Yerebatan Sarnıcı’nda hamile 3 kadın oyuncu, ‘Gebe’ adlı oyun ile izleyicilerini 9 aylık ‘anne adaylığı’ maratonunda yaşadıklarına tanık olmaya davet ediyor.
Başlıkta ve spotta okuduğunuz bu oyunu izlemek üzere Kadıköy’den çıkıp Tarihi Yarımada’da geçmişin ayak izlerini takip ederek, Yerebatan Sarnıcı’na varıyorum. Kapının önünde hazırda bekleyen ambulans ve sağlık görevlileri dikkatimi çekiyor. Sonra anımsıyorum; öyle ya birazdan hamile oyuncuları izleyeceğiz sahnede, ya sancıları filan tutarsa…
Gece gece yerin altında tiyatro
Gebe oyunu, yakın zamanda restore edilen Yerebatan Sarnıcı’nın “gece gezilmesi” konseptiyle, tamamen bu büyülü mekanda sahnelenmek üzere hazırlanmış bir proje. 3 Ekim’de prömiyeri yapılan oyunun başlama saati 21.00. Ama ben 20.00’de oradayım, zira çağrı metninde, “içerde bulunan “Daha Derine” sergisini gezme imkanı ve Seçil Metin’in canlı ‘Şamanik Müzik’ performasını görme ayrıcalığı”ndan bahsediliyor.
İçeri giriyorum, nemli hava yüzüme çarpıyor, atmosferin büyüsü hemen sarıveriyor. Restorasyonun ardından daha da güzelleşmiş ve güncel sanat heykelleriyle donatılmış sarnıcı, demir platformlar üzerinde adımlıyorum. Sonra uzaktan bir tını duymaya başlıyorum. Ben yaklaştıkça, ses de bana yaklaşıyor. Yunan mitolojisinde gözlerine bakanı taşa çevirdiğine inanılan yılan saçlı Medusa heykelinin yanı başında, Seçil Metin’in ses ve beden performansını takip ediyorum, diğer seyircilerle birlikte. Metin’in sesi, nemli duvarlardan yankılanıp bize geri dönüypr gibi. Ardından görevlilerin yönlendirmesiyle oyun alanına geçiyoruz. Saatler 21.00‘ı gösterdiğinde; İstanbul’un rahmi Yerebatan’dan ‘Gebe’ oyunu doğuyor.
3 oyuncu, 45 dakika ve 9 ay
Bu kocaman mekanda sahne olarak kullanılabilecek alanın darlığından ötürü sınırlı sayıda seyirci misafir edilebiliyor. Yerlerimizi alırken, acaba seyirciler arasında da hamile var mı diye düşünüyorum. Derken ışıklar kararıyor. 3 insan geliyor: 3 kadın, 3 anne adayı, 3 oyuncu, 3 hamile kadın oyuncu…
Bu 3 gebe oyuncu 45 dakika boyunca bize hamilelik, kadınlık, baskılar, özgürlük, kutsallık gibi pek çok kelime barındıran cümlelerle sesleniyorlar. Klişelere savaş açıyorlar. “Önce insan, sonra kadın, sonra anne”yiz diyorlar. Oyunda, doğum yapmak kanlı bir savaş olarak tanımlanıyor. Annenin ve bebeğin ya kaybedeceği, ya kazanacağı bir savaş. Bu savaşa giden 9 aylık köprüde yaşanları anlatıyorlar. Aslına bakarsanız bilinmedik şeyler değil bunlar. Anneliğe kutsallık atfedilmesi eleştiriliyor, gebelik dönemi hakkındaki hurafeler yıkılıyor ve 9 aylık bu yolculuğun tam da şahaneliğine odaklanıyor oyun. Seyirciyi kıkırdatan kimi anların da olduğu oyun, trajikomik havasını daha baskın hissettirseydi daha iyi olabilirdi, diye düşünüyorum.
Ekibin tümü kadın
Yerli edebiyatımızda kadın cinayetleri üzerine feminist bakışla yazılmış ilk eserler arasında gösterilen “Bir Kadını Öldürmeye Nereden Başlamalı?” adlı eseriyle tanınan yazar Hatice Meryem’in kaleme aldığı oyun, tam bir kadın işbirliğiyle doğmuş. Kültür sanat sektöründe kadın üreticilerin varlığına farkındalık yaratan projenin ekibi, tamamen kadınlardan oluşuyor. Nagihan Gürkan’ın yönettiği, yardımcı yönetmenliğini Esra Şengünalp’ın üstlendiği tek perdelik oyunun proje tasarım ve yapımı Özlem Öçalmaz’a ait. Elif Özge Maltepe’nin uygulayıcı yapımcı olduğu oyunun ses tasarımında Seçil Metin’in, dekor tasarımında Chiara De Rocchi’nin, ışık tasarımında ise Ayşe Sedef Ayter’in imzası var. İlayda Çeşmecioğlu’nun kostümlerini tasarladığı oyunun görsel tasarımını Gözde Karaoğlan, reji asistanlığını da Berçem Açığ yapıyor.
440 liralık bilet!
Öte yandan oyunun bilet fiyatına değinmeden de geçemeyeceğim. Ekonomik krizin yaşandığı, özellikle küçük bağımsız tiyatroların ayakta durmaya çalıştığı bu zor günlerde, bilet fiyatlarındaki ‘makul’ bir artış kabul edilebilir. Ama Kültür A.Ş’nin desteğiyle hayata geçirilen bu oyunun bilet fiyatının 440 lira olmasının, tartışmaya açık bir konu olduğunu not düşelim.
Biricik bir oyun
Bence oyunun biricikliği, her an bitebilecek olmasından kaynaklanıyor. Zira karşımızda tam deyimin tabiriyle karnı burnunda 3 oyuncu var. Hani her an birinin sancısı başlayabilir. Ve toplamda 15 gösterim olarak planlanan oyun, o gece orada bitebilir(di). Bitmedi neyse ki. Ben 12 ekim akşamı yani 5. gösterimde oradaydım. 17, 18, 25, 26, 31 Ekim ve 1, 2, 7, 9, 10 Kasım’da bu üç gebe kadın sizi de davet ediyor, İstanbul’un rahmine…
Gazete Karınca – Güneş Barba
Bütün kadroyu yazmışsınız. Oyuncuların adı yok. Her oyunda değişiyor olabilse bile, hiç olmazsa 5. gösterimde oynayanları yazabilirdiniz.
440 TL giriş ücreti orta gelir grubu için bence yüksek. Ancak, mekanın darlığı ve sınırlı sayıda izleyici olması göz önüne alındığında anlaşılabilir. Ayrıca, müze gezisi ve güzel bir de dinleti izlemişsiniz. Siz üste para vermeliydiniz belki de. 🙂
Kimbilir, belki ilerde başka bir mekanda, daha geniş bit kitleye, daha uygun bir ücretle yeni gösterimler düşünüyorlardır.