İliç Altın Madeni’nde toprak kayması: En az dokuz işçi toprak altında
Anagold Madencilik’e ait Erzincan İliç’teki Çöpler Altın Madeni’nde büyük bir toprak kayması meydana geldi. Toprağın altında en az 9 işçinin kaldığı belirtiliyor.
Erzincan’ın İliç ilçesindeki Anagold Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş.‘nin Çöpler Altın Madeni tesisinin bulunduğu geniş bir alanda toprak kayması meydana geldi.
Ekipler, bölgede arama kurtarma çalışmalarına başlarken Erzincan Valisi Hamza Aydoğdu, toprak altında işçiler olduğunu, kaç işçinin toprak altında kaldığının ise henüz belli olmadığını söyledi. Erzincan Belediye Başkanı Bekir Aksu da toprak altında en az 9 işçinin olduğunu bildirdi.
İliç Doğa ve Çevre Platformu‘ndan yapılan açıklamada valinin açıklamasının gerçeği yansıtmadığı ve olayın milyonlarca ton zehirli atık içeren pasa dağının patlaması sonucu meydana geldiği belirtildi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“İliç’te yıllardır söylediğimiz pasa dağlarının çökme tehlikesi olduğu gerçeği ile bugün yüzleştik! Milyonlarca ton zehirli atık içeren toprak altında kalan işçi sayısı henüz açıklanmadı! Erzincan valisi toprak kayması diye geçiştiriyor, hayır bu milyonlarca ton zehirli atık içeren pasa dağının kaymasıdır! Yeraltı sularına karışacak milyonlarca ton zehirli toprağın kaymasıdır!
İliç’te maden olmaz, Anagold derhal kapatılsın!”
Avukat Serdar Doğan, daha önce İliç maden sahasıyla ilgili defalarca davalar açtıklarını söyleyerek şunları aktardı: “Bizim açtığımız davaları dikkate almadılar. Bu olay kaçınılmazdı. Daha önce de bu maden sahasıyla ilgili ufak çaplı şeyler oluyordu ama bu büyüklükte değildi. Bu maden sahasının kapanması lazım. İnsan hayatıyla oynuyorlar.”
Ruhsat tartışmaları
Çöpler Altın Madeni, siyanür sızıntısı nedeniyle ceza alan Amerika ve Kanada menşeili Anagold Madencilik tarafından işletiliyor. Anagold’un yüzde 80’i daha önce vergi borcu silinen Kanadalı altın maden şirketi Alacer Gold‘a, yüzde 20’si ise Çalık Grubu bünyesinde bulunan Lidya Madencilik’e ait.
Madende kullanılan siyanür borularının patladığı 2022 yılında ortaya çıkmıştı. 16.4 milyon lira ceza kesilen maden gerekli iyileştirmeler yapıldıktan sonra yeniden faaliyete başlamıştı.
Anagold’un vergi borcunun silindiği, şirketin yüzde 80 ortağı olan Kanadalı altın madeni şirketi SSR Mining‘in bilançosunda ortaya çıkmıştı.
Türkiye’nin en büyük altın ikinci altın madeni olan Çöpler, 2010 yılından bu yana faaliyetine devam ediyor.
Anagold Madencilik’ten “acil durum planımızı devreye soktuk” açıklaması yapıldı. Ayrıca açıklamada valinin aksine şirket, yığın liç alanında kayma olduğunu kabul ederek şu ifadelere yer verildi:
“Anagold Çöpler Altın Madeni işletmemizde, 13 Şubat Salı günü saat 14:28 sularında yığın liç alanımızda meydana gelen kaymadan duyduğumuz büyük üzüntüyü paylaşmak isteriz.
Yaşadığımız bu zorlu süreçte en önemli önceliğimizin, çalışanlarımız ve yüklenicilerimizin sağlık ve güvenliği olduğunu bir kez daha hatırlatmak isteriz. Yaşanan bu elim olayın hemen akabinde bölgedeki çalışanlarımızla ivedilikle iletişime geçerek, acil durum planımızı devreye aldık ve ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına bilgi verdik.
Anagold acil durum müdahale ekipleri ve AFAD birimlerine yapılan acil bilgilendirmeden hemen sonra, olayın meydana geldiği bölgede gerekli güvenlik önlemleri alınırken, tüm müdahaleler için hızlıca aksiyona geçildi. Tüm faaliyetlerinde çalışan sağlığı ve güvenliğini merkeze alan bir kuruluş olarak bu zor zamanlarda da hem çalışanlarımız hem de paydaşlarımız ile birlik ve beraberlik içinde hareket edeceğiz.
Yaşanan bu elim olayın etkilerini en aza indirmek için gerekli tüm adımları atmaya devam ederken, olayın ivedilikle açığa kavuşturulması için tüm imkanlarımızı seferber edeceğiz. Şeffaflık ilkemiz kapsamında gerekli merciler ve kamuoyunu gelişmelerle ilgili sürekli bilgilendireceğimizi kamuoyuna saygıyla duyururuz.”
Ne olmuştu?
Erzincan’da 21 Haziran 2022’de bir siyanür sızıntısı yaşanmıştı. Kanada ve Çalık Holding ortaklığındaki Anagold Altın Madeni’nde siyanür solüsyon bulunan bir boruda yırtılma meydana gelmiş ve bölgeye 20 ton siyanür solüsyon dağılmıştı.
Yeşil Gazete’nin daha önce gündeme getirdiği üzere; söz konusu bölgeyle ilgili Türk Toraks Derneği ve Türk Tabipler Birliği tarafından yıllar önce raporlar yazılmış, siyanürlü liçlemenin tehlikelerine dikkat çekilmiş ve derhal durdurulması istenmişti.
