ANKARA – İzleyicilerin ve tutuklu yakınlarının alınmadığı Kobanê Davası’nda salonda bulunan polisler, mahkemeye tepki gösteren avukat ve tutuklu siyasetçileri video kaydına aldı. DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014’te yapılan eylemler gerekçe gösterilerek aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski eş genel başkanları ile Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de bulunduğu 21’i tutuklu 108 isim hakkında açılan ve Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen Kobanê Davası’nın 13’üncü duruşması ikinci gününde, Sincan Cezaevi Kampüsü duruşma salonunda görülmeye başlandı. Polis ve jandarmanın yanı sıra Ankara Güvenlik Şube ekiplerinin de duruşma salonu önünde bulunması, önceki günlere oranla polis sayısındaki fazlalık ve çevik kuvvet ekiplerinin duruşma koridorlarını kalkanlarla doldurması tepki çekti. Duruşmaya izleyici olarak girmek isteyen siyasetçi yakınları ve yurttaşların “mahkeme başkanının kararı” denilerek duruşma salonuna girmelerine izin verilmezken, polisler izleyiciler için başka salon açıldığını belirtti. İzleyiciler ise bu uygulamayı kabul etmeyerek gösterilen salona girmedi. Dün görülen duruşmada salonda izleyiciler için ayrılan bölümün dolmasının ardından böyle bir karar verilmesi ise dikkati çekti. Duruşma salonuna izleyici alınmazken çok sayıda avukat ve HDP’li Milletvekilli duruşmada hazır bulundu. Sincan Cezaevi’nde tutulan siyasetçiler duruşma salonunda hazır bulunurken, farklı cezaevinde tutulanlar ise duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı. Kimlik tespitiyle başlayan duruşmada, mahkeme başkanı tanık dinleneceğini belirtti. Buna karşın söz alan avukat Cahit Kırkazak, dün görülen duruşmada gelen-giden evrak ve belgelere dair konuşulduğunu ancak süre yetersizliği nedeniyle tüm avukatların konuşamadığı, bir kısım avukatın söz almak istediğini belirterek gelen-giden belgelere dair konuşulmasını talep etti.
TALEPLERE RET
Kırkazak’ın talebine dair ara karar kuran mahkeme başkanı, “Dünkü oturumda söz almak isteyen sanık müdafilerine söz verileceği belirtildiği, 20 dakikalık ara verildiği, söz almak isteyen sanık müdafilerinin ve sanıkların verilen arada duruşma salonundan ayrıldıkları, dün devam eden oturumda bir önceki celsede verilen ara karara yönelik itirazlar ve gelen belgelere yönelik sözlerin verilip bu hususların bitirileceğinin duruşma salonunda bulunanlara bildirildiği ancak arada sanık ve müdafilerin duruşma salonunu terk ettikleri anlaşıldığından bu hususta yeniden sanık ve müdafilerine bu aşamada söz verilmesi talebinin reddine, sanık ve müdafilerin yokluğunda kurulan ara kararın, sanıklara ve müdafilere özetle anlatılmasına karar verildi” diyerek dün alınan kararın özetini aktardı.
