Ana Sayfa Ekoloji SEDAT GÜNDOĞDU- Gökten teflon tava yağar mı?

SEDAT GÜNDOĞDU- Gökten teflon tava yağar mı?

0
SEDAT GÜNDOĞDU- Gökten teflon tava yağar mı?

PFS kimyasalının kullanıldığı alanlardan bazıları: Teflon tava, kek kalıpları, yanmaz yapışmaz mutfak ekipmanları, pişirme kağıdı, kızartma tavaları, mobilya kaplamaları, fastfood kutuları ve kâğıtları, su geçirmez tekstil ürünleri, kimyasala karşı dayanıklı endüstriyel ürünler, leke tutmayan cephe boyaları, yangın söndürme köpükleri, böcek ilaçları… Hiç birini kullanmasanız bile kaçamıyorsunuz, çünkü yağmur ve karla üzerinize yağıyor.

Sedat Gündoğdu Yeşil Köşe de yazdı: 

SEDAT GÜNDOĞDU

Mantık çerçevesinde düşünüldüğünde gökten teflon tava tabii ki yağmaz ancak teflon tavayı tercih nedeni yapan teflon yağabilir. Hatta yağıyor bile. Hatta su geçirmez montunuz, mutfak dolabınız, yer ve duvar kaplamanız da gökten yağabilir. Sonuçta kullandığımız her türlü üstün teknolojik ürünün bir de diyeti olmalı.

Gelin tüm bu malzemelerin ortak noktası olan ve artık yağmurla beraber güvenli sınırların çok üzerinde bir konsantrasyonla yeryüzüne inen bir malzemeyi tekrar değerlendirelim. Tekrar diyorum çünkü uzun bir süre önce bu kimyasalları yazmış ve özellikle inşaat faaliyetlerinden kaynaklı olarak ortaya çıkan ve sonsuza kadar da doğada kalan kimyasallar için özel önlemler alınması gerektiğini belirtmiştim.

Bahsettiğim kimyasal PFAS. PFAS, en iyi bilinenleri perflorooktanoik asit (PFOA) ve perflorooktan sülfonik asit (PFOS) olan 4700’den fazla insan yapımı kimyasaldan oluşan bir gruptur. PFAS, yağ ve su tutmazlık, sıcaklık ve kimyasal maddelere direnç ve yüzey aktif madde özellikleri dâhil olmak üzere benzersiz kimyasal ve fiziksel özellikleri nedeniyle çok çeşitli tüketici ürünlerinde ve endüstriyel uygulamalarda kullanılmaktadır. Dünya genelinde hangi uygulamalarda, hangi seviyelerde ve hangi spesifik PFAS’ların kullanıldığına dair çok sınırlı bilgi mevcuttur. Türkiye’de buna dair bir liste bulmanız neredeyse imkânsız. Ancak kaba bir liste yapacak olursak aşağıdaki ürünlerde PFAS’lardan bir tanesi muhtemelen vardır.

  • Teflon tava
  • Kek kalıpları
  • Yanmaz yapışmaz mutfak ekipmanları
  • Pişirme kağıdı
  • Kızartma tavalarında
  • Mobilya kaplamaları
  • Fastfood kutuları ve kâğıtları
  • Su geçirmez tekstil ürünleri
  • Kızartma tavalarında
  • Mobilya kaplamaları
  • Leke tutmayan cephe boyalarında
  • Yangın söndürme köpükleri
  • Böcek ilaçları

Çevresel, sağlık ve ekonomik maliyeti yüksek

Bu listeyi uzatabiliriz ancak sadece bu kadarlık bir liste bile bu kimyasalların ne denli yoğun ve genişçe kullanıldığı hakkında fikir veriyor. Dolayısıyla bu kimyasal grubunun yağmur ve karla birlikte yeryüzüne inmesi de oldukça olağan. Peki bu kadar yoğun kullanılan bir kimyasal grubunun sağlık üzerine hiç mi etkisi yok? Varsa neden bu kadar yoğun kullanılıyor? Bu soruların hepsinin cevabı aslında petrokimya endüstrisiyle ilişkili. Petrokimya endüstrisi bu kimyasalların sağlık etkisini hep örtbas edip tüm ürünlerde kullanımını da adeta dayatıyor.

Bu kimyasalların sağlık etkisi oldukça çeşitli, ama en bilinen etkileri gelişim üzerine. Bunun yanında birçok kanser ile de doğrudan ve dolaylı ilişkisi mevcut. Olumsuz sağlık etkileri açısından en fazla risk altında olan gruplar PFAS’a maruz kalan çocuklar ve yaşlılar. Çünkü her iki grup da oldukça hassas.  Üstelik bu etki sadece insan üzerine de değil. Tüm canlı grupları bu kirleticinin etkisi altında.

