Ana Sayfa Haberler [SÖYLEŞİ-2] Prof. Bora Aykaç: ”Bağnazlığa karşı savaş uzun ve çetin bir yoldur”

[SÖYLEŞİ-2] Prof. Bora Aykaç: ”Bağnazlığa karşı savaş uzun ve çetin bir yoldur”

0
[SÖYLEŞİ-2] Prof. Bora Aykaç: ”Bağnazlığa karşı savaş uzun ve çetin bir yoldur”

26 Temmuz 2022 tarihinde yayınladığımız söyleşinin orada bitmeyeceği aşikardı. Bora Hocamız yayından sonra bir adım daha atarak, konuları genişletmeye başladı. Burada genişlemenin getirdiklerini sizlere sunmaktayız ve ancak, ilk söyleşiye başladığımız noktadaki önemli konuları kapsayan yeni genişlemeleri de sizlere sunabilmeyi arzu etmekteyiz.

Buyurun Bora Hocam*…

Prof. Bora Aykaç- Attila Turnaoğlu

Sevgili ve kıymetli arkadaşlarım,

Akıl örgüsünün ilmeği bir defa çözülmeye dursun; çektikçe açılıyor, sırası geldikçe çeşitli motifler biçim biçim renk, renk çözülüyor. Son günlerde bir sebeple benim de akıl örgülerim çözüldü ve çektikçe çözülüyor. Bir önceki söyleşimizde “doktorlara taciz” ve bu nedenle “yurt dışına doktor kaçışına” deyin duygu ve düşüncelerimi sizlerle paylaşmıştım. Sonuçta bir mesaj niteliğinde olan bu dile getirdiklerimin boyutları içinde her düşüncemi detaylı olarak sizlere paylaşmam mümkün olamamıştı.

 Ama bendeki uç açık kaldı ve çektikçe hala sökülmeye devam etmektedir. Bu nedenle son ilmeklerden çıkan renk ve desenleri tekrar sizlerle paylaşmak istiyorum.

Ülkemizde hepimizin yaşadığı şu an;  her yönden, siyasi, ekonomik, kültürel açılmış bir savaşın gürültüleri içinde şaşkın ve bilinçsiz hale getirilmiş durumdayız. Konuyu sağlık ve doktorlar açısından ele aldığımızda; bu alanın bizlerin elinden alınması amacıyla verilen savaş kabaca iki büyük strateji ile yürütülmektedir.

Birincisi, mevcut çalışanları yıldırmak, kaçırmak. İkincisi de, bu ülke gençlerinin bu mesleğe yönelmelerinin hevesini ortadan kaldırmak, hatta yıldırmak. Böylece boşalacak alanı yabancı doktorlar, yani kendi elemanları ile ve sağlık sistemi ile doldurmak. Böylece birçok yönde başlatmış oldukları esareti ve sömürü düzenini tamamlamak amacı gütmektedir.

Bu oyunun farkına varalım ve dedelerimizin kanları ile yoğrulan bu toprakların kıymetini bilelim. Vatansız kalmadan vatanın ne anlama geldiğini kavrayalım ve akranlarımıza çocuklarımıza ve torunlarımıza anlatalım.

Savaşta kazanmak için;  koruduğun cepheni ne pahasına olursa olsun; içinde yaralı veya ölü kalmak pahasına korumak gerekir. Yoksa ikinci cepheyi kuracak toprak bulamazsınız. Bu gerçekler doğrultusunda bilinçli olarak tavır alarak, bu sıkıntılı günleri zorda olsa aşacağımıza inanıyorum. Kaçmak belki geçici bir rahatlama verebilir ama kurtuluş değildir. 

BAĞNAZLIK

Taassup,  yaşadığımız Ortadoğu coğrafyasındaki ülkelerde halkların çoğu kökten dincilik, taassup ve doğmalardan kaynaklanan inanç sistemi üzerine  inşa edilmiş düzen   ile yönetilmektedir. Akıl ve mantık şeytan işidir en kötü günahtır.

Çünkü toplum birliği daha doğrusu esaretinin sürdürülmesi bu inanç sisteminin birliği ve gücüyle yürütülmektedir. Bu inanç sistemi üzerine şüphe yaratacak her türlü düşünce büyük bir suçtur ve derhal yok edilmelidir. 

Eğer an içinde bu toplum içinde yaşamak zorunda iseniz, bu inanç ilke ve kural sistemine uygun davranmanız uygun olur. Bu kökleşmiş sistemi kısa zamanda akıl ve mantık sorgulamaları ve irdelemeleri ile değiştirmeniz mümkün olmadığı gibi, kendinize düşman bir kitle yaratmış olursunuz ve kendinizin dışlanmasına ve hatta yok edilmesine sebep olabilirsiniz. 

Yaşamın en temel yasası “çevreye uyum” yasasıdır. Çevreyi değiştirmek elinizde değil ise uyum sağlama yöntemlerini bulmanız ve denemeniz akıllıca olur. Nasıl kış geldiğinde yağan karı, soğuğu ve donu ısıtıp eritemiyor; onun yerine sıkı sıkı giyiniyorsanız;  yani nasıl mevsim değişikliklerine uygun giyim ve kuşamınızı ayarlıyor iseniz;  sosyal ortamın koşullarına uygun giyim kuşamı ve yaşam biçimlerine uygun  davranmanız sağlığınız ve yaşamanız için uygun olur. 

Bağnazlığa karşı savaş uzun ve çetin bir yoldur. Zaman ve sabır gerekir. Yerine göre kurban da gerekir. Yaşamın en temel ilkesi hayatta kalmaktır. Onunda temel ilkesi “uyum yasası”dır.

Selam, saygı ve sevgilerimle.

Prof. Bora Aykaç

***************

*(Bir ODTÜ’lü olarak Hocam kavramının anlamını ola ki, bilmeyenlere sunalım. ODTÜ çatısı altında her kişi, kadın-erkek, öğretim üyesi-öğrenci, çalışan memuru-işçisi, herkesin birer ismi olmasına rağmen birbirlerine verdikleri değerin simgesidir; “her bir insanın diğerinden öğrenecek şeyleri olduğu inancı ve saygısı ile ve de gördüğümüz eğitim-öğrenim farklılıklarımızın bile hitap ettiğimiz kişi için öncelik olmadığını bu saygıyı o kişiye göstermenin yaşamın bir kabul ögesi olarak özümsendiğini göstermektedir.” Ancak, aldığı eğitim sonrası öğretmen olmuş kitlelere öğretmenlik yapmış nice değerli insanlara da Hocam hitabı bir başka saygı yüklemektedir.)

Sayın Bora Hocam, “ETelgraf” adına bu söyleşinin boyutlanmaya doğru gidişini mutluluk ile karşıladığımızı Size belirtmek isterim.  Bu sefer son sözü size bırakamayacağım zira Sağlık hizmetlerinin tüm süreçleri hakkında henüz dile getirmediğiniz, ancak konu ve problemlerin tek söyleşide ele alınmasının da mümkün olmadığını görüyoruz. Umarız bu konulardaki gözlem ve tespitlerinizi de bir sonraki görüşmeden itibaren değerli halkımıza sunabilelim.

Şimdi Bodrum Gündoğanda dinlenme dönemindeyim ancak dediğim gibi akıl örgümün açılması da dinlenmeme bir başka katkı getiriyor diye düşünüyorum. Örgü açıldıkça sohbete devam edebiliriz. ETelgraf’ a başarılar dilerim.

****************

ETelgraf – Attila Turnaoğlu

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here