyorsunuz? Şunu bilesiniz ki, bizim kirli olan ellerimizdir, yüreğimiz ise herkesten daha temizdir. Bizim yoksulluğumuz cebimizdedir, gönlümüz göçmeni, Romanı, Kürdü, Türkü’yle bir ekmeği bölüşecek kadar zengindir.
Siz değerli basın emekçileri aracılığıyla başta İstanbul Valiliği olmak üzere belediyelere, Çevre Bakanlığına ve tüm muhataplara seslenmek istiyoruz. Bu tür uygulamalar yaşanan sorunları çözmüyor aksine daha da derinleştiriyor. Bizleri daha fazla mağdur etmeden bir an önce bu uygulamalardan vazgeçin. Sorunlar varsa bu sorunların giderilmesi için biz geri dönüşüm işçileri elimizi taşın altına koymaya hazırız. Sizlerde Kamu idarecisi kimliğinizle, bizimde bu halkın bir parçası olduğumuzu ve herkes kadar yaşam hakkımızın olduğu bilinci ve sorumluluğu ile yaklaşın.
Geri dönüşüm işçileri olarak ama her şeyden önce insan ve yurttaş olarak sorunlarımızın çözümü için görüşmek üzere İstanbul Valiliği ve Belediyeler ile randevu talep ediyoruz. Bizim insan olduğumuzu kabul ediyorsanız sesimize kulak verin. Ama bizi insan yerine koymaz ve bu çağrımıza kulak vermezseniz siz hakkımızda ne düşünürseniz düşünün biz insanız. İnsan olduğumuz içinde ne ekmeğimizden ne de onurumuzdan asla vazgeçmeyeceğiz.