Ana Sayfa Haberler uzmanlık başöğretmenlik ve sendikalar- musa ertürk

uzmanlık başöğretmenlik ve sendikalar- musa ertürk

0
uzmanlık başöğretmenlik ve sendikalar- musa ertürk

“üç ay tatil yapan, yatan” öğretmenler bu yaz video izliyor. eğitimdeki kalite elbette öğretmenin yaptığı işle de ilgilidir ama bunu kariyer basamakları ile sağlamak ne kadar mümkündür? ya da direkt sorarsak mümkün müdür? 18 temmuzda başlayan uzman/başöğretmenlik ile ilgili video izleme sonrasında sınav süreci başladı. ve geçen bir haftada gördük ki sistemi eleştiren baya bir çoğunluk varmış. hatta sendikalar nerde diyenini de okudum. kötücül eleştirileri de okudum. bunların en saçması ise tam olarak şu: “2005’te bazı sendikalar, uzman öğretmenlik sınavına girmeyeceklerini, protesto ettiklerini açıkladı. Bu gruplardan bazı öğretmenler gizlice başvurdu. 17 yıldan beri uzman öğretmen farkı alıyor. Başka bir anlatımla 2005’te bazı sendika üyeleri arkadaşlarını yarı yolda bıraktı.”

akıllara birden sendikalar geldi. sendika dedikleri sendika olmayınca çamur atmak kötücüllüğü canlandı. o zaman biz de 2004’lerden başlayalım. linkte o sözü edilen sendikada ne demiş bulacağınız yazı. (1) ben özetleyerek o yıllardan bu yıla geleyim. kariyer basamakları denen icat yapılmıştı. uzman, baş öğretmenler olacak eğitim yoluna girecekti. tıpkı ortaokullarda her yıl sbs yapıldığı gibi. o zamanlar tek bir sendika bu işleme karşı çıktı. olmazlarını anlattı. anlatmakla kalmadı çözüm önerilerini sundu. özellikle öğretmen yetiştirmeye atıfta bulundu. şu da başka bir link (2)

tıpkı bugün çoğunluğun, aynı iş yerinde aynı işten farklı maaş alınmaz diyenlerin dediği gibi. ama bugün görüyorum ki bizim insanın aklı yine 15-20 yıl geriden çalışıyor. ancak sorun aklın geç çalışması değil sorunlu çalışması. o gün bu yasaya karşı çıkanlar öğretmenlik meslek yasasına da karşı çıktı. hem de bir tek bu sendika. tamamen içeriğe yönelik eleştirilerle, kamusal eğitim anlayışıyla. ne var ki sorunlu kafalar her yerde olduğu gibi toptancı yaklaşımla ve kötücül kafaları hakkın yanından geçmiyor. görmek istemediği gibi karalamaktan haz alıyor.

neymiş efendim sendika protesto etmiş, sınava girmeyin demiş. üyeleri gizlice girmiş. 17 yıldır uzman aylığı alıyorlarmış. evet alıyorlar. evet alıyorum. peki o günden bu güne en azından uzman öğretmenlikle eğitime bir katkı verildi mi? hayır. asıl problem belki de bu. eğitimin katmerli sorunlarının aferinle, biraz da parayla çözülecek görmek ya da göz boyamak. bu da 2006’dan üçüncü linkimiz olsun (3)

tekrar kötücül akla dönersek: kitlesel hiç bir örgüt tüm üyelerinin kararına ipotek koyacak bir karar dikte edemez. etmez de. 114 yıllık emek deneyimi biriktirmiş sendika bunu bilmiyor muydu sizce. kitlesel örgüt bakış açısını anlatır, görüşlerini dile getirir, hatta önerir ama dikte edemez. ve etmemiştir zaten. prof olsan da herhangi bir yurttaş olsan da yanlış, yalan “bilgi” üzerinden yazıp, konuşursan bu kişinin başka bir derdini gösterir konudan bağımsız.

soğuk savaş dönemi kapanalı 30 yıldan fazla oldu ama ülkedeki sağcıların kafaları solculara karşı aynı yerde. alevi düşmanlığı, terör bahanesiyle kürt düşmanlığı aynı yerde. kim hakkını istemek için bağırsa, kim sesini duyurmak için meydana inse karşılaşacağı tavır aynıdır. işte sırf bundan dolayı on yıllardır artan ekolojik yıkımlar, özelleştirmelerle mağdur olan insanlar hak aramaya başladı. ama bu insanlar hak ararken “bölücü-komünist-hain” olmamak için bayraklarla çıktı meydana. peki kurtulabildiler mi kendilerini etiketlerden? hayır. uzmanlık, başöğretmenlikle ilgili bu hasmane tutum da aynı. zaten temelinden yanlış olan meseleye uygulama basamaklarından eleştirmek de sorunun diğer tarafı. ve aynı kafa iklim değişikliği konusunu çok gereksiz buluyor. dünya’nın ana sorunun bu olacağı belliyken üstelik.

dolayısı ile gerçek sendika bir partinin kamu kolu olmaz. bir partinin çalışan bürosu hiç olmaz. işte o sendika eğitim-sen’dir. işte bunun için ne yarı yolda bıraktık ne savunduklarımızdan vazgeçtik. hatta bedel ödemeye devam ettik. amacınız sorun çözmekse karalamayı bırakın. sezarın hakkını sezara teslim etmek gerekir. ya da susun. bizim bir güneşimiz var. encümeni muallimden bu yana. o güneş tüm insanlar için aydınlatmaya devam edecek. bunu kariyerizm müptezelleri, ruhunu kapitalizme satmış olanlar ve mc kafasında olanlar anlayamaz.

musa ertürk

1971 manisa alaşehir doğumludur. karadeniz teknik üniversitesi giresun eğitim fakültesi sınıf öğretmenliği bölümü mezunudur. kendisini ‘öğrenen bir öğretmen, slogan atmayan bir aktivist.’ olarak tanımlamaktadır. evli ve bir çocuk babasıdır. “aşkbahar” adında bir şiir, “yalan tanrısı” adında uzun öykü kitapları vardır. eğitim yöntemleri, ezbersiz öğrenme, e-öğrenme ve pedagoji çalışmalarıyla ilgilenmektedir. farklı, ezbersiz, yaratıcı eğitim üzerine uygulamalar yapmaktadır. uygulamalarını hem kendi bloğunda hem de eğitim sitelerinde paylaşmaktadır. Son olarak “Eğitim Programlaı ve Öğretim Tasarımı Eğitimi”, “Gelecek Nesil Öğretmen Eğitimi: 21. Yüzyıl Becerileri” eğitimi aldı. MEB Hizmet İçi “Python Kursu”nu tamamladı

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here