Zaman ileriye doğru akan bir süreçtir. Bu süreci yaşıyorsak geçtiğimiz dönemleri hatırlarız, ama gelecek ile ilgili bir hatırat henüz yoktur. Bebek olarak doğup yaşlanıp, yaşlı olarak bu dünyadan göçüyoruz. Çok kısa anlar bile olsa zaman geriye gelmeyeceği gibi, o dilimde yaptığımız hiçbir şey de geri gelmeyecektir. Örneğin; domatesi kesip güzel bir salata yapıyoruz, altı dakika sürüyor. Ardından domatesi eski haline getirebilir miyiz? Bu bir fizik kuramıdır ancak şunu anlatır; zaman içinde yapılan eylemler, o sürece aittir ve başa dönemezsiniz.
Dikkatinizi verdiğinizde, zamanın hangi an hakkında konuştuğunu anlarsınız. Zamanın bir yönü vardır ve algılarsınız; ne yöne gidiyor nasıl ilerliyorsunuz. Etrafımızdaki evrenin değiştiğini görmekteyiz, zira evren bir statik durum değildir. Aksi halde hepimiz belli bir durumda kalırdık. İnsanlar önce algılamaya başlar sonra da anlamaya. Anlama sonucunda algılama değişmez, sadece bu algı daha geniş bir bağlama oturur.
“Dün geleceğe gittim ve şimdi buradayım!”
Dün bugüne geleceğimi bana göstermişti ve bugün bu gerçekleşti. Ama dün bugün neler yaşayacağımı bana gösteremedi, sadece zamanın süreci içinde yaşamımı düzene koyduğum bir takım işler ve faaliyetlerin yarın büyük olasılıkla yerine geleceğini biliyordum, zira anladığım ve bir düzeni belirlediğim dinamik bir süreç yaşamaktayım.
ZAMANIN KIYMETİ
Kıymet değer verdiğimiz ve vazgeçmek istemediğimiz somut ve soyut her şey olabilir. Hayatın kıymeti, dostlukların kıymeti, sevginin kıymeti, dürüstlüğün kıymeti, sözün kıymeti, vb. Hepsinin zaman içindeki yeri aynıdır, kıymet var ise sürekliliğini istersiniz. Hayat zamanların (anların denebilir ancak burada değil) bir çizgiye oturmuş sürecidir. Parçalar vardır, yaşanır ve kendi başlangıç ve bitiş süresi arasındaki zaman bir düzlem üzerinde bir matematiğe oturabilir. Ancak bir de “z” ekseni düşünün ki, bu da o zamanın derinliğini ifade eder ve yoğun bir etkileşim içinde insanın mutlu olduğunu hissedeceği bir süreci resmeder. Mutsuzluğu yaşamak, öyle hissetmek, değerlerin yitirildiği ve zamanın parlaklığını kaybettiği bir süreci temsil etmektedir. Zamanınızı hiçbir mutsuzluğu yaşamamak için, gerek kendi iradenizi ortaya koymanız; insanlara ve sevdiklerinize karşı kollarınızı alabildiğine açmanız, hiçbir panik atağa maruz kalmadan algılarınızı iyi değerlendirip, özgür düşüncelerinizi dikte ederek varlığınızı korumanız gerek.
ZAMANI TAŞERE ETMEK
Hayatınızı ve zamanlarınızı birilerinin yönlendirmesine, kararlar alarak sizin yaşamınızı etkilemelerine ve sonucunda mutsuz ve çaresiz durumlara düşmenize sebep olmalarına izin verirseniz, zamanınızı taşere etmişinizdir. Size ait en kıymetli olguyu ve hayatınızın belli bir parçasını kendi iradeniz dışında belirlenmiş yollara doğru yol aldığını görürsünüz, ancak, her bir sonraki gün, bir önceki günden hesaplanmış ve belirlenmiş ise, sonraki günler kıymet verdiğiniz ve değerli bulduğunuz her şeyi elinizden alır. Soyulmuş ve dilimlenmiş bir domatessinizdir artık.
ZAMANE ŞİİRLERİ
-/-
( hasret mi desek)
hani bir an gelir uzaklardaki sevdiğini görürsün
zaman o an konu değildir sanki dün gibidir gönlün
hani kucaklamak istersin de elinden kayıp gitmiştir
sadece anlatmak kalır o’na hasretin içinde kalmıştır
-/-
( zamanı itmek mi)
ıssız tepelerde güneş’e bakıp
saati tahmin etsem
haberim olmasa hiç
perşembeden pazartesinden…
saçlarımı örsem hiç kesmesem
ne oje ne ruj ne rimel sürmesen
geceleri konuşsak ay dinlese
tenin çarşafım nefesin rüzgarım olsa
tepeler mahzunluğunu bizimle giderse
ne zamana ihtiyaç olurdu
ne de bakacağım bir saate
-/-
( zamanı anlamak mı)
anlaşılmazdır zaman
anlatmaz kendini
öğrenmeye çalışırken bitiverir
yazılamaz bugün yarına bakarken
eğer dünün etkisindeysen
gönül acımıştır bir kere
ilaç kesmez ellenmeye gör
derinleşir aksine
sen göğe çıkmaya çalışırken
ay tanımaz vücudu on dördünde bile
güneş gün boyu kurutsa da çarşafı
perdesiz camdan girse de içeri
bir gecedir süresi
anlatmaz kendini
-/-
( zaman)
zaman
senin için üzgünüm
kaçarsan kaç
seni takip etmeyeceğim
peşine kimi takarsan tak
ben yokum
ben kendi vakitlerimi yarattım
saat yok
güzel anlar var
sevdiğim anlar
bana ve bana ait olanlara dair
hasret yok
geride hiç bir şey
bugün sadece
ve belki yarın
eğer yarın bugünden güzelse
bugün yarın
ZAMANSIZ
Bağımlılıktır zaman, çaresizliğimizin manzumesidir. Kaptırırız kendimizi, önümüzdeki yolu ölçmeden saymadan. Zaman bize beklentiler yaşatır, hayal kurdurur, gerçekler ile yüzleştirir, aslında acımasızdır. Hele taşere etmişsen zamanını, kapılır gidersin bir yalancı yolun içinde, senin varlığını hiçe sayanların ve ömrünün anahtarını ellerinde tutanların dudak oynatışlarını algılamaya çalışır ama anlayamazsın.

Yanından süzülür gider hayat….