‘POLİSLERLE AYNI KOLTUKTA OTURUYORUZ’
Avukatlara söz verilmeyeceğini ifade eden mahkeme başkanına tepki gösteren avukatlardan Ruken Gülağacı, konuşma talebinin reddedilmesine dair kurulan ara karara dair konuştu. Gülağacı, “Az önce verilen ara kararda ‘Salonu terk ettiniz’ gibi bir ibare kullandınız. Biz, size yorgun olduğumuzu ve beyanımızı bugün vermek için gittiğimizi söyledik. Ama siz ‘isteyen gidebilir’ dediniz. Biz ise hepimiz gitmek istedik. Bu dosyada 21’i tutuklu 108 müvekkil var. 108 kişinin hayatıyla ilgili kararlar alınıyor. Bu iddianame ile insanların hayatları kararlara bağlanmak isteniyor. O nedenle verdiğiniz ara kararlarla ilgili uzun uzun konuşabiliriz. Bu anlamda biz ve müvekkilleri burada saatlerce tutmaya hakkınız yok. AİHS’in 6’ncı maddesine de aykırıdır bu. Siz adil yargılanma hakkını yanlış yorumluyorsunuz. Adil yargılanma hakkı ihlali ile karşı karşıyayız. Adil yargılanma hakkı bütün olarak olacak. Biz burada polislerle aynı koltukta oturuyoruz” dedi. Gülağacı’nın sözünü kesen mahkeme başkanı, avukatın mikrofonunu kapatarak konuşmalarını engelledi. Mikrofonları açılmayan ve söz talepleri reddedilen avukatlar mahkemeye tepki gösterirken, mahkeme başkanı ısrarla Çorum’dan davaya SEGBİS ile bağlanan tanık Menderes Öner’i dinlemeye başlarken, mikrofonu açılmayan ve söz hakkı verilmeyen avukatlara ise sesini yükselterek “bağırmayın” dedi. Avukatlar mahkemeye tepki göstermeye devam ederken, mahkeme başkanı tanık Menderes Öner’e iddianameyi anlatmaya başladı. Mahkeme başkanı tanığa iddianameye dair bilgi verirken dava avukatları ile tutuklu siyasetçiler ayağa kalkarak mahkemeye tepki gösterdi. Avukatlar mahkeme başkanına tepki gösterirken polislerin duruşma salonundan çekim alması dikkati çekti. Avukatlar polisin çekim almasına tepki gösterdi. Avukatlar çekim alan polis hakkında işlem yapılmasını talep ederken mahkeme başkanı, “Çekim yapan polis var mı?” diye sordu. Avukatlar ise mahkemenin tutumunu alkışlayarak protesto etti. Avukatlardan Ali Bozan, “Menderes Öner’e tüm sanıkların ismini okuyamazsınız. Menderes Öner hangi dosyanın tanığı?” diye sordu. Tanığı duymak istediklerini belirten tutsak siyasetçilere mahkeme başkanı, “Sustuğunuzda tanığı duyacaksınız, susun” diyerek bir kez daha bağırdı.
TANIK SİYASETÇİLERİ SADECE BASINDAN TANIYOR
Ardından tanık Menderes Öner, kimseyi tanımadığını ifade ederek, “Saydığınız isimlerin çoğu siyasetçiler. Benim bunların tamamını tanımam mümkün değil. Örneğin Ahmet Türk bölgemizin önde gelenlerinden bir şahsiyet. Altan Tan yine aynı şekilde milletvekilliği yapmış şahsiyetler. Bunları basından ve konumlarından dolayı tanırım” dedi.
‘KOBANÊ SÜRECİNDE BÖLGEDE DEĞİLDİM’
Mahkeme başkanının 2014 Kobanê eylemlerini sormasına karşı tanık Öner, “Ben o tarihlerde bölgede bile değildim. Hastane işlemleri için İzmir ve Ankara’da bulunuyordum” yanıtını verdi. Ardından mahkeme başkanı tanığın önceden emniyette verdiği ifadeleri okuyarak, beyanlarının doğru olup olmadığını sordu. Tanık Öner, “3-4 günlük bir soruşturma sürecim oldu ama bu şekilde bir ifade verdiğimi hatırlamıyorum” diye belirtti. Mahkeme başkanı, “Sizin beyanınız dışında yazılan bir şey oldu mu?” diye sordu. Tanık Menderes ise “Uzun bir zaman oldu hatırlamıyorum” dedi. Mahkeme başkanı KHK ile kapatılan Dicle Haber Ajansı’na (DİHA) dair verdiği ifadeleri okuyarak buna dair de sorular sordu. Tanık Menderes ise hatırlamadığını belirtti. “Dosyamızda DTK’de bulunduğunu bildiğiniz var mı?” diye soran mahkeme başkanına Tanık Öner, “Yasal çerçevede çalışmaların olduğunu hatırlıyorum. Ama farklı sorular soruyorsunuz. Ben bu şekilde ifade verdiğimi hatırlamıyorum” dedi. Mahkeme başkanı ise tanığa ısrarla DTK’yi sormaya devam ederken tanık Öner, geniş bir bilgiye sahip olmadığını söyledi. Ardından iddia makamı tanık Öner’e, “Daha önce herhangi bir terör örgütü suçlamasıyla herhangi bir yerde yargılandınız mı” diye sordu. Dava avukatları ise iddia makamının sorduğu sorunun tanığın geçmişine yönelik bir soru olduğu ve mahkeme üzerinde algı kurulması yönünde olduğunu belirterek sorunun sorulmaması talebinde bulundu. Sorunun sorulup sorulmaması yönünde ara karar kuran mahkeme başkanı, itirazların reddine karar verdi. İddia makamı ise sorusunu tekrarladı. İddia makamı tanığa “Mahkeme veya emniyette ‘PKK hakkında bildiklerinizi anlatın’ diye bir soru soruldu mu?” diye sordu. Tanık Menderes, “Öyle bir soru hatırlamıyorum. Sorular sorulmuştu” dedi.
AVUKATLARDAN SORUYA İTİRAZ
İddia makamı tanığa, “PKK hakkında bildiklerinizi anlattınız mı?” diye sordu. Avukatlar ise soruya itiraz etti. Mikrofonu açılmayan avukatların beyanları kayda alınmazken, mahkeme başkanı ise sorunun davayla alakası olduğunu ifade ederek talebin reddine karar verdi. İddia makamı sorularını çoğaltarak, “PKK terör örgütünde ne kadar kaldınız ve hangi bölümlerde görev aldınız?” şeklinde soru sordu. Avukatlar ise soruya itiraz ederek söz istedi. Avukat Mahsuni Karaman, “Yanlış bir şey yapıyorsunuz. Eğer bu tanık daha önce tanıklık yapmış olsaydı bu soruları sorma hakkınız olabilirdi. Ancak bu tanık şüpheli olarak ifadesine başvurulan bir kişidir. Şüpheli olarak ifadesine başvurulan kişi gerekirse yalan söyleme hakkına da sahiptir. Ancak tanık olarak dinlenmemiştir. Bu soruların sorulmamasını talep ediyoruz” diyerek itirazlarını dile getirdi.
‘MAHKEME KENDİ TANIĞINA KUMPAS KURUYOR’
Tutsak siyasetçi Nazmi Gür de soruya itiraz ederek, “Bir savcı ve mahkemenin kendi tanığına kumpas kurduğuna tanıklık ettik. Siz kendisi hakkında bilgi paylaşmaması yönünde uyarıda bulundunuz ancak savcı bey beraat eden bir dosyası hakkında kaç yıl PKK’de kaldığını soruyor. Ne yapacaksınız, yeniden mi yargılayacaksınız” diye sordu.
‘DAVANIN DİHA İLE NE ALAKASI VAR’
Avukat Cahit Kırkazak ise, “Dicle Haber Ajansı’na dair sorular soruyorsunuz. Bunun davayla ne alakası var?” diye sorarak sorunun sorulmasına itiraz etti. Ardından avukat Zeynep Sedef Özdoğan da sorulan soruya itiraz ederek, “Tanığın yeminsiz olarak dinlenmesi gerekirdi ancak siz yeminli dinlediniz. Bu bir usul hatasıdır” dedi.
‘BİZE BAĞIRAMAZSINIZ’
Ardından söz alan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, “Başta sabahki yaklaşımınıza dair söz kurmak istiyorum. Biz ısrarla ‘Bize bağıramazsınız’ dedik. Bunu yapmayın. Uygulamanız nedeniyle burada kaos yarattınız ve emniyet görevlileri çekim yaptı. Bundan sonra lütfen avukatlarımıza bize saygılı davranın. Saygı bekliyorsanız saygı göstereceksiniz. Biz sıradan insanlar değiliz 6 milyon insanın oyunu almış insanlarız. Saygı göstermek zorundasınız. Savcı bey kişinin geçmişine dair soru soruyor. Masumiyet karinesi diye bir şey var. Siz de zaman zaman yapıyorsunuz bunu bize. İnsanların geçmişini sürekli önüne koyuyorsunuz. Bunu yapmayın. Tanık ısrarla siyasetçileri basından tanıdığını söyledi ancak siz psikolojik baskı yapıyorsunuz. Tanık üzerinde siz baskı uyguluyorsunuz biz değil. Biz sesimizi size duyurmaya çalışıyoruz. Siz de varsa dosyayla ilgili soru sorun. Bağırmanızın nedenini de anlıyorum. Üzerinizde baskı var. İnsan üzerinde baskı olunca ve müzakereye yanaşmayınca bağırır. Savcı bey tanık üzerinde baskı uyguluyor. Yapmayın. Bırakın insanlar kendini özgür şekilde ifade etsin. Eskiden gözaltına alınması bir şey değiştirmez. Türkiye’de gözaltına alınmayan Kürt mü var? Bu soruların sorulmamasını talep ediyorum” diye konuştu.