Erzincan siyanür soluyor
2001’de sondaj çalışmalarına başlanan maden işletmesinde 2010’da siyanürle altın üretimine geçildi. 2019’da sodyum siyanür 11 bin tona, sülfürik asit üretimi 122 bin tona çıkarıldı. 2021’de yayınlanan raporda ise 18 adet tehlikeli maddeye yer verildi. Bunlar arasında solunum yollarına, sudaki organizmalara, ciddi yanıklara, aşındırıcı etkilere, cilt ve gözde aşırı tahrişlere neden olan sodyum siyanür, nitrik asit, bakır sülfat, sodyum hidrosülfit gibi tehlikeli maddeler de bulunuyor.
‣Altın madeni kapasitesini artırırsa Fırat Nehri ölecek
Çöpler Kompleks Madeni için ilk ÇED çalışmaları 2007-2008 tarihlerinde yürütülmüş ve hazırlanan ÇED raporuna, 16 Nisan 2008 tarihinde “ÇED Olumlu” kararı verilmişti.
Maden için 2008’de verilen ÇED Raporu kapsamında 18 yıl sürdürülmesi planlanan faaliyetlerde 100 milyon ton kaya (pasa) ve 52 milyon ton cevher çıkarılacağı belirtiliyordu. Ancak rakamlar zaman içerisinde arttı. 2014’teki ÇED raporunda pasa 173 milyon tona çıkarıldı. 2021’de ise rakamlar dört kata kadar arttı; pasa 420 milyon tona, cevher 85,3 milyon tona çıkarıldı.
‘Kesinlikle yasaklanmalı’
TTB’den 25 Mayıs 2021’de konuya ilişkin paylaşılan raporda “Siyanürlü madencilik faaliyeti dört ana aşamadan oluşur: Arama, sıyırma ve patlatma, öğütme ve siyanürleme, atıkların depolanması. Madenciliğin tüm bu aşamaları doğa ve insan sağlığı için farklı tehditler içerir. Biyolojik çeşitlilik, tatlı su varlığı ve insan sağlığını tehdit edecek derecede toksik bir kimyasal olan ‘siyanürlü liçleme kesinlikle yasaklanmalıdır” ifadelerine yer verilmişti.
Türk Toraks Derneği tarafından 24 Temmuz 2017’de bildirilen görüşte ise tesiste kullanılacak maddelerin hemen hepsinin insan sağlığı ve ekolojik yaşam açısından riskli olduğunun altı çizilmişti. Türk Toraks Derneği tarafından verilen görüşte “Bazıları (örneğin kuvars içeren kum) sadece çalışan sağlığı açısından risk oluşturmakta iken (silik, silikozise yol açmaktadır, kanserojen olduğu bilinmektedir); çoğu madde başta çalışan sağlığı olmak üzere, çevredeki insanlar, ekolojik yaşam üzerinde olumsuz etki potansiyeline sahiptirler” denildi.
İşletmenin çalışma süresince hiçbir risk olmayacağı varsayımında bulunması durumunda dahi maden işletmeciliği sona erdikten sonra bu atıkların ortadan kaldırılamadıkları için mevcut tehlikenin varlığını ilelebet süreceği söylenen görüşte, “Bölgenin Fırat Nehri‘ne yakınlığı göz önüne alındığında olası bir sızıntı, yıkım riskinin yol açabileceği çevresel bir felaketin ne boyutlara ulaşacağını öngörmek mümkün değildir” ifadelerine yer verildi son olarak şunlar aktarıldı:
Çevre sağlığı ve hava kirliliği bağlamında işletmede kullanılacak dizel yakıtların yaratacağı çevre kirliliğinin boyutunun da devama miktarlarda olduğu gözlemlenmektedir. Bölgenin aktif fay hatlarına ve Fırat Nehri’ni besleyen su kaynaklarına yakın olması nedeniyle oluşabilecek bir kaç/afet durumunda olumsuz etkilerin Fırat Nehri havzasındaki tüm coğrafyayı ve ekosistemini etkileyebilecek potansiyele sahip olduğu gözükmektedir.”
İTÜ’den Prof. Dr. İsmail Duman’ın ÇED raporuna ilişkin görüşü de diğer iki görüşle benzer nitelikte:
“Fare zehri olarak da bilinen Arsen’in akut etkisi, aşırı miktarda alındığında öldürücü olmasıdır. Kronik etkileri ise şöyledir: cilt kanseri, duyu bozukluğu, refleks kaybı ve depresyon, kansızlık, kalp yetmezliği, kan kanseri, lenf sistemi kanser, karaciğer tümörü, doğuştan sakatlıklar, gelişmesini tamamlamadan doğan bebekler, akciğer kanseri, böbrek yetmezliği ve akıl hastalıkları”
Öte yandan madende saatte 460,65 metreküp su kullanıldığı belirtiliyor. Tesis ayrıca büyük miktarlarda karbondioksit atmosfere salıyor. Raporda karbondioksit (CO2) miktarına ilişkin olarak şu ifadeler yer alıyor:
“Düşük pH seviyesinde cevherdeki karbonatlar asitle reaksiyona girerek CO2 açığa çıkarmaktadır. Asitlendirme prosesi ile büyük miktarlarda CO2 açığa çıkmakta ve böylece otoklavda daha az CO2 açığa çıkarak BO ünitesinde oksijen kullanımı verimini kuvvetlendirmektedir.”