Ana Sayfa Dergi Çeviri TİP’in kendi gücünü test etme ısrarı | Zeynel Özgün

TİP’in kendi gücünü test etme ısrarı | Zeynel Özgün

0
TİP’in kendi gücünü test etme ısrarı | Zeynel Özgün

Siyaset, toplumsal ihtiyaçları analiz etme, bu ihtiyaçlara uygun politik bir mecra oluşturma; bugünkü toplumsal beklentilerin gerçekleştirilebilir olduğunu gösterme, bunun yol ve yöntemini belirleme işidir.

Elbette her aktörün siyaset okuması diğerlerinden farklı olabilir. Bu, o aktörün nasıl bir gelecek tahayyül ettiğiyle ilişkilidir. Siyasi partilerin ya da ittifakların programlarına, ilkelerine, pratiklerine,   söyledikleri ile yaptıkları arasındaki uyuma veya uyumsuzluğa bakılırsa o siyasal öznenin nasıl bir gelecek tahayyülü taşıdığını anlamak da mümkün olur.

Bugünkü statüko ile kendini restorasyoncu olarak ilan eden diğer odak karşısında üçüncü bir yolun mümkün olduğu iddiasıyla yola çıkan Emek ve Özgürlük İttifakı, ‘Faşizmi yeneceğiz. Birlikte kazanacağız’ iddiasıyla kuruldu. İttifak, toplumdaki demokratikleşme isteği ve değişim iradesinin siyasal mecrası olmayı hedeflemişti. Bu da toplumsal bir ihtiyacın analizi ve bunun sonucunda ortaya çıkan bir çözüm önerisiydi.

Buraya kadar her şey, siyasetin toplumsal ihtiyaçlar üzerinden kurgulanması gerekliliğine uygun ilerledi.

Son günlerde artık daha yüksek sesle yapılan tartışmalar, Emek ve Özgürlük İttifakı ile ittifakın bir bileşeni olan TİP arasında bazı görüş ayrılıkları olduğunu gösteriyor. TİP, bütün ısrarlara ve ortaya çıkması muhtemel bütün olumsuz sonuçlara rağmen ortak liste önerisini inatla reddediyor.

TİP adına konuşan birçok kişi tarafından ayrı liste ısrarının gerekçesi, TİP’in siyasal etki sınırlarını görme ve kendi gücünü test etme ihtiyacı şeklinde ifade ediliyor. Bir siyasi parti için bu argüman anlaşılabilir olmakla birlikte, ifade edilen şeyin toplumsal bir ihtiyaç okuması olmadığı, sadece TİP’in kendisi için hedeflediği bir şey olduğu açık. TİP’in seçimlerde kendi partisinin güç sınırlarını test etmeye yönelik yaptığı ihtiyaç okuması, hem siyasetin toplumsal sorunlara çözüm üretme iddiasıyla hem de ittifakla birlikte yola çıkarken üzerinde mutabakata varıldığı düşünülen ortak hedeflerle uyumlu olmadığı gibi bu ısrar, toplumsal muhalefet siyasetini büyütmek açısından da apolitik bir tutumdur.

Emek ve Özgürlük İttifakı elbette sadece bir seçim ittifakı değildir. İttifak kendisi için, seçimlerden sonra da ülkenin demokratikleşmesinde değiştirici, dönüştürücü anahtar görevi yerine getirme iddiasına yönelik bir perspektif tarif ediyor. Bundan hareketle TİP çevreleri, birlikte değiştirme iradesine bağlı olduklarını, ittifakın seçim işbirliğine indirgenmemesi gerektiğini de ileri sürebilirler ve bu konuda haklı da görünebilirler. Fakat gözden kaçan şey şu ki, yapılan ittifaka bir gelecek vizyonu biçmek onun aynı zamanda bir seçim ittifakı da olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Çünkü tarif edilen ufuk, seçimlerdeki tutum ortaklaşmasını dışarda bırakmıyor. Kaldı ki, değişim iradesinin hayata geçirilmesine parlamenter zeminin de kullanılmak istenmesi ittifak için ister istemez bir seçim işbirliğini de zorunlu kılıyor.

TİP çevreleri, her ne kadar seçimlere ayrı listeyle girilse de ittifakın gücünü zaafa uğratmayacak yol ve yöntemler kullanacağını ileri sürseler de bunun birçok kritik bölgede mümkün olamayacağı yapılan çeşitli simülasyonlar sonucunda net olarak ortaya çıktı. Hem ittifakın, hem de TİP’in oy potansiyelinin görece yüksek olduğu birçok yerde TİP ile Emek ve Özgürlük İttifakı listeleri ister istemez hem diğer partilerle hem de birbirleriyle yarışacak. Böylece TİP’in kendi oy potansiyelini test etme isteği, kaçınılmaz olarak Emek ve Özgürlük İttifakının toplam gücünün parçalanması ve belli oranlarda etkisizleşmesi sonucunu doğuracak. Bunun milletvekili listelerine yansımasının olumlu olacağını söylemek ise çok zor.

Öte yandan TİP’in kendi güç sınırlarını görme isteği için ayrı liste ısrarında baraj kaygısı taşımıyor olması da önemli bir nokta. Elbette seçim barajı son derece antidemokratik bir uygulamadır ve mutlaka kaldırılmalıdır. Siyasi yelpazenin baraja takılmadan parlamentoya yansıması elbette iyi bir şeydir. Fakat TİP, mevcut barajı kendi gücüyle değil de ancak, yarışmayı teklif ettiği başka bir siyasi öznenin gücüyle aşabiliyorsa ve buna karşın yine de o siyasi özne ile sandıkta yarışmayı teklif ediyorsa bu noktada Yeşil Sol Parti (HDP) tabanının TİP’in bu tutumuna yönelik bir siyasi etik sorgulaması yapmasına da karşı çıkılmamalıdır.

TİP’in ayrı liste ısrarının olumsuz etkisi, sadece Emek ve Özgürlük İttifakının elde edeceği olası seçim sonuçları ile sınırlı değil maalesef. Geldiğimiz noktada özellikle Yeşil Sol Parti (HDP) tabanı açısından TİP bağlamında anlamını yitirmiş bir ittifak söz konusu. Aynı şekilde TİP kitlesinde de diğer ittifak güçlerinin ortak liste uyarılarına yönelik öfkeye varan tepkiler gelişiyor.

Bundan sonra ortak bir nokta bulunur mu bilemiyorum. Umarım bulunur ama TİP’in kendi gücünün sınırlarını test etme ve ayrı liste ısrarı, bir bütün olarak Emek ve Özgürlük İttifakı tabanının gelecekte birlikte yol yürüme iradesine büyük zarar veriyor. En kötüsü de TİP yönetiminin ya bunu göremiyor olması ya da daha kötü bir olasılık olarak bütün bu muhtemel sonuçları görmesine karşın göz göre göre bunları yapıyor olması.  

Kişisel düşüncem henüz geç olmadığı, ortak listelerle girilecek bir seçimden olası en iyi sonucun alınabileceği, tabanda ortaya çıkmış olan gerginliğin ve kırılganlığın hâlâ onarılabilir düzeyde olduğu yönündedir.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here