Haberler

ABD Ankara Büyükelçiliği’nden, Osman Kavala’nın tutukluluğunun 4’üncü yılına ilişkin açıklama

ABD Ankara Büyükelçiliği, iş insanı Osman Kavala’nın tutukluluğunun 4’üncü yıldönümünde bir açıklama yayımladı. Açıklamada, “Davanın, farklı dosyaların birleştirilmesi ve beraat kararından sonra yeni davaların yaratılması yoluyla sürekli geciktirilmesi, Türk yargı sisteminde demokrasiye saygıyı, hukuk devleti ve şeffaflık ilkelerini gölgelemektedir.” ifadelerine yer verildi.

Kavala’nın serbest bırakılması için Türkiye’ye çağrı

ABD Ankara Büyükelçiliği tarafından yapılan açıklamanın tamamı şu şekilde:

“Osman Kavala’nın tutuklanmasının üzerinden dört yıl geçti. Davanın, farklı dosyaların birleştirilmesi ve beraat kararından sonra yeni davaların yaratılması yoluyla sürekli geciktirilmesi, Türk yargı sisteminde demokrasiye saygıyı, hukuk devleti ve şeffaflık ilkelerini gölgelemektedir.

Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İsveç, Kanada, Norveç ve Yeni Zelanda Büyükelçilikleri olarak Türkiye’nin uluslararası yükümlülükleriyle ve milli kanunlarıyla uyumlu şekilde, bu davanın adil ve hızlı biçimde sonuçlandırılması gerektiği kanısındayız. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bu husustaki kararları doğrultusunda Osman Kavala’nın derhal serbest bırakılmasının sağlanması için Türkiye’ye çağrıda bulunuyoruz.”

Nagehan Alçı: Yargı reformundan bahsedildiği şu günlerde, Osman Kavala’nın tutukluluk haline son vermenin zamanı gelmedi mi?

AKP’nin kullanışlı yazarlarından Nagehan Alçı da geçtiğimiz günlerde Habertürk’teki köşesinden, Osman Kavala’nın serbest bırakılması çağrısında bulunmuştu.

Alçı, şu ifadeleri kullanmıştı:

“AİHM’in hak ihlali kararları, yargılandığı yerel mahkemelerin beraat ve tahliye kararları, iddianamedeki tutarsızlıklar, somut bir suç isnat edilememiş olması… Tüm bunlara rağmen Osman Kavala hala Silivri Cezaevinde.

Bugün yeniden duruşma günü. Bizler için hayat günlük koşuşturmalarla akıp gidiyor ama cezaevinde, dört duvar arasında dört koca yıldır özgürlüğüne kavuşmayı bekleyen bir insan var.”

Kemal Kılıçdaroğlu, grup toplantısında gündem etmişti

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise partisinin son grup toplantısında Kavala’nın tutukluluğunu gündeme getirmişti.

Kılıçdaroğlu şunları kaydetmişti:

“Adalet istiyoruz kendi ülkemizde. Kendim için istemiyorum, 83 milyon adına adalet istiyorum” diyen Kılıçdaroğlu, “Masum insanların kin ve intikam duygusuyla hapishanede tutulmasını istemiyorum. Osman Kavala, Selahattin Demirtaş, askeri öğrenciler, adaleti arayan avukatlar neden hapishanede? Türkiye’nin bir yol temizliğine ihtiyacı var. Kin ve öfke ile devleti yönetmeyeceğiz”

Kavala’nın tutukluluğu 

Kavala, 1 Kasım 2017’de “hükümeti devirmek veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs” (TCK 312) ve “cebir ve şiddet kullanarak anayasal düzeni devirmeye teşebbüs” (TCK 309) suçlamalarıyla tutuklandı.

Gezi direnişinin “planlayıcısı, yöneticisi ve finansörü olduğu” iddiasıyla “hükümeti devirmeye teşebbüs” suçuyla yargılandığı dava beraat kararıyla sonuçlandı. Beraat kararından sonra serbest bırakılmadı, daha önce tahliye kararı verilmiş olan ikinci suçlamayla yeniden tutuklandı.

Bu süreç içinde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi hem “hükümeti devirme” hem de “darbe teşebbüsü”yle ilgili suçlamalar için “makul şüphe uyandıracak delil olmadığına” hükmetti, tutuklanmanın siyasi faktörlerle yetkinin kötüye kullanılması olduğu tespitini yaptı ve Kavala’nın derhal serbest bırakılması yönünde karar aldı. AİHM kararının etrafından dolanarak tutukluluğu devam ettirmek amacıyla üçüncü bir suçlama, casusluk suçlaması (TCK 328), ortaya çıkarıldı.

Kavala hakkında hazırlanan ikinci iddianamede bu suçlama, casusluğun konusu olması gereken gizli bilginin ne olduğunu, kimden ve nasıl temin edildiğini anlatma ihtiyacı hissedilmeden yer aldı. İddianamede, Kavala’nın Gülenci örgütün mahrem sorumlularıyla irtibat halinde olduğu, 15 Temmuz darbe girişimine katıldığı, hatta darbe sonrası kurulacak hükümette yer alacakların koordinasyonu ile uğraştığı şeklinde akıl almaz suçlamalar da bulunuyordu.

İddianamede hem casusluk hem de 15 Temmuz darbe girişimini desteklemek suçlamasına dayanak olarak, Kavala’nın darbe girişiminin arkasındaki dış güçlerin ajanı olmakla suçlanan Henri Barkey ile yoğun irtibat içinde olduğu iddia edilmişti. Bu iddiayla ilgili kullanılan sözde delil, Kavala, Divan ve Hilton otelleri arasındaki çalışma ofisindeyken Barkey’in telefonunun yakın yerlerden sinyal vermiş olmasıydı; aynı baz istasyonundan sinyal çakışması dahi bulunmamıştı. Somut delil bulunmaması ise, ilişkinin çok gizli yürütülmüş olması ile açıklandı.

Osman Kavala, hükümeti devirmek, darbe teşebbüsünde bulunmak ve casusluk gibi çok ağır suçlamalarla yargılandığı davalarla ilgili olarak farklı tarihlerde tutuklanmış ve 3,5 yıldan fazla bir süre tutuklu kalmış olduğu sürecin hiçbir aşamasında, savcı tarafından sorgulanmadı.

Bütün bu yoğun delilsizlik durumuna karşın, Cumhurbaşkanı birkaç kez Kavala’nın suçlu olduğuna dair demeçler verdi, bunlardan birinde de Gezi davasında verilen beraat kararını eleştirerek, bunu Kavala’nın tahliyesini sağlamaya yönelik bir operasyon olarak niteledi.

Kavala ile ilgili Gezi davası daha sonra, Çarşı grubu ile ilgili Gezi davasıyla birleştirildi. Bu davanın da Kavala ile ilgili 15 Temmuz darbe girişimini desteklemek ve casusluk suçlamalarıyla ilgili davayla birleştirilmesi söz konusu.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir