Makale

Masaya oturmak – Attila Turnaoğlu

Masa önemlidir. İnsanların birbirinin yüzüne net olarak bakabildiği görme mesafesinin yeterli kısalıkta olduğu ve gözlerin pek de kaçamaklık oyununa giremeyeceği arena olarak kabul edilir. Her geometrik yapı içindeki masa evlerde kullanılabilir; etrafında yemek yenir, oyun oynanır, sohbet edilir, tartışılır.

Yuvarlak masalarda sorunların tartışılıp bir sonuç açıklaması yapılması bir ritüeldir. Katılanlar düşüncelerini belki de en keskin dilleri ile masaya yatırırlar ve tartışma süresi belirsizdir. Çok uzun zaman alanlar olacaktır ve sonuç/anlaşma çıkmayan toplantıların varlığı da bilinmektedir.

Köşeli; kare veya dikdörtgen masalar, uzun yemek masaları veya toplantı masaları olarak yapılmışlardır. Aristokrat ailelerin kullandığı uzun masların boylarının 20 metrelere kadar olabildiği kalabalık davetlerin yapıldığı bilinmektedir. U kadar uzun masada yemek yeme dışında tartışma olabilmesi ancak keskin bir otoritenin yönetimi ile gerçekleşmiştir diye düşünülmektedir.

Çok uzun yıllardır masa oyunları dünyanın her yanındaki insanlar için eğlence kaynağı olmuştur. Masa oyunlarının tarihinin yazıdan daha eski olduğu belirlenmiştir.

İnsanların bir disiplin altında yapmayı gerek gördükleri yüz yüze görüşme, hesaplaşma, tartışma gibi, adına ve kapsamına ne derseniz deyin, sonuç arama çabası o masa üzerinde bir kanıt kazanacaktır. Bazen de masaya yanlız oturursun, başlarsın yazmaya veya kendin ile konuşmaya, kendine bir konuda yön çizmeye, belki de bir mutabakat aramaya çalışırsın.

Masam kare. Eski ceviz ağacından yapılmış cilalı gösterişsiz düzayakları olan ve ortasında tek çekmecesi ile epeyce sade bir masa. Masaya oturmak benim için ciddi bir eylemdir. Öncelikle oturma sebebini ciddiye aldığımı belirteyim. Çoğu kez oturup önüme bir beyaz sayfa açıp, a dördünden, düşünmeye dalıp ellerimi klavyeye teslim ederim. Karşımdaki sandalyede oturan var ise beni seyreder. Eğer o ben isem süreç epeyce sakin olabileceği gibi epeyce tartışmalı da olabiliyor. Bir başkası masada ise durum farklılaşıyor. Öncelikle belirtmeliyim ki, o sandalyeye herkes oturamaz. Bazen ben yazarım, o okur ve derdini söyler, bazen tersi olur. İlla ki çelişkileri yaşamak değildir amaç, belli bir aura içinde arayışların yön ve anlam bulması için bu etkili bir olaydır. Karşımdaki ben isem eleştiri dozu artar ve hatta acımasız olur. Kimileri benzer bir durumu ayna karşısında yaşarmış; ancak ben aynaların bu işlev için kaypak yönü olduğunu düşünürüm. Objektiflikten kaçmak kolaydır.

Masada kendin ile satranç oynadığını düşün, hani eskilerin Tafl dedikleri oyun. Elde edilmekten kaçırdığın kral kimdir? Herhangi birisi midir? Yoksa bizatihi kendin misin…düşün ki piyonların var, ellerin… kalelerin seni koruyan.. atlıların ki düşman üzerine direk saldıramayıp strateji geliştirerek saldıran…Fillerin var en ağır atakları çapraz koşular ile gerçekleştirip umulmadık ataklar yapan. Vezir ise çok yönlü bir adamdır ve zekası ile seni koruyacaktır. Şimdi hamlelerin var, kime karşı…kendine karşı… neden kendini yenmek istiyorsun…veya yenildiğin zaman kendine mi yenildin… hamlelerini yaparken yenmek için mi, yenilmeyi kabul etmek için mi yaptın…tüm bu süreç bir arınma zamanını mı anlatıyor…zar yok, şansa bırakmıyorsun, her şekilde de kazanmak mı istiyorsun?

