Ana Sayfa Manşet KESK: “Doğayı, sermaye ve pazar ürünü nesnesi haline getiren sistem suçludur”

KESK: “Doğayı, sermaye ve pazar ürünü nesnesi haline getiren sistem suçludur”

0
KESK: “Doğayı, sermaye ve pazar ürünü nesnesi haline getiren sistem suçludur”

ETELGRAF HABER

Doğanın sahibi değil, bir parçası olduğumuz bilinci bir anlayış ve kültüre dönüşmeli, kalıcı politikaya dönüşerek kamusal hizmetler de buna göre düzenlenmelidir.  *Güvenlik adı altında baraj yapımı, orman katliamı, yangın çıkarma ve müdahale etmeme/geç müdahale etme gibi uygulamalara son verilmelidir.

Dersim’de çıkartılan orman yangınlara dair inceleme de bulunan KESK ve bağlı kolları hazırladıkları raporda, yangınların güvenlik politikalarının uygulandığı dönemlerde sistematik olarak arttığı ve söndürme çalışmalarının uygulanmadığı kaydedildi. Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) ÜYESİ İkram Atabay, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Eş Genel Başkanı Selam Atabay Tarım, Orman Çevre ve Hayvancılık Hizmet Kolu Kamu Emekçileri Sendikası (Tarım Orkam Sen) Genel Başkanı Ahmet Keleş, Büro Emekçileri Sendikası (BES) Genel Başkanı A. Bahadır Berdicioğlu ve Temel, Enerji, Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikası (ESM) MYK üyesi Hamit Cansever, Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikası (Tüm Bel- Sen) MYK üyesi Bülent Türkmen’den oluşan heyet Dersim’de yaptığı inceleme de bulundu. KESK ve bağlı kolları tarafından Dersim’de çıkan yangınlara dair yapılan incelemelere ilişkin rapor yayınlandı. 

 100 YILLIK AĞAÇLAR YOK OLDU 

Rapora göre, Munzur vadisi Fırtına Veli bölgesinde 140 hektar alan yangından etkilenirken valiliğin 100 yılık ağaçlar yok oldu. Raporda, “Yangına çok geç müdahale edilmesi nedeniyle yangına karşı doğal koruması olan ardıç ağacının köklerinin yanmasından kaynaklı yüzlerce ardıç ağacı ve meşe ağacının da yandığı gözlemlenmiştir. Yine Hozat bölgesinde 340 hektar alanın yandığı bilgisi yerel kaynaklar tarafından heyetimize aktarılmıştır” diye belirtildi.

 RANT VE TALAN POLİTİKALARI

 Raporda, doğaya karşı katliamların her gün yaşanmasında kapitalizmin rant ve talan politikalarının payı olduğu kaydedilerek, “Doğayı, sermaye ve pazar ürünü nesnesi haline getiren sistem suçludur. Doğa ve insanı kontrolüne alarak yaşama akışının önüne set olan sistemin gerçekliği bilinmektedir. Toplumun beynini kemiren, duygu ve düşünceyi körelten sisteme karşı doğa ve insan birlikteliğini tarihselliğiyle ele almak hakikati ortaya serecektir” denildi. 

KALEKOLLAR EKOLOJİK YIKIMDIR

 Raporda, heyetin birçok kurum ve kişiyle gerçekleştirdiği görüşmelerde Dersim’de çıkan yangınların güvenlik politikalarının uygulandığı dönemlerde sistematik olarak arttığı ve söndürme çalışmalarının da bu dönemde uygulanmadığı kaydedildi. 

13 GÜN MÜDAHALE EDİLMEDİ 

Raporun detaylarında şu ifadeler yer aldı: “Batı illerinde yangınlar sonrası hızla villalar yükselirken Dersim’de ise kalekol denilen devasa karakolların inşa edilmesi bu yaygın düşünceyi, değerlendirmeyi doğrular niteliktedir. Güvenlik politikaları adı altında yapılan kalekollar aynı zamanda bir ekolojik yıkımı ifade etmektedir. Dersim’in Hozat ilçesine bağlı Kuru Kaymak köyü ile Koçeri mezrasında 17 Ağustos tarihinde askeri operasyon sonrası başlayan orman yangınına 13’ncü güne kadar müdahale edilmemiştir. Yangına müdahale etmek isteyen yurttaşların askerlerce engellendikleri iddiası güvenlik, insansızlaştırma-orman yangınları ilişkisini güçlendirmektedir. Güvenlik politikalarıyla Dersim gibi özel bir doğaya sahip binlerce canlı türünün yaşadığı ortamda bazen bir izli merminin bir kayaya çarparak yaratığı kıvılcımın bile büyük bir yangına sebep verebileceği gerçekliği, bizim bu tarz hassas bölgelerde güvenlikçi politikalarda ısrar etmeyi değil var olan doğayla barışık bir yaşamı yeniden kurmamızı zorunlu kılmaktadır.

” TALEPLER

 Raporda, tedbir uygulamaların hayata geçirilmesi şu taleplerle de bulunuldu: “*Doğanın sahibi değil, bir parçası olduğumuz bilinci bir anlayış ve kültüre dönüşmeli, kalıcı politikaya dönüşerek kamusal hizmetler de buna göre düzenlenmelidir.  *Güvenlik adı altında baraj yapımı, orman katliamı, yangın çıkarma ve müdahale etmeme/geç müdahale etme gibi uygulamalara son verilmelidir. *Ormanda çalışan emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları iyileştirilerek daha verimli çalışma ortamı yaratılmalıdır.  *Orman yangınlarıyla mücadele eylem planları kamuoyuna net bir şekilde açıklanmalı, gerekli olan araç ve gereçler eksiksiz temin edilmeli, bu konuda yapılan ihalelerde şeffaflık ilkesi esas alınmalıdır.  *Orman yangınlarıyla mücadele edilmesi için emekçilerin güvenceli istihdamı sağlanmalı, işçi sağlığı ve güvenliği tedbirleri tüm boyutlarıyla uygulanmalıdır. *Sendikalar, Ekoloji örgütleri ve halkın da katılımı sağlanarak ‘Kuraklıkla Mücadele Eylem Planı’ hazırlanmalı, ranta açılan ve ormansızlaştırılan alanlar yeniden doğal yapısına uygun şekilde yeşil alana dönüştürülmeli, ekolojik tahribat giderilmelidir.”

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here