Ana Sayfa Haberler [SÖYLEŞİ] Prof. Bora Aykaç ”tacizler ve aleyhimizdeki yazılarla, mesajlar devam etmektedir”

[SÖYLEŞİ] Prof. Bora Aykaç ”tacizler ve aleyhimizdeki yazılarla, mesajlar devam etmektedir”

0
[SÖYLEŞİ] Prof. Bora Aykaç ”tacizler ve aleyhimizdeki yazılarla, mesajlar devam etmektedir”

Bugün sizinle ülkemizin en önemli sorunlarından birisi olan Sağlık hizmetleri, yapılanma ve sosyal etkileri üzerine görüşmek ve engin düşüncelerinizi dinlemek isteriz. Bu söyleşi için “ETelgraf”  adına size teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Prof. Bora Aykaç ve Attila Turnaoğlu

Sayın Bora hocam, sizin ile çok uzun zamandır tanışıyoruz. Tıp alanında gerek mesleki kariyeriniz, gerek uzman olduğunuz dalın detayları gerek ise Sağlık Hizmetleri Yöneticisi olarak yapmış olduğunuz akademik ve gerçek hayatın içindeki çalışmalarınız, ülkemizin insanlarına verdiğiniz hizmetler, veremedikleriniz, altyapı sorunlarına yaklaşımınız, sosyal bağlamdaki açık ve net görüşleriniz, ikazlarınız, eleştirileriniz ile hayatımızdaki yeriniz için öncelikle teşekkür ediyoruz.

Varlığınız dikkate değer olup önderliğinizin ülkemizde topluma hizmet eden birçok sahada birçok yetişmiş kişilere ilham ve örnek olması gereğini yürekten hissediyor ve sizi kutluyorum.

Sayın Bora Hocamıza “Tıp Eğitimi, Tıp Dünyası ve Hekimlik” konularında bir söyleşi yapmak için oturduk. Konular derin ve karmaşık, tarihsel açıdan gelişimi hiç de beklendiği gibi olmamış, siyasetin Eğitim ile birlikte en esir meslek ve hizmet alanı olma zorunda bırakılmış, o kadar çok gerçek dile getirilebilir ki, Bora Hocam sözü aldı ve şöyle dedi:

“ ne sayfalar yeter bu konuya, ne zaman, ben en iyisi bugün bir konu üzerinde düşüncelerimi söyleyeyim, sorulara yönelik bir söyleşi olmasın”.

“Elbette Hocam; söz sizde; ancak sizin dile getireceğiniz bu konu ardından açılması gereken pencereler bize yönelirse, birkaç kere sizinle sohbete oturmamız gerekecektir.”

Bora Hocam gülümsedi.., anlaşılmıştır.

********************************

DOKTORA TACİZ

Değerli meslektaşlarım son zamanlarda “doktorlara taciz konusunda” çıkan yazıları ve karşı yazıları sizlerle beraber izliyor ve üzülüyorum. Sizler gibi düşünüyor ve duygulanıyorum.  Şimdi bunları sizlerle paylaşmayı uygun buluyorum.

İnsan vücudu bir organizmadır. Milyonlarca yıldır kurgulanmış genetik dediğimiz bir program yönetiminde; bir tek hücreden gereksinime uygun olarak farklılaşarak çoğalarak dokuları ve organları meydana getiren hücrelerden inşa edilmiş kompleks bir sistemdir. KÖKEN AYNIDIR.

Sağlıklı yaşam: 

Canlı bireyi meydana getiren hücrelerin, organların amaca uygun bir şekilde birbiriyle ve çevresiyle uyum ve ahenk içinde işbirliği yaparak sürdürülen bir süreçtir.

Sağlıklı yaşam için; her hücrenin her organın ve sistemin bir diğerine gereksinimi vardır ve hiçbiri diğerinden daha üstün değildir.

Her hücre her organ ve her sistem ayrı ayrı farklı niteliklere sahiptir ve her birinin özgün bir değeri vardır. Ancak bu tek başına yaşam için hiçbir anlam ifade etmez.

Bu yazının üslubuna uygun bir benzetme yapmak gerekirse bir beyin ve bir g** sağlıklı bir yaşamın sürdürebilmesi için ikisine de gereksinim olduğu açıktır. Nasıl beyinsiz bir g** nereye ne yapacağını bilemezse g…tsüz bir beyin de b** içinde yüzer.

Eğer ikisinden birinde veya her ikisinde de sistemin çalışma düzenini bozan yani sağlıklı yaşamı bozan bir aksaklık var ise onun düzeltilmesi uygun olur. Yoksa birisinin gözden çıkartılması yaşam ile bağdaşmaz.

Biz de öncelikle mesleğimiz olan doktorluk gereği hastalığa tanı koymalıyız ondan sonra da tedavi yöntemlerini belirleyip uygulamaya koymalıyız.

Sosyal yapılarda canlı organizmalara benzer; onlardaki organların yerine toplumda meslekler yerini almıştır.

Dolayısıyla toplumun sağlıklı bir yaşamı için her mesleğe gereksinim vardır ve meslekler arası dengenin ve uyumun sürdürülmesine özen gösterilmesi gerekir. 

Eğer bir rahatsızlık varsa bir bozukluk varsa önce tanı koymak gerekir.

Güncel konumuz olan “doktorların taciz edilmesi” noktasında konuyu ele almak istersek. 

Önce doktorların niçin taciz edildiklerinin sebeplerini özeleştirel empatik ve biraz da sempatik bakış açısıyla gözden geçirmemiz uygun olur.