Ben şimdi masaya oturdum. Düşüncelerim önümdeki ekrana dökülüyor ve amacım kazanmak değil. Gelişmek. Gelişirken etkileşim altında buluşmak; kendim ile veya karşımdaki ile. Benim masamın şekli önemli değil, kenar uzunlukları da öyle… yeri gelir eni veya boyu bir milimetreye kadar iner; taaaa ki sarılıncaya kadar.

Şimdi başka masaları konuşalım. Emekçi Kesimin hakları söz konusu olduğunda Emekçilerin Temsilcileri (Gerçek olanlar) Masaya fevkalade önem vermektedirler. Zira Siyasi İrade ile kapılar ardında el sıkışmak (ve eline avanta sıkıştırılması) Emekçi Temsilcisi olduklarını iddia eden ve yanyandaş Sarı-şıpların terbiyesiz, gayri ahlaki davranışları sonucu düzenbaz köken ve karakterlerinin marif-etidir. Masada gerçek uzlaşma çabası veren Gerçek Temsilciler o masayı bir “toplumsal uzlaşma ve hak elde etme” arenası olarak görürler ve hukuk çerçevesinde adalet ararlar. Masa Emekçilere yeni kazanımlar sağlamak için en kestanesinden ve cilalısından olmalıyken, Siyasi otorite görüşme için ortaya çürük uzuuuuun bir dikdik dörtgen çam masa koymakta ve isteksiz ve katı tutumlar sergileyerek gereken tartışmaların yapılmasını dahi engelleyerek imzaya yetkili Sarı-şıplar ile işi oldubittiye getirirler.

Masada bir de cinsiyet ayrımcılığı vardır ki sorma gitsin. (gitmesin derinine inelim). Kadınların sorunları ve taleplerini yok sayan bir masa amiri bozuntusu Toplu İş Sözleşmelerine kadınların hakları ile ilgili hiçbir konuyu getirmemek için habire çay molası vermektedir. Çaylar ise Başıboşun dağıttığı poşetlerden çıkan yaprak artığı tozlardan yapılma olduğu için rezalet tadı vardır. Bu rezaleti doya doya içen Çernobil kaçkını Sarı-şıplar günün sonunda kapılar ardında aldıkları bah-ı şişler ile sırıtarak tükürülesi aymaz suratlarına iş başarmış edası katarak Sarıları ile sarımaş dolaşma olurlar.

Masada demokrasi kültüründen nasibini alamamış hak, hukuk, adalet, emek değerini hiçe sayan bir Siyasi Otoritenin aslında o masada bir sandalyesi dahi olmadığını ve ayakta durarak zamanı geçiştirdiğini de belirtelim.

Hani bir de “Yuvarlak Masa Sohbetleri” denen toplanmalar vardır. Neden “Yuvarlak”? Ne anlama gelir? Kare masada aynı konular konuşulamaz mı? Dik dik bakan dörtgene ne oldu? Elin-ipsi şeklindeki masaya kırgın mıyız? Yok öyle değil. Yuvarlak masanın anlamı şudur: etrafında oturanların her biri, çevrede kaç kişi olursa olsun, merkeze aynı uzaklıktalardır. Yani biri diğerinden üstün, daha akil, daha deneyimli, ağzı daha çok laf yapan, daha zengin, daha entelektüel, daha geveze, ve dahası daha…değildir. Bir eşitlik imgesi vardır ve herkes bir diğerini sabır ve saygıyla dinler. Tartışmalar olur, sertliğe ve kavgaya dönmez, kibardırlar. Yani? Yanisi ülkemizde pek üretilmeyen masa çeşididir yani kestane ağacından yapılırlar ve en önemlisi masa nerede duracak ise o coğrafyada yetişen kestane ağacından yapılmalıdır. Marangoz ustası kim mi?

Yukarıda bahis edilen Siyasi otorite hiçbir zaman yuvarlak masa seçmez. Korkar. Onların masaları dediğimiz gibi, çürük çam ağacındandır. Çıra yapılır ve çıra kolay yanar. Bir gün çıraların ne olacağını mı merak ediyorsunuz? Gelin yuvarlak masaya, en kestanesinden, konuşalım.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

1 Yorum

  1. Köşeli masanın boyu büyüdükçe masada oturanlar arasındaki fark o kadar büyük olur. Bir numara tatlısını bitirdiği zaman masanın ucunda oturan son yemeğe başlamamış olabilir. En iyisidir yuvarlak masa.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir