Ana Sayfa Makale MANİ-Attila Turnaoğlu

MANİ-Attila Turnaoğlu

0
MANİ-Attila Turnaoğlu

“Bir maniniz yok ise akşam annemler size gelecek…”

Böyle denirdi eskiden, telefonlar bu kadar pop-üler değilken; komşuları akşam ziyaret etmek istediğiniz zamanlarda, kızı gönderirdiniz…Çaat kapı gidilmezdi elbette, bir mani (engel) olabilir miydi diye önceden sorulurdu, ki hanım börek çörek yapsın vakitlice.

“bir mani yok ise, sizinle bir müs-ait günde pastaneye gidelim”

Kibar erkekler genç hanımlara randevu talep edebilmek için kibarca sorarlardı. Kimi kızlar ailesinin izin vermediğini belirtir, kimi tersler ve manisi olduğunu söyler (ve kafasını çevirir), kimi ise “hangi pastaneymiş o” diye peşinen sorar ve ona göre cevap verirdi.

Bir mani yok ise söyleyişte, kuru ve tatsız olur sohbetler.

Başta aşk olmak üzere hemen her konuda yazılabilen bir halk edebiyatı nazım türüdür. Düz maniler genellikle dört dizeden oluşur, kafiyeleri çoğu zaman cinassızdır. Cinaslı manilerde ise kafiye cinaslı ise bu adı alır. ( Cinas; Yazılışları ve söylenişleri aynı, anlamları farklı olan sözcükleri bir arada kullanma sanatıdır.)

Cinas için örnek verelim:

“Ey kimsesizler el veriniz kimsesizlere
Onlardır ancak el verecek kimse sizlere”

Bir başkası:

“Saraydan dışarı bakınca dedim ki iki gözüm sürmelidir
Dediler ki vallahi seni Hicaza kadar sürmelidir

Maniler tabii ki, bir içini dökme, yakarma aracı olarak kullanılabilir. Bugünlerde, enflasyon, pahalılık, geçim derdi gibi hayati konularda yazılanlar artmıştır.

 -/-

“Suya bulgur ezerim,
Hem ezer hem süzerim,
Ben yarimin derdinden
Deli olmuş gezerim
.”

-/-

“Baban çarsıya vardı mı?
Ekmek peynir aldı mı?
Maaştan kuruş kaldı mı?
Bu ay yine açız çocuklar.”

Elbette umursamaz tavırlıların da cevabi saçmalıkları hayatımızda yer etmişlerdir.

“Seçildiysem bana katlanırsın

Açlıktan iki büklüm katlanırsın

Yandaşım olursan haydi beri gel

TOKİden bir tane kat alırsın”

Derdini anlatma sanatı olarak kullanabileceğiniz bir metod olarak mükemmel bir haberleşme aracıdır.

“Kız sana bir yüzük aldım

Annenlere haber saldım

Nazın bu kadarı çatlatır

Yoksa valla ablana kaldım”

Siyasetçilerin de en çok kullandığı bir söylem tarzı olarak bilinir.

“Ey halkım bu seçimde bana ver

Zengin olma şansımı geri ver

Yine hüsran olmasın sonuç

Halkın yüzüne bakacak gücü veriver”.

Elbette maniler bu kadar uzun olmaz. Çoğunlukla 7 heceli dört dizelik bir bentten meydana gelir. Ancak işin içine siyaset girdi mi, manilere

de mani olunmaktadır.

“Bu seçimde bana ver

Zengin olayım şans ver

Hüsran olmasın sonuç

Devam gerek gücü ver”

Tabii, uzun uzun hikaye anlatmak işlerine gelir, kısa ve öz konuşmaktan kaçınılır. Halkımızın bir şey anlamamasını sağlamak ve birkaç slogan, bazı ödünler vs seç ve çık işin içinden.

Bir de malum atışılır, iki “aşık” arasında. Bu aşıklar elbette bizim Anadolu’nun o yürekli ozanları değildir. Onların zamanı ve yürek dilleri farklıdır, samimidir ve keyiflidir. Bu iki aday kendilerine “memleket aşığı” filan gibi lakaplar takarlar, kulaklarda kalsın diye…

Bakalım birbirlerine neler demişler…

“Bay kemale söyleyin

Yakındır kemale erer

Ona boyun eğmeyin

Yüzde kırk vermeyin”

Eeee Kemal kızar ve söylenir:

 “Gül ağacı değilem

Sermayeye eğilem

Halkım çok eziliyor

İktidara gelirem”

Hatta kendini tutamaz…

“Sen bir kazık çakmışsın

Halka kazık atmışsın

Yalanlarla seçilmiş

Zevkten göbek atmışsın”

Tabii ki bu işin uluslararası boyutları da vardır. Avrupa İnsan Haklarından da manidar maniler gelir…

“Hapislerde aydınlar

Sesi kısılmış yayınlar

Adaletin adı yok

Size kondu mayınlar”

Kredi kuruluşları ise daha çarpıcı söylemlerdedir…

“Koşa koşa geliriz

Çok da para veririz

Faizler beşe katlanır

Türkiye’yi severiz”

Bir manimiz var Beyefendi, ne akşama ne de yarına ne de sizin kalan ömür boyunuzda bize gelemezsiniz.