Hiç şüphesiz doktorları yapılan taciz olayının çeşitli yönlerden bakıldığında farklı sebepleri olduğu görülecektir.

Bu sebepleri kabaca ikiye ayırıyorum:  Bizlerden kaynaklananlar ve bizlerden kaynaklanmayanlar. 

Eğer insanın çevre ile etkileşimde bir rahatsızlığı var ise; çevrede olan her şey bizim yansımamız olduğunun bilinci içinde;  öncelikle kendimizde yapacağımız değişiklikler ile çevremizdeki yansımaların da düzeleceği, önlenebileceği görülecektir. En kolay, hızlı, kesin ve tamamen elimizde olan bir çözüm yöntemidir.

Hiç şüphesiz bizden kaynaklanmayan etkilerde söz konusudur, başta siyasi kaynaklı olmak üzere… Onlarla da çeşitli toplumsal kuruluşlar yoluyla savaşmaya an ve an devam etmeliyiz.

Kendimizle ilgili önerim. Öfke ve öfke kontrolü konusunda eğitim almalıyız; vermeliyiz.

Öfkeli insanı tanıma, onunla iletişime geçme, her an bir saldırı olabileceğini düşünerek itidalli bir yaklaşım ile, karşıdaki insanın ruh haline empati yaparak, kültür düzeyini dikkate alarak; sıcak, samimi, güven veren ses tonu ve ifadeyle, hor görmeden, terslemeden, kovalamadan yaklaşılmasının, gerekirse  bir güvenlik görevlisiyle birlikte hasta veya hasta yakını ile temasa geçilmesinin uygun olacağını  düşünüyorum.

Yalnızca mesleğimizin ne kadar uzun bir eğitimle kazanıldığını, ne kadar çok çaba harcadığımızı ve dolayısıyla onlardan ne kadar üstün olduğumuzu belirtmenin bir yararı olmadığı gibi, şimdiye kadar olduğu gibi bize karşı olan tepkileri arttırmakta ve dışlanmamızı körüklemekten başka bir yararı görülmemektedir.  Tacizler ve aleyhimizdeki yazılarla, mesajlar devam etmektedir.

Ayrıca doktorların kötü muamele gördüklerini, taciz edildiklerini hatta kovulduklarını öne sürülerek yurt dışında maddi manevi çok daha olumlu ülkelere kaçışını da doğru bulmadığımı özellikle belirtmek istiyorum. 

Eğer burası yurdumuz ve vatanımız ise, buradaki bozukluklar ile savaşmak yerine kaçmayı tercih ediyor isek; bu ülke kime kalacak?  Dönmek istediğimizde geri dönecek bir ülke bulabilecek miyiz? Bunu da iyi değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum.

Selam, saygı ve sevgilerimle.

Prof. Bora Aykaç

***************

Sayın Bora Hocam, “ETelgraf” adına bu söyleşi için çok teşekkür ederim. Öncellikle bu can acıtan, gayri insani, (gayri medeni diyemeyeceğim zaten insani değil) suçsuz ve sadece insana hizmet etmek için yıllarını verip eğitim almış, nice çok değerli bilim insanının katledilişlerini, bunları yapanları, koruyanları lanetliyoruz.

Son sözü size bırakayım.

Ben çok teşekkür ederim ilginiz için. Sizin ele almak istediğiniz nice konular var bu alanda, gün gelir dile getiririz. ETelgraf’ a başarılar dilerim.

****************

Prof. Bora Aykaç’ı tanıyalım

1946 Niğde doğumlu Prof Aykaç, 1972 İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp fakültesinden (İÜCTF) mezun olduktan sonra aynı fakültede 1978 Anesteziyoloji ve Reanimasyon dalında uzmanlık derecesini almıştır. 1983 yılında Doçentlik ve 1988 yılında Profesörlük unvanlarını başarı ile almıştır.

Çeşitli alanlarda yazdığı tezler:

  • 1978 Uzmanlık tezi: “Yeni Bir Pediatrik Ventilator”.
  • 1982 Doçentlik Tezi: “Yeni Bir Yapay Solutma Aygıtı Yüksek Frekanslı Vantilatör”
  • 1988 Profesörlük başlıca araştırma tezi: Kalp ameliyatlarından sonraki yoğun bakımda “Yüksek Frekanslı Jet Ventilasyonun yeri.

Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde çeşitli görevlerde bulunmuştur. Başlıcaları:

  • İÜCTF Yönetim kurulu başkan yardımcısı (1987-89).
  • Anabilim Dalı başkanı (1992-96).
  • İÜCTF vakıf yönetim kurulu üyeliği (1991-96).

Üniversite dışında da  çeşitli görevlerde bulunmuştur. Başlıcaları:

  • 1993-1995 Adli  tıp kurulu 5. Kurul üyeliği.
  • 2002-2003 Sağlık bakanlığı yüksek sağlık şurası üyeliği.
  • 1994-1996 Türk Anesteziyoloji ve Reanimasyon Derneği başkanlığı.
  • 1991-2000 GKAYD kurucu üyeliği ve dernek başkanlığı.
  • Resüsitasyon derneği kurucu üyesi.
  • Yoğun bakım derneği üyeliği.
  • Klinik enteral parenteral nütrisyon derneği kurucu üyesi.
  • Rejyonel anestezi derneği üyesi.
  • European Academy Of Anaesthesiology (Türkiye Temsilcisi)
  • European Association Of Cardiothoracic Anaesthesiologists (Türkiye Temsilcisi)

Bu kadar yoğun bir sağlık hizmeti hayatı sonrasında 2013 yılında Üniversiteden emekli olmuştur.

Söyleşi Attila Turnaoğlu

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here