Türkiye özellikle genç işsiz oranlarının yüksek olmasının yanı sıra neoliberal tezlerin de sıklıkla uygulandığı bir ülke konumunda. Bu bağlamda gerçekleşen vasıflı vasıfsızlaşma hayatın her alanında görülür bir nitelik taşıyor. Artık üniversite mezunu bir çoban fıkra olmaktan öteye geçti.
Evrensel’den Mahsum Kara’nın haberine göre, Mimari Dekoratif Sanatlar bölümünü bitirdikten 2 yıl boyunca iş arayan ancak ne kamu ne de özel sektörde iş bulabilen Emrullah Arslan, 2018 yılında Diyarbakır, Soğansuyu’ndaki evine geri döndü. Arslan mevsime bağlı olarak çobanlık, tarım işçiliği ve inşaat işçiliği yapıyor.
İki sene iş aradı
Mimari Dekoratif Sanatlar bölümününden 2015 yılında mezun olan Arslan, iki sene boyunca iş aradığını “Mezun olduğum sene bizim bölümün alımları çok düşüktü ve atanma puanı bayağı yüksekti, ben de atanamadım. Daha sonrasında şansımı özel sektörde denemeye çalıştım, orada da bir türlü iş bulamadım. İki senem hep iş aramakla geçti ama maalesef işsiz bir üniversiteli olarak topluma karıştım” cümleleriyle anlatıyor.
İş aradığı dönemde garsonluk yaptığını belirten Arslan, “İlk başlarda inşaatlarda işçi olarak çalıştım, kafelerde garsonluk yaptım ama bir türlü kendime göre bir iş bulamıyordum ve çok yorucu geliyordu bana. Hayat şartlarının getirmiş olduğu zorluklardan dolayı köye, ailemin yanına dönmek zorunda kaldım” diye konuştu.
“Köyden uzaklaşmak için üniversite okudum, mezun olup köye döndüm”
Köyde hayvancılık ya da mevsimlik işçilik dışında yapacak bir şeylerinin olmadığını belirten Arslan, “Üniversite okuduktan sonra köye geri döneceğim hiç aklıma gelmezdi. Okulu biraz köy hayatından ve işlerinden kurtulmak için okuyoruz ama maalesef atama olmadığı için köye gelmek zorunda kalıyorsunuz. Bu durum bizim hayatımızdaki şansızlığımız herhalde. Aynı sene birlikte okuduğum arkadaşlarımın birçoğu meslek hayatına atılırken ben burada çobanlık yapıyorum. Ne yapayım, bu da benim hayatım deyip geçiyorum” dedi.
Köy hayatı ve şartlarının okuduktan sonra buraya gelen biri için çok zor olduğunu dile getiren Arslan, “Kış mevsiminde batıda inşaat işçisi, bahar mevsiminde köyde çobanlık, yaz aylarında ise mevsimlik tarım işçisi olarak çalışıyoruz. Geçinmek zorundayız, 8 kişilik bir aileyiz, evin giderleri çok, bir şekilde ben de eve destek olmak için çalışıyorum. Ya koyunlarına bakıyorum ya da batıya gidiyorum. Hastalandığında ‘Hayvanlara bakamıyorum’ diyemiyorsunuz, kötü durumda da olsanız kendinize nasıl bakıyorsanız hayvanlarınıza öyle bakmak zorundasınız. Çünkü tek gelir kaynağınız onlar” ifadelerini kullandı.