Pandemi ile birlikte yükseköğretimin başka bir sorunu daha belirginleşti. 18 aydır uzaktan yürütülen yükseköğretim faaliyetlerinin bu yıl yüz yüze başlamasına karar verilmesi ile birlikte üniversitelerine dönen öğrencilerin barınma sorunu gündemin önemli başlıklarından oldu. Barınma sorununu yurtlardan başka seçenekler ile özel yurtlara yönelme ve daha çokta konut kiralayarak çözmeye çalışan öğrenciler, özel yurt ücretlerinin ve kiraların kontrolsüz bir biçimde artmasının ardından parkların banklarında konaklayarak/yatarak sorunu gündeme taşımakta. Siyasal İktidar hemen her toplumsal talebi ve olayı “terör örgütü” üyesi olma ile ilişkilendirerek kriminalize ettiği gibi bu olayı da aynı kategori içinde değerlendirerek, kendi bildiğini ve böyle bir sorun olmadığını açıklamayı yeğlemekte. Oysa Gençlik ve Spor Bakanının son açıklamaları ile yurt kapasite rakamları böyle bir sorunun olduğunu ve önemli sayıda yeni yurt yapmak gerektiğini ortaya koymakta. Aşağıda yer alan açıklamalardan da çok net anlaşılabileceği gibi ortada bit talep var ve bu talep yokmuş gibi davranarak görmezden gelinemez.
Bakan açıklamasında “Geçen hafta iki bin ekstra yatağı İstanbul’da devreye aldık. Ankara’da yurdumuz 4 bine yakın kapasiteyi Siteler Yurdunu revize ve tekrar inşa ettik. Üç hafta içinde açılışını yapacağız. İzmir, Ege Üniversitesinde 5 bin kişilik bir yurt inşaatımız var, 2 bin kişilik ilk etabı bitti. Onu devreye alacağız. İstanbul Cevizlibağ’da 2 bine yakın kapasiteyi devreye alacağız. Bir yandan yeni kiralamalarımız devam ediyor. Yurtlara 4 yılda 216 bin yeni kapasite ilave ettik. 110 binden fazla yatak kapasitesine sahip projelerin inşaatı devam ediyor. Şu an itibariyle yerleştirme, yurt sayımız 778’e çıktı. Geçen hafta ben kabine toplantısındayken 719 bindi, Bir TV yayına çıktığımda 725 bin olmuştu. Şu an 730 bin. Halbuki bizim bu yılki yurt talebimiz 2 yıllık talep olduğu için 624 bin… 8 milyon elbette öğrenci var, ama o öğrencinin 3 milyon 800 bini örgün öğretim öğrencisi… 2 milyon 200 bin öğrenci kendi memleketinde okuyor, üniversiteyi.”
Bakan yukarıda yer alan açıklamasında “son 4 yılda 216 bin yeni kapasite ilave ettik” diyor. Ancak MEB’in 2016-17 İstatistiklerinde bulunan verilere bakıldığında, yurt sayısı 748 yurt kapasitesi 612 bin 022 yatak, 2020-21’de ise yort sayısı 773 yurt kapasitesi 695 bin 834 yatak olarak görülmekte. 5 yılda ilave edilen kapasite sayısı 83 bin 12 olmakta. Bu verilerden hareketle ilerlediğimizde Bakanın “son 4 yılda 216 bin kapasite ilave ettik” açıklaması karşılık bulmamakta. Ayrıca Bakan “örgün öğretimin birinci ve ikinci öğretiminde 3 milyon 800 bin öğrenci bulunmakta, bunların 2 milyon 200 bini kendi memleketinde okumakta üniversiteyi” demekte. Bu sayılar %58’e (2 milyon 200 bin) %42 (1 milyon 600 bin) olacak bir biçimde orantılanmakta. Dolayısıyla yine Bakanın “son dakikada kapasite sayımız 724 bin oldu” açıklamasına göre geriye barınma sorunu olan 876 bin öğrenci kalmakta.
Yurt Dağılımında İller Arası Adaletsizlik Göstergeleri
Yurtların iller arasında dağılımında da büyük adaletsizlikler var. Üniversite örgün öğretim öğrenci sayısı 60 binin üzerinde olan 12 il incelendiğinde bu adaletsizlik daha net görülmekte. Bu illerde bulunan kamu ve özel üniversitelerinin birinci ve ikinci öğretiminde okuyan öğrenci sayıları ile yurt ve kapasite sayılarının toplamı hesaplanmıştır. MEB ve YÖK’ün 2020-21 İstatistiklerinden kaynak olarak yararlanılmıştır.
İller, öğrenci ve yurt sayıları ile toplam kapasite
İstanbul, 802 bin 131 öğrenci, 35 yurt, kapasite 28 bin 600
Ankara, 311 bin 552 öğrenci,37 yurt, kapasite 28 bin 300
İzmir, 173 bin 600 öğrenci,23 yurt, kapasite 17 bin 200
Konya, 121 bin 549 öğrenci,32 yurt, kapasite 27 bin 303
Antalya, 85 bin 591 öğrenci,12 yurt, kapasite 13 bin 77
Kocaeli, 76 bin 73 öğrenci, 14 yurt, kapasite 15 bin 13
Bursa, 75 bin 769 öğrenci,10 yurt, kapasite 7 bin 8
Kayseri,74 bin 657 öğrenci,12 yurt, kapasite 10 bin 452
Sakarya, 69 bin 184 öğrenci,12 yurt, kapasite 13 bin 689
Eskişehir, 68 bin 304 öğrenci,11 yurt, kapasite 10 bin 172
Erzurum, 67 bin 357 öğrenci,20 yurt, kapasite 21 bin 962
Isparta, 66 bin 295 öğrenci,13 yurt, kapasite 16 bin 115
Sonuç olarak,12 ilde birinci ve ikinci öğretimde okuyan öğrenci sayısı ülkede okuyan öğrenci sayısının %50,80’nine, yurt kapasitesi ise %29’na karşılı gelmekte. Yukarıda dokümanı yapılan sayısal verilerden de anlaşılacağı gibi yurt konusunda Konya, Erzurum ve Isparta’da okuyan öğrenciler üç büyük kentte okuyan öğrencilerden daha şanslı. Yükseköğretim öğrencilerinin barınma çilesi aslında bir memleket meselesi. Bu meseleyi kamu dışı özel sektöre ve bir takım yapıların insafına bırakmak ayrımcılığa, eşitsizliğe ve adaletsizliğe yol vermek anlamına gelmekte. KYK Yurtlarının 20 yıl öncesine göre hizmetler ve çevresel düzenlemeler bakımından daha iyi olduğu söylemini bir övünç kaynağı olarak sürekli vurgulamak yerine, gelinen aşama olması gereken olağan bir gelişme olarak görülmeli. Yurtları, hem sayısının artması hem de hizmetlerin niteliği yönünden çok çok daha iyi bir yere taşımak için gerekli yatırımlar yapılmalı, ilk planda bakanın açıkladığı 110 bin kapasite çok hızlı bir biçimde hizmete sunulmalı.