Bir kere, kahvemiz yok…hele hele yanına ikram edilecek birkaç lokum bile yok.

Annem diyor ki, kollarında derman kalmamış, ayakları şişmiş. O Pazar senin bu Pazar yine onun. Geliyor eve file çeyrekte. Yooook, Beyefendi çeyrek altın filan değil, ne haddimize. Meyve zaten hak getire, hangi hak ise öpeyim onu, iki sebze ile dönse Bayram edeceğiz. Hmmm… Kurban Bayramı da geçti, bir parça et de göndermediniz. Ama haberlerde okuduk; “Batı Afrika Ülkesi Burkino Faso” da 200 bin aileye kurban dağıtmışsınız. Cebinizden mi ödediniz, yoksa bizden topladığınız vergilerden mi, veya çok örtülü öd(patlamış) enekten mi?

Ülkemizde bir gram et yemekten uzak kalmış binlerce aile varken o Faso Fisoya Diyanet Vakfının koştura koştura et göndermesi nedendir, akıl almaz.

Burkino Faso kelime anlamı nedir biliyor musunuz?  “Şerefli Adamlar Ülkesi” demek… Yani şerefli saydığınız ülkeye, ki en büyük şerefleri “altın rezerv” bolluğu var, bizden et gönderip nasıl bir karşı yardım beklediniz anlamak mümkün değil.

Atışma manileri şöyle:

“Kestim kurbanları bizden olsun

Bu hizmet Diyanetten şükür olsun

Eh artık sayın başkan bir evet de

Altın çıkarma ruhsatı bizim olsun 

Cevabı gecikmez…

“Bir kurbanla olmaz bu işler

Bekleriz çok daha fazlasını

Hele de burada banka açmanızı

Böylece garantiye alın paranızı”

Şimdi Halkımızın manisini dile getirelim…

“ Hayatı zehir ettin ezildik

Ne eğitim ne sağlık ne ekonomi

Elin balda sülalen çok keyifli

Sen de sayıyorsun kalan günleri”

Dedik ya; bir manimiz var, bu gece gelemezsiniz kahve içmeye… Mani siz kendinizsiniz, ancak biz aşarız nice pusuları, tuzakları, kurşun askerleri…

Mani, tutandır peşinizi, ancak ezberinden çıkmış yüz yıl gerisi, sessizlik cesaret mi verir ki azarsınız, bir silkinmede sabah vakti azalırsınız.

Fidanlar ekilidir bu topraklarda, tek su-besin özgürlük iradesidir. Dronlar varmış etkili, bekçiler varmış dolgun ücretli, kamplar varmış sinek sesleri, troller varmış para esirleri, silahlar varmış gizli yerleri…

Bu mani uzun ve yalan; kısaltalım tek cümleye, zira dilindedir halkımızın.

Bu Mani yolcudur ani…..

Attila Turnaoğlu –1953 yılında İstanbul’da doğan Turnaoğlu, Lise öğrenimini Kadıköy Maarif Koleji’ndetamamlamıştır. ODTÜ Endüstri Mühendisliği’nde yüksek öğrenimini tamamlayarak 1979 yılında iş hayatına atılmıştır.İş hayatında sırasıyla STFA Grubu’nun çeşitli şirketlerinde (1979 – 1994) Yöneticilik yapmıştır. Daha sonra İntermak grubunda Genel Koordinatör olarak görev aldıktan sonra 1995 – 2001 yılları arasında Transtürk Holding Aş – Israel Jv ortaklığı şirketlerinde Gübre, Fide üretim ve pazarlaması konularında görev almıştır. Daha sonra bir müddet müşavirlik yapmış olup, 2005 -2014 yıllarında Koca Grup bünyesinde Çeşitli Yurt Dışı Projeler Koordinatörü olarak Endüstriyel Tesisler, çeşitli alt yapı inşaat işleri faaliyetlerini yürütmüştür. Ardından Bionas Tarım LTD Şirketinde Genel Müdür olarak Rusya’da Organik Tarım üretimi ve Avrupa Birliği Ülkeleri, USA ve Kanada’ya satışlar gerçekleştirilmiştir.Orta öğreniminden beri müzikle uğraşmış, şarkı sözleri ve şarkılar üretmiştir. Şiire meraklı olup üniversite döneminden bu yana şiirler yazmaktadır. Bir dönem roman yazma konusuna da eğilmiş ancak yazdıkları basılmamıştır.YouTube kanalında şarkılar, şiir okumaları, video yapımları mevcut olup ileriye dönük Şiir kitabı basmayı amaçlamaktadır. Denenmemiş çalışmalara meraklı olup Foto-Şiir çalışmaları yürütmektedir. Yaşama ait kısa yazılar yazmaya da çalışmaktadır.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here