“Yeter ki şimdi dışarıdan para bulalım şu seçimi alalım; hedef bu şimdilik”
Gazeteci-yazar Murat Yetkin, AKP’nin 55 milyar dolarla seçimi kazanmayı planladığını belirterek, “Bu müjde bana AK Parti taraflarından daha Mayıs ayında “Öyle bir para girdi ki, ekonomi hemen kurtulur, yeter ki doğru kullanılsın” diye verilmişti. Ziraat Bankasının önceki genel Müdür Yardımcılarının Temmuz ayında 55 milyar doların yakında “Hazine’ye gireceğini” duyduğunu yazmasından önce yani.
Ekonomiye pompalanarak döviz kurunu düşürecek, kış aylarında doğal gaz ve elektrik fiyatlarını indirecek, seçim öncesi hayat pahalılığına çare bulacak bu 55 milyarın dökümüyse şöyle çıkarılıyordu: Suudi Arabistan’dan 20, Katar’dan 15, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Rusya’dan ise 10’ar milyar dolar gelecekti.” diye yazdı.
Kimsenin kimseye karşılıksız para vermediğini savunan Yetkin, “Peki diyelim 55 milyar dolar Hazine’ye girdi. Daha çok yönetim kurulu üyelikleriyle daha çok ulufe dağıtıldı, gitme şantajı yapanların kalması sağlandı, darphane daha çok kağıt para basıp milletin cebini seçimden önce alım gücü giderek düşen parayla doldurdu. Diyelim “geziciler cami yaktı” iddiasına bile inanan kitle, yeniden mührü Ampule bastı ve Erdoğan kazandı. Sonra ne olacak diye düşünen var mı? Onu da o zaman düşünürüz değil mi?
Yeter ki şimdi dışarıdan para bulalım şu seçimi alalım; hedef bu şimdilik.” ifadelerini kullandı.
55 milyar nereden?
Gerçi bu müjde bana AK Parti taraflarından daha Mayıs ayında “Öyle bir para girdi ki, ekonomi hemen kurtulur, yeter ki doğru kullanılsın” diye verilmişti. Ziraat Bankasının önceki genel Müdür Yardımcılarının Temmuz ayında 55 milyar doların yakında “Hazine’ye gireceğini” duyduğunu yazmasından önce yani.
Ekonomiye pompalanarak döviz kurunu düşürecek, kış aylarında doğal gaz ve elektrik fiyatlarını indirecek, seçim öncesi hayat pahalılığına çare bulacak bu 55 milyarın dökümüyse şöyle çıkarılıyordu: Suudi Arabistan’dan 20, Katar’dan 15, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Rusya’dan ise 10’ar milyar dolar gelecekti.
Nitekim paranın ucu daha Temmuz sonunda Rusya’dan göründü. Akkuyu nükleer enerji santrali üzerinden ilk 2,1 milyar dolar Rus parası geldi. Türk müteahhitlik şirketi İçtaş’ın alelacele tasfiye edilme çabaları ve tartışmalarının ortasında, Akkuyu’nun Türkiye’nin değil, Rusya’nın Türkiye’deki atom enerjisi santrali olduğu Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez tarafından ilk kez resmen tescil edildi.
Dış kaynak ne karşılığında gelir?
Aynı günlerde BAE’nin IHC şirketinin hükümetin gözde şirketlerinden Kalyon Holding’in Kalyon Enerji şirketinin yüzde 50’sini 180 milyar dirhem, ya da 490 milyon dolara satın aldığı açıklandı. Bakalım Erdoğan’ın asıl rüya projesi Kanal İstanbul’a CHP lideri kemal Kılıçdaroğlu’nun iktidara gelirlerse Kanal İstanbul ihalelerini iptal edeceklerini söylemesine rağmen para yatırdığını ilan edecek çıkacak mı?
Tabii ki işin siyasi boyutu da var. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 5 Ağustos’ta Soçi’de Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’le görüşüp ruble ticaretine geçme kararı ardından Rusya’da yapılan “Erdoğan’ın seçim kazanması Rusya’nın çıkarına” yorumlarını hatırlayalım.
Bakalım sıra THY gibi “Türkiye’nin marka değerlerinin” kontrolünü elinde tutan , başkanlığını Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı Türkiye Varlık Fonu da 55 milyar doları denkleştirmek için üzerine düşeni yapacak mı?
Kolay mı 55 milyarı denkleştirmek?
Ama siz Cumhurbaşkanının Cemal Kaşıkçı cinayetinden sorumlu tuttuğu Suudi Prens Muhammed bin Salman’la, 15 Temmuz kalkışmasına maddi destek vermekle suçladığı BAE’nin güçlü adamı Muhammed bin Zayed ile boşuna mı kucaklaştı sanıyordunuz? Ya da bu yönetimlerin ekonomik çıkarlarından bihaber olup, düne kadar kendilerinin terörist saydığı Müslüman Kardeşlerin hamisi gördükleri Erdoğan’a İslam dünyasının kutup yıldızı diye mi yardıma karar verdiğini?
Haklısınız, kimse kimseye karşılıksız para vermiyor ki bir ülke diğerine versin.