Koç Holding’e bağlı Demir Export maden şirketi, Sivas’ın Eğricek, Elkondu ve Pınargözü köylerinde 65 yıldır demir, sekiz yıldır da siyanürle altın madeni işletmeciliği yapıyor.
Gazete Duvar’dan Osman Çaklı’nın haberine göre; madenin kimyasal atık sızıntıları nedeniyle köylüler, altı ay boyunca arsenikli su kullandığını öğrendi. Şirket hakkında dava açan köylüler, madenin kapatılmasını talep ediyor. Sivas Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davanın duruşması 2 Haziran’da görülecek. Davayla ilgili Bakırtepe Çevre Platformu’ndan çevre eylemcisi ve yörede yaşayan Hüsne Gölbaşı ile konuştuk.
Köylülerin arazilerini de almak isteyen şirkete karşı köylüler 8 yıldır mücadele ediyor
Sivas’ın Kangal ilçesinde yarım asırdan fazla süredir madencilik faaliyeti sürdürülüyor. Yıllar içinde genişleyen maden sahasının alanı, köylerin sınırına dayanmış. Altın madeninin yanı sıra demir madenini de çıkarmaya devam eden firma, tekrar alan genişletmek istiyor. Köylülerin arazilerini de almak isteyen şirkete karşı köylüler sekiz yıldır Bakırtepe Çevre Platformu çatısı altında mücadele ediyor.
“Şebeke suyunun arsenik oranı yüksek çıktı”
Hüsne Gölbaşı, altın bulunan Bakırtepe bölgesinin inanç merkezi olduğunu söyleyerek “Koç Holding, buranın ruhsatını aldı işletmeye başladı. Su kaynaklarımız maden çalışmalarıyla kirletildi” diyor. Köyde yok edilen su kaynaklarından sonra köylülere su sağlamak isteyen maden firmasının bulduğu suya ilişkin Gölbaşı, “Şebeke suyunun arsenik oranı yüksek çıktı. Bizim kaynağımız yok. Altı ay hiç analiz yapılmadan o su bize verildi. Toplum Sağlığı Merkezi analizler yapıyormuş, biz de bu raporlarla suyun arsenikli olduğunu öğrendik. Annem ve babam altı ay bu suyu kullandı. Bu sebeple dava açtık” diyor. Maden şirketinin fütursuzluğuna vurgu yapan Gölbaşı, “Üç kez açtığımız iptal davasını kazandık ama şirkete her seferinde izin verildi. Köylerimizde pasa dağları oluştu, pasa dökecek yer bulamıyorlar” diye konuşuyor.
“Vereceğimiz parayla şehirde ev alabilirsiniz”
Maden sahasını genişletmek isteyen firma köy yerleşim alanlarına dayanınca, yöre halkının tepkisine neden oldu. Nerede yaşayacaklarını yetkililere soran köylüler, “vereceğimiz parayla şehirde ev alabilirsiniz” yanıtını almış. Fakat tarım ve hayvancılık ile geçinen köylüler, topraklarını terk etmek istemiyor. Fırat Nehri’nin kolları olan su kaynaklarının zamanla bitme noktasına geldiğini kaydeden Gölbaşı, doğayı merkeze alan bir yaklaşımın olmadığını söylüyor:
“Burası tarım ve küçükbaş hayvancılığa oldukça müsait. Bizim doğamızı yaşanılmaz bir hale getirdiler.” Gölbaşı 2 Haziran’da görülecek duruşma öncesinde, Bakırtepe’den İkizdere’ye ve Kaz dağlarına kadar her alanda mücadele etmeye ve doğaya sahip çıkmaya devam edeceklerini dile getiriyor.