Ana Sayfa Haberler Öğrenci yerleştirme sonuçlarına ilişkin bir değerlendirme – Ali Türer

Öğrenci yerleştirme sonuçlarına ilişkin bir değerlendirme – Ali Türer

0
Öğrenci yerleştirme sonuçlarına ilişkin bir değerlendirme – Ali Türer

ÖSYM üniversitelere öğrenci yerleştirme sonuçlarını açıkladı.

YKS sonuçlarına göre, adayların ancak %52’si ilk üç tercihlerine yerleşebilmiş olsa da, yüzde 85,8’i yükseköğretim programlarına yerleşmiş, ÖSYM böyle açıkladı.

Gelin, biraz daha yakından bakalım, nasıl olmuş bu iş.

209 üniversitemiz var, 169 üniversitenin en az bir bölümüne, hiç öğrenci yerleştirilememiş. Vakıf üniversitelerinden dokuzu (79 Vakıf üniversitesi var) kontenjanlarının yarısını bile dolduramamış.

Öğretim elemanı sorununu çözmeden neredeyse her ilçeye yüksek öğretim kurumu açtınız, bazılarına bir göz atalım.

Örneğin 2015 de kurulan Bandırma üniversitesine 2.151 kontenjan verilmiş. Birinci yerleştirmede 458 öğrencinin, açılan programlara itibar etmediğini görüyoruz, kontenjan açığı %21,2. Bu üniversitenin İktisat Fakültesinde uluslararası ilişkiler bölümü kurulmuş, bölümün gündüz programı bile doldurulamamış (kontenjan açığı %33), yetmemiş, üstüne bir de ikinci öğretim açılmış. Gece bölümüne 40 öğrenci almak hedeflenmiş, sıfır çekilmiş.

2008 de kurulan Bartın Üniversitesinde, Peyzaj mimarlığı, Rekreasyon, İslami Bölümler, Orman Endüstri Mühendisliği bölümlerine de hiç öğrenci itibar etmemiş. Spor yöneticiliği bölümünde de gündüz yetmemiş, bir de ikinci öğretim (gece bölümü) açılmış, gündüz ve geceye 90 kontenjan ayrılmış, 9 öğrenci başvurmuş. Bu üniversite bünyesindeki İktisat, İşletme, Felsefe bölümlerine ya bir ya da iki kişi girebilmiş.

Böyle üniversite mi olur?

İktisat Fakültesini tercih edecek öğrenci, uluslararası ilişkileri Bandırma’da, spor yöneticiliğini, felsefeyi Bartın’da öğrenmek için birbiri ile yarışır mı? Bu üniversiteler bu alanlarda marka oldu da, öğrenci talebi çok yoğun da, o yüzden mi bu bölümlerin bir de ikinci öğretimlerini açtınız?

Diyelim öğrenci bu bölümlerinden birinden mezun oldu, ODTÜ, Boğaziçi, İstanbul, Hacette gibi köklü üniversitelerin aynı bölümlerinden mezun olanlar dururken, onu kim işe alır? Öğrenci olsun, veli olsun bunu bilmez mi?

Öğretim elemanlarına, öğrencilerine bir türlü boyun eğdiremediğiniz, uluslar arası alanda Türkiye’nin yüz akı Boğaziçi Üniversitesi’nde, geleneği, kültürü oluşmuş ODTÜ, Hacettepe gibi üniversitelerde, tek bir kontenjan açığı var mı? Yok.

Ortaya çıkan bu sonucun çeşitli nedenleri var.

Bir kere, orta öğretimde verilen eğitimin amacı, doğrultusu belirsiz hale gelmiş, öğrenci ortaöğretimde iyi yetişmiyor.

Üstelik öğrenciyi üniversiteye yerleştirmek için kullandığınız sınama araçlarının yapı geçerliliği yok, öğrencilerin yapısına uygun değil. Uygunluk geçerliliği yok, ortaöğretimde verilen eğitime uygun değil. Yordama geçerliliği yok, üniversitede olası başarı beklentisini yansıtacak durumda değil. Bu sınama araçlarına soru seçenlerin arasında, hiç mi ölçme değerlendirmeci yok?

Aday, önüne gelen 160 sorudan 15-16 doğru çıkarınca, dört yıllık programlara girme hakkı ediniyor. Ne güzel memleket!

Bir ülkede kalkınmanın gerektirdiği insan gücü ile iş yaşamının ihtiyaçları ile üniversitelerin açtığı programlar arasında bir uyum, bir ilişki olmaz mı? İhtiyaç analizine dayanmadan, açılan programın iş yaşamında karşılığı olup olmadığına bakılmadan, bu konularda hiç olmazsa bir öngörü oluşturmadan, yüksek öğretim kurumlarında gelişigüzel bölüm, program açmak doğru mu?

Çağ nüfusu içindeki üniversiteli oranını arttırmak istiyorsunuz, bunu anladık. Avrupa’ya, Amerika’ya gösteriş yapmak için üniversitelerdeki kontenjan sayılarını sürekli yukarı çekmek, öğretim üyesi yetersiz iken program açmak, olmadı gece bölümüne de öğrenci almak, bunlar bilim üretmesi beklenen bir kurumun yapacağı işler mi?

Bölümlerin birçoğuna 60, 70 öğrenci almaya karar vermişsiniz. Bu salgın döneminde sınıflara en fazla 30-35 öğrenci koyabilirsiniz. Her program için iki sınıf açacak mısınız, açacaksanız bunlara öğretmeni nereden bulacaksınız? Sahi yüz yüze eğitimi başlatırken, okullarda ne önlem aldınız?

Bütün bunlar, üniversiteleri, bilim üretme, teknoloji üretme, proje üretme, kalkınmanın gerektirdiği nitelikli insan gücü yetiştirme gibi temel misyonlarından uzaklaştırıyor. Üniversite kavramının içini boşaltmaktan başka bir işe yaramıyor.

1959 yılında Balıkesir’de doğdu. Balıkesir Necati Eğitim Enstitüsü’nün Türkçe Bölümünün ardından, Anadolu Üniversitesi Türk Dili Edebiyatı Bölümü Lisans tamamlama programını tamamladı. Yüksek Lisansını Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bililimler Enstitüsü Eğitim Bilimleri (Program Geliştirme) Yüksek Lisans Programında yaptı. 1980 öncesinde Balıkesir İlerici Gençler Derneği Başkanlığı yaptı. Sonraki dönelerde TKP ve SHP’de politik çalışmalar yürüttü. 1981-1985 arası TKP gölcük davası hükümlüsü olarak 3.5 yıl ceza evinde yattı. 2003 yılında başladığı öğretim üyeliğini, Balıkesir Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesinde Eğitim Bilimleri bölümünde Öğretim görevlisi olarak sürdürüyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here