Vücutta ve ortamlarda birikiyor

Bu kimyasalın en önemli bir diğer özelliği ise birikimsel olmasıdır. Yani farklı tipleri, farklı ortamlarda birikme eğilimi gösterirler. 2018’de Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi EFSA, PFOA ve PFOS için daha önce belirlenmiş olan kritik alım seviyelerinin yaptıkları değerlendirme sonucu oldukça düşürdü. Yani çok az miktarda maruziyet bile risk yaratmaktadır. Bu değişim sonucu Avrupa’da birçok alanda PFAS varlığı güvenli sınırların üstüne çıkmış oldu. Aslında zaten öyleydi ama 2008 öncesi belirlenen limit değerlere göre riskli olmayan alanlar 2008 sonrası değişiklikle beraber riskli sınıfa dâhil oldu.

PFAS’a maruz kalmanın çevresel ve sağlık etkisinin bir de ekonomik maliyeti söz konusu. Avrupa genelinde PFAS kaynaklı oluşan sağlık problemlerinin yarattığı yıllık maliyetlerin 52-84 milyar EUR olduğu tahmin ediliyor. Bu duruma dair Türkiye özelinde bir değerlendirme yapmak imkânsız gibi. Çünkü hangi hastalığın ne düzeyde vuku bulduğu ve hastaların yaşam öyküsü gibi veriler ne paylaşılıyor ne de yayınlanıyor. Hatta bu konuda çalışma yapmanız bile imkansız gibi. Dolayısıyla kimyasal kirlilik ve ilişkili sağlık problemlerinin değerlendirmesini ancak tahmin edebiliyoruz. Ancak şunu söyleyebiliriz ki, kimya fabrikalarının tarım alanları içerisinde olduğu, plastik kullanımının herhangi bir sınırlamasının olmadığı, her türlü çöpün ithal edildiği ve her yerde petrokimya yatırımlarının yapıldığı bir ülkede olduğumuz gerçeğini düşünürsek, önemli düzeyde bu kimyasallara maruz kaldığımızı söyleyebilirim.

Yağmur ve karla üzerimize yağıyor

Ayrıca bu kimyasala maruz kalmak için ille de üretildiği yerde bulunmanıza gerek de yok. Son yapılan bir çalışma -ki bu yazının da başlığının kaynağıdır- küresel olarak yağmur ve kar içindeki PFAS miktarlarının güvenli limitleri aştığını ortaya koydu. Daha önce yapılan çalışmalar, Antarktika ve Tibet‘in kentsel, kırsal ve uzak bölgelerindeki yağışların Çevre Koruma Ajansı‘nın EPA’nın perflorooktanoik asit (PFOA) için ömür boyu maruz kalma için belirlediği güvenli limitleri aştığı biliniyordu. Ancak daha kapsamlı olarak yapılan son çalışmada seçilen dört perfloroalkil asidin (PFAA’lar) (yani, perflorooktansülfonik asit (PFOS), perflorooktanoik asit (PFOA), perflorohekzansülfonik asit (PFHxS) ve perflorononanoik asit (PFNA)) küresel olarak yağmur suyu, toprak ve yüzey sularındaki miktarlarını hem birbirleriyle hem de önerilen kılavuz seviyeleri ile karşılaştırıldı ve çalışmanın sonuçlarına göre küresel olarak yağmur suyundaki PFOA ve PFOS seviyelerinin genellikle ABD EPA’nın belirlediği güvenli seviyelerini büyük ölçüde aştığı sonucuna varıldı. Yazarlar bu nedenle, bu dört PFAA’nın atmosferdeki küresel dağılımının, kimyasal kirlilik için var olan gezegensel sınırı aştığı yorumunu yapıyorlar. Zaten bu sebeple de çalışmalarının ismine gezegensel limitin aşıldığı tespitini koymuşlar.

Bu şu anlama geliyor: PFAA’lar kalıcı olma özelliklerinden dolayı tüm çevresel döngülerde artık sınırı aşan seviyelerde mevcut olacak ve bu birikim kullanım devam ettikçe de artacak. Artık bu saatten sonra yapılabilecek tek şey, PFAS üretimi ve kullanımının hızla sınırlandırılması. Bu yapılmazsa yakın gelecekte ne sağlıklı bir çevreden ne de sağlıklı bir insandan bahsedemeyeceğiz.

Yeşil Gazete

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here