Ana Sayfa Haberler Geri dönüşüm işçisi Yusuf Gülsün: Benim şu an okulda olmam lazımdı ama

Geri dönüşüm işçisi Yusuf Gülsün: Benim şu an okulda olmam lazımdı ama

0
Geri dönüşüm işçisi Yusuf Gülsün: Benim şu an okulda olmam lazımdı ama

ETELGRAF HABER:

İş bulamadıkları ve yaşamlarını sürdürecek imkanlar yaratılmadığı için İstanbul’a göç eden çok sayıda kişi atık kağıt işçiliği yapıyor. Gülsün ailesi de Diyarbakır’dan İstanbul’a gelerek yılın yaklaşık iki ayı atık kağıt işçiliği yapıyor. Gülsün ailesinin fertleriyle Kayışdağı’ndaki hem depo hem ev olarak kullandıkları alanda görüştük. Sokakta çok ciddi zorluklarla karşılaştıklarını, polisin hırsızlara değil kendilerine müdahale ettiğini anlatan atık kağıt işçileri, valilik kararıyla belediyelerin çalışmalarına izin vermediğini söyledi.

Yıllar önce okuduğum bir röportajda genç bir atık kağıt işçisi, maruz kaldığı zorlukları aktarmıştı. Annesine ve kardeşlerine bakmak zorunda olduğunu ancak okula devam edemediği için kağıt topladığını aktarmıştı, insanların kendisine “tiksinerek” baktığını da söylemişti.

Bu röportaj ile atık kağıt işçileri uzun süre gündemde yerini tutmuş ancak daha sonra unutulmuştu. Ta ki, İstanbul Valiliği’nin Ümraniye ve Bakırköy’de bulunan yüze yakın atık toplama deposuna 21 Ağustos’ta yaptığı baskın sonrası; maruz kaldıkları haksızlıklara ses çıkarana kadar! Baskınların gerçekleştiği Ümraniye’de açıklama yapan atık kağıt işçileri, yoksullarla değil yoksullukla mücadele çağrısı yapmıştı.

Diyarbakır’da iş bulamadıkları ve ailelerini geçindiremedikleri için İstanbul’a gelmek zorunda kalan Gülsün ailesiyle Ataşehir’e bağlı Kayışdağı’nda hem depo hem de ev olarak kullandıkları alanda görüştük.

‘İŞİMİZİ YAPIYORUZ BELEDİYE UĞRAŞMASIN ARTIK BİZİMLE’
Öğlen saatlerinde toplanan atıkları ayrıştırıp, geri dönüşüme götürmek için hazırlayan Gülsün ailesinden bir kişi, “Abla bizim sesimizi duyuracaksın değil mi? Biz işimizi yapıyoruz bak görüyorsun. Belediye uğraşmasın artık bizimle” diye sitem etti.

‘NASIL GEÇİMİMİZİ SAĞLAYALIM’
İçtiğimiz öğlen çayı sırasında sohbet ettik. Kimisi evli, kimisinin çocuğu var kimisi de ailesine destek sunmak için Diyarbakır’ı terk etmek zorunda kalmış. Bazıları kameraya konuştu, bazıları kamera karşısında konuşamayacağını söyledi. O nedenle de derdini sohbet sırasında anlattı: “Diyarbakır’da yoksulduk, buraya geldik yine yoksulluk çekiyoruz. Eskiden hayvanlarımız vardı. Ama artık hayvanlara yem bile alamıyoruz nasıl geçimimizi sağlayalım.”

Bir başkası da, “Hırsızlık yapabilirdik, kapkaççılık yapabilirdik. Neler var görüyoruz. Ama biz tüm zorluklara rağmen kağıt toplamayı tercih ettik. Ne var ki bunda” dedi. 

‘ÖRGÜTLÜ OLSAYDIK BÖYLE OLMAZDI’
Bu sırada sözü alan Erdal Gülsün, “Örgütlü olsaydık böyle olmazdı. Bir derneğimiz olsaydı mesela belediyeyle görüşmeye giderdik dernek adına. Şimdi bizimle görüşmek istemiyorlar” ifadelerini kullandı.

‘DİYARBAKIR’DA İŞ İMKANI YOK MECBUREN BURADAYIZ’
Bir yandan atıkları ayrıştıran bir yandan da toplamaya çıkmak üzere çekçek arabasını hazırlayan Cihan Gülsün girdi konuya: “Burada gurbetçiyiz. Belediyeler çalışmamıza izin vermiyor. Biliyorlar bu işi yaptığımızı. Sokakta kağıt toplayıp geçimimizi sağlıyoruz. Diyarbakır’da ne fabrika kaldı ne de bir iş imkanı. Başka bir iş yapamıyoruz ki, bu yüzden mecburen kağıt, plastik toplayarak geçimimizi sağlıyoruz.”

‘SOKAKTA BAZILARI EMEKÇİLERE SAYGILI AMA BAZILARI HOR GÖRÜYOR’
“Sana sokakta nasıl davranıyorlar” diye sordum Cihan’a, verdiği yanıt; “Bazıları iyi davranıyor; emekçilere saygılı. Ama bazıları çok kötü davranıyor; hor görüyor, azarlıyor. Her şeyle karşılaşıyoruz, bazen çok kötü şeyler yaşıyoruz üstüne bir de belediye geliyor malımızı alıyor, çalışmamızı yasaklıyor” oldu.

‘İKİNCİ SINIF İNSAN MUAMELESİ YAPIYORLAR BİZE’
Gülsün ailesiyle Diyarbakır’dan İstanbul’a gelen iki çocuk babası Mesut Çokyaşar da 17 yıldır atık kağıt toplayacılığı yaptığını söyledi. Çokşayar, “Bu memlekette ikinci sınıf insanız, yani insanlar başka bir gözle bakıyor. Belediye zaten çalışmamıza izin vermiyor. Her gün baskın yapıyor, arabalarımızı, mallarımızı alıyor. İş imkanı olmadığından bu durumdayım. İki çocuk babasıyım çalışmam lazım. Diyarbakır’da iş yok, o yüzden buraya geldim, bundan başka iş de yapamıyorum” diye vurguladı.

‘ŞU ANDA OKULDA OLMAM LAZIMDI AMA KAĞIT TOPLUYORUM’
Konuşmalar sırasında bir yandan da etrafın videosunu çekiyordum. O esnada gözüme, “Onur yaşamdan üstündür” yazan bir duvar takıldı. Yusuf Gülsün yazmış. Okumak istiyormuş Yusuf, ama bu sistemin ona reva gördüğü yoksulluk nedeniyle ortaokulda terk etmek zorunda kalmış okulu. “Okusaydın hangi meslek sahibi olmak isterdin?” diye sordum, “Mesleği düşünmedim ki hiç, okul okuyabilseydim elbet bir mesleğim olurdu ama okuyamadım bırakmak zorunda kaldım” dedi.

Sohbet sırasında biraz hüzünlendi ama sonra devam etti Yusuf Gülsün, “Sokakta kağıt toplamaya mecburuz. İnsanlar hor görüyor, kızıyor, azarlıyor. Ama geleceğimiz yok. Benim şu an okulda olmam lazımdı ama bu işi yapmak zorundayım. Başka bir iş için görüşmeye gittim ilgilenmediler bile.”

‘İKİ DEFA AĞIR ŞEKİLDE DARP EDİLDİM, BANA DAVA AÇTILAR’
2002’den bu yana sokakta kağıt topladığını söyleyen Erdal Gülsün, “Çok  zorluklarla karşılaştım. Mesela gece sarhoşlar oluyor olay çıkarıyor ya da kapkaççılar var. Polis onlara değil bize müdahale ediyor” dedi. Kürt olmalarından kaynaklı da bu şiddetin arttığını söyleyen Gülsün, “Zabıtadan iki defa çok kötü dayak yedim, mahkemelik oldum üstüne bir de 10 bin lira para cezası kestiler” diye konuştu.

‘İNSANLAR BİZDEN TİKSİNİYOR…’
“İnsanlar önümüzden geçerken bizden tiksiniyorlar, ağızlarını kapatıyorlar” diyen Gülsün, “Belediye ‘bu iş yasak’ diyor. ‘Geri dönüşümü siz yapmayın, geri dönüşüm yapsın’ diyor. Biz olmasak İstanbul’u çöp götürecek. Belediye bununla başa çıkamaz. Diyarbakır’da asgari ücret de vermiyorlar, ailemi geçindiremiyorum o yüzden mecburen geldim. Çağrım şu, bize de insan gibi bakın, belediye bize karışmasın, biz işimizi yapıyoruz kimseye zararımız yok” ifadelerini kullandı. 

Erdal Gülsün ile konuştuğumuz sırada Taliban’ın ele geçirdiği Afganistan’dan gelen Rahim yanımıza uğruyor. Rahim, Türkçe’yi çok iyi bilemediği için kameraya konuşmak istemedi. Dilinin döndüğü kadarıyla, 40 gün önce görüştüğümüz depoda polisler tarafından gözaltına alınıp İzmir’e götürülmüş ve darp edilmiş. 40 gün gözaltında tutulduktan sonra bırakılmış, çalışmak zorunda kaldığı için tekrar İstanbul’a gelmiş…

Haber: ETHA’dan Pınar Gayıp

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here