‘ÇEKİM YAPAN POLİS TESPİT EDİLSİN’
Ardından söz alan Aynur Aşan Kürtçe konuştu. Sorulan soruya itirazda bulunan Aşan, “Siz en başından ‘fail ve fiil’ diyorsunuz ancak bu olaylarla soruların ne alakası var. Yargılama adına fail ve fiil uyarısını yapıyorsunuz ama siz söylediklerinizi uygulamıyorsunuz. Biz bu makama sizden daha fazla saygı duyuyoruz. Ben bu makama sıradan yaklaşmıyorum. Sizin de sıradan yaklaşmamanızı istiyorum. İnsanları sorularınızla psikolojik bir baskı altına almayın. Emniyet memurları kamera çekimi yaptı. MOBESE’den çekim yapan kişi tespit edilebilir. Çeken onu bir saniyede silebilir ancak ben buradan MOBESE kayıtlarından çekim alan kişinin tespit edilmesini talep ediyorum. O memurla ilgili suç duyurusunda bulunuyorum. Buna dair karar kurulmasını istiyorum. Avukatlarımız da tehdit altında. Çekim alındığını ilk ben gördüm ve çekim alan kişiler beni fark ettikten sonra ‘Kim çekti’ diye birbirlerine sordular. Alınan çekimlerin hangi TEM Şube’ye gönderileceğini nereden bilebirim? Sonra onlarla bizi tehdit ediyorsunuz. Bu tehditlere gerek yok. Zaten size bu konuda sonuna kadar görev vermişler. Savunmamızı bir günde yapmamızı istiyorsunuz ama bir sürü şeyi de dosyamıza ekliyorsunuz. Burası Hababam Sınıfı değil siz Mahmut Hoca değilsiniz biz de sizin öğrencileriniz değiliz. Bu makama uygun bir şekilde davranın ve bize sesinizi yükseltmeyin” diye belirtti. Ardından konuşan Ayla Akat Ata, çok sağlıksız bir yargılama yapıldığını ifade ederek, “Tanık soruya nasıl cevap vereceğini kendisi bilir. Kendisi legal yönden çalışmalarda bulunduğunu söylüyor tanık ancak savcı bey ‘evet ya da hayır şeklinde cevap verin’ diyor. Bu kabul edilebilir bir durum değil. İtiraz ediyoruz” dedi.
İTİRAZLAR REDDEDİLDİ
İtirazlara dair ara karar kuran mahkeme başkanı ise yargılanan siyasetçilerin örgüt üyeliği veya yöneticiliğinden yargılandığını, tanığa yöneltilen soruların iddialar çerçevesinde birlikte ele alınması gerektiğini belirterek, “Birtakım soruların sorulabileceği ancak tanık istemezse cevaplamayabileceği anlaşılmaktadır. İddia makamının tanığa yöneltilen sorunun tanığın PKK’ya yönelik bilgisini tespit etmeye yönelik olduğu anlaşılmıştır. Ancak tanık bu soruya istediği takdirde cevap vermeyebilir” diyerek itirazların reddine karar verdi. Mahkeme başkanı “Bu soruya cevap vermek istiyor musunuz” diye sordu. Tanık ise cevap vermek istemediğini belirtti. Sorularına devam eden iddia makamı, “Hakkınızda Çorum 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin dosyasında bir beyanda bulunmuşsunuz. Bu söylediğiniz husus ifadenizde de geçmektedir” diyerek ifadeyi okudu. Ardından bu beyanın doğru olup olmadığını sordu. Avukat Cihan Aydın, soruya itiraz ederek, “Bu ifade sizin cebinizde ya da dosyanızda kayıtlı. Çünkü mahkemeye sunacağım dediniz. Her şeyi bir kenara bırakın. Siz bunu önce bir dosyaya sunun. Neden saklanıyor. Belki bizim de bunun hakkında söyleyeceklerimiz olacak. Mahkeme ve davanın diğer taraflarından saklanan belgeye itiraz ediyoruz. Her önüne gelen cebinde belgelerle buraya çıkarsa ahlaki ve hukuki bir şey çıkmaz. Sorunun kendisine diyeceğim bir şey yok ancak usul bakımından yanlıştır. Bu sorunun bu şekilde sorulmasına itiraz ediyoruz. Belgeyi bize verin, mahkemeye sunun ardından söz söyleyelim” dedi.
GÜLTAN KIŞANAK’IN SÖZÜ KESİLDİ
Ardından Gültan Kışanak, “Yaklaşık iki saattir burada söz istemek için elimizi kaldırdık ama görmezden geliyorsunuz. Neden? Teknik bir arıza vardı ve biz sesinizi iyi duyamıyorduk buna dair söz almak istedik ama söz vermediniz. Yine sabahki ara karara dair söz almak istedik ancak yine verilmedi. Dün gece bizim olmadığımız bir saatte gelip karar aldınız. Bilmediğimiz bir karara karşı konuşmak zorundayız. Karar neden bize tebliğ etmiyorsunuz? Ben kendimi duruşmada görmek istiyorum” dedi. Sözünü tamamlamayan Kışanak’ın mikrofonu mahkeme tarafından kapatıldı. Avukat Zeynep Sedef Özdemir, “Gültan Kışanak’ın nasıl mikrofonunu kapatıyorsanız soru soran iddia makamının da mikrofonunu kapatın. İmkanların eşitliği çerçevesinde davranın. İtirazım var. Savcı bey kişisel merakını gidermek için soru soruyor” dedi. Avukat ve siyasetçilerin mikrofonunun kapatılmasına tepki gösteren HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu’na mahkeme başkanı, “Milletvekiliyseniz sessizce oturup dinleyeceksiniz” dedi. Avukat Cahit Kırkazak, “Savcı Bey’in okuduğu ifadenin yargılamasının yapıldığı mahkemeden beraat kararı mı verilmiş mahkumiyet kararı mı verilmiş. Eğer beraat ise sonucu bir fiilden iki defa yargılama yapılamaz ve soru sorulmamasını talep ediyoruz” dedi. Ardından konuşan Selahattin Demirtaş, Gültan Kışanak’ın mikrofonunun kapatılmasına tepki gösterdi. Selahattin, “Konuşamayacaksak, duyamayacaksak burada olmamızın ne anlamı var?” diye sordu.
‘BİZ BURADA SESSİZ SİNEMA OYNAMIYORUZ’
Gültan Kışanak da “Biz burada sessiz sinema oynamıyoruz. Mikrofonumuzu açmadan duyup duymadığımızı soruyorsunuz” diyerek mahkemeye tepki gösterdi. Siyasetçilerin tekrar mikrofonun kapatılmasının ardından iddia makamı tanık Öner’in ifadelerini okuyarak sorusunu tekrar etti.
‘İFADELERİ BİZE TEBLİĞ ETMİYORSUNUZ’
Ardından savcının sorusuna dair tekrar Gültan Kışanak’a söz verildi. Soruya dair itirazda bulunan Kışanak, “Dün size buradaki koşulları anlattım. Dinleyeceğiniz tüm tanıkların ifadelerini bilmek istiyoruz. Savcı beyin bildiklerini biz de bilmek istiyoruz. Bu davayı Kerem Gökalp’in ifadeleri üzerine kurmuşsunuz ama o ifadeleri bize tebliğ etmiyorsunuz. Bunlar hukuksuzluktur. Usulüne ve hukuka aykırı işlem yapıyorsunuz” dedi. ‘
SİZİ HUKUKA VE VİCDANA DAVET EDİYORUM’
Ardından söz alan Figen Yüksekdağ, “Tanığa çok açık bir şekilde psikolojik işkence yapılıyor. İddia makamının tavrına baştan sona itiraz ediyorum. Gözaltılarda yapılan işkenceler burada yapılıyor. Siz bu hakkı nereden alıyorsunuz. Sabahtan beri söz alma mücadelesi veriyoruz. İki dakikalık söz alabildik bu sizin sayenizde değil. Bu sorgu yönteminin terk edilmesini talep ediyoruz. Sizi hukuka ve vicdana davet ediyorum” diye belirtti.
‘İFADELERİN MAHKEMEYE CELBİNİ TALEP EDİYORUM’
Ardından konuşan Selahattin Demirtaş, davanın ne şekilde sonuçlandığını bilmediklerini kaydederek, “Tanık sorguda beyanda bulunmuş mu? Beyanları tutarlı mıdır? Hiçbirini bilmiyoruz. Öncelikle o ifadelerin mahkemeye celbini aksi takdirde tanığa soru sorulmamasını talep ediyorum” dedi. Ara karar kuran mahkeme başkanı, itirazların reddine karar verirken, tanığın dinlenmesinin ardından duruşmaya bir saat ara verildi.