Muhalefet

Kadınlar eylemde: Eşit ve özgür bir yaşamı hep birlikte kuracağız

HABER MERKEZİ – 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle birçok kentte alanlara çıkan kadınlar, “Tüm kadınlar için eşit, özgür bir yaşamı beraber kurmak işin söz veriyoruz. Yaşamı da yeniden inşa etmek için birbirimizi yaşatmak için söz veriyoruz” dedi.  Kadınlar, günler öncesinden hazırlığını yaptığı 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla birçok kentte alanlara çıktı. 

 İSTANBUL 

 Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu ( DİSK) İstanbul Şubesi Kadın Meclisi, 8 Mart’a ilişkin Kadıköy’de bulunan Beşiktaş İskele Meydanı’nda kitlesel basın açıklaması gerçekleştirdi. DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ve çok sayıda kadının katıldığı açıklamada, “Ayaktayız dayanışmayla değiştireceğiz” pankartının açılırken, sık sık “Yaşasın kadın dayanışması”, “İnadına sendika, inadına DİSK”, “Kadın yaşam özgürlük”, “susmuyoruz kokmuyoruz itaat etmiyoruz”, “Deprem sarsar AKP yıkar” sloganları atıldı.   Açıklama konuşan Çerkezoğlu, DİSK’li kadınlar olarak bugün ülkenin dört bir yanında alanlarda olduklarını aktardı. Bu yılki 8 Mart’a yaşanan depremlerden dolayı çok ağır bir felaket eşiğinde girdiklerini ifade eden Çerkezoğlu, depremin en çok kadınları etkilediğini belirterek, “Bu güne kadar yaşanan tüm felaketlerde kadınlar yalnız bırakılıyor, iş ve emek güçleri yok sayılıyor. Kadınların buna karşı büyük bir mücadelesi söz konusu. Bu güne kadar, kadın cinayetleri ve kadın mücadelesinde kaybettiğimiz tüm kız kardeşlerimizi buradan anıyoruz. Özellikle kadın işçiler olarak daha fazla yan yana dayanışma içerisinde olacağımızı ve kadın dayanışmasını büyüteceğimizi belirtmek istiyorum” ifadelerini kullandı.  Kadınların toplumsal yaşamda yaşadığı eşitsizliğe, ayrımcılığa ve baskıya dikkat çeken Çerkezoğlu, deprem sonrasında dahi bölgede bulunan kadınların durumuna dikkat çekerek, “Deprem bölgesinde çalışan kadınların yarısı kayıt dışı çalışıyor. Kayıtsız çalıştırıldıkları için hiçbir sosyal haktan yararlanamıyorlar. Afet ve deprem gibi kriz dönemlerinde en ağır faturayı kadınlar ödüyor. Kadınların çalışma  hayatı  önündeki tüm engellerin kaldırılması, erkek işçilerle aynı haklara sahip olması,  kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılması, İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması için çalışmalar yapılmalı. Bizde DİSK’li kadınlar olarak barış ve kardeşliği büyütmek bu 8 Mart’ta alanlarda kadın yaşamdır, kadın özgürlüktür diyeceğiz. Yaşasın kadın dayanışması diyoruz” dedi.

 İSTANBUL SÖZLEŞMESİ 

Kadınlar adına ortak açıklamayı okuyan DİSK’e bağlı Genel-İş Avrupa Yakası 2 No’lu Şube Yönetici Zuhal Kaynak, hükümetin rantçı politikaları ve deprem sonrasındaki organizasyonsuzluğu nedeniyle depremin felakete dönüştüğüne işaret ederek, taleplerini ise şöyle sıraladı: “Çalışma hayatında kadına yönelik her türlü ayrımcılık terk edilmeli, güvenceli ve insan onuruna yaraşır işler yaratılmalıdır. Depremden etkilenen kadınların istihdama katılmaları için özel önlemler alınmalıdır. Kadın istihdamında tek seçenekmiş gibi sunulan esnek-güvencesiz ve kayıt dışı çalıştırmaya son verilmeli, güvenceli iş, güvenli yaşam koşulları sağlanmalıdır. Kadınların istihdama katılımının önündeki engeller kaldırılmalıdır. Bakım ve ev işi yükünü alacak ücretsiz, nitelikli kreş ve yaşlı bakım evleri yaygınlaştırılmalı, erkek işçiler de kreş imkanlarından faydalanmalıdır. Bu talepler deprem bölgesinde de hızla hayata geçirilmelidir. Barınma en temel haktır. Deprem bölgesinde hızla kadınlara güvenli barınma imkânı sağlanmalıdır. Kadınlar ve kız çocukları için güvenli yaşam alanları oluşturulmalıdır. Deprem sonrası artacak olan şiddet, taciz ve istismara karşı özel önlemler alınmalıdır. Kadın ve kız çocuklarının temel ihtiyaçlarından olan hijyen kiti, mama ve bez vb. ürünlerin ücretsiz, düzenli ve sürekli bir şekilde deprem bölgesine ulaşması organize edilmelidir. İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı Yasa etkin bir şekilde uygulanmalıdır. ILO 190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi onaylanmalıdır.” 

İZMİR 

 İzmir Barosu Kadın Hakları Merkezi, baro önünden Türkan Saylan Kültür Merkezi’ne yürüyüş gerçekleştirdi. “Yargıda cinsiyetçi kararlara son”, “Nafaka hakkına dokunma”, “Birlikte daha güçlüyüz” ve “Şekli eşitlik değil gerçek eşitlik” dövizlerini taşıyan kadınlar, “Erkek vuruyor, devlet koruyor”, “Katilleri koruma, yasaları uygula”, “Jin, jiyan, azadî” ve “Erkek adalet değil gerçek adalet” sloganları eşliğinde yürüdü. Kıbrıs Şehitleri Caddesi’ndeki yurttaşlar da alkışlarla yürüyüşe destek verdi. Yürüyüşün ardından açıklamayı İzmir Barosu Kadın Hakları Merkezi üyeleri Büşra Marangozoğlu ve Gözde Önal okudu. Kadın cinayeti davalarında uygulanan “haksız tahrik” indirimi ve cezasızlığa dikkat çekilen açıklamada, “Asla bu düzene alışmayacağız. Karşı durmaktan vazgeçmeyeceğiz. Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Coşkuyla, dirençle, umutla kutlamamız gereken bir gün. Ancak biz kadınlar, sadece şiddetsiz yaşayabilmek, çalışabilmek, barınabilmek ve gülebilmek için mücadele vermek zorunda bırakılıyoruz. Bir kez daha tekrar ediyoruz ki bu zihniyete teslim olmayacağız, biat etmeyeceğiz. Bu zihniyetle mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz. Hep birlikte bir kez daha ‘Bizi susturamayacaksınız’ demek için Feminist Gece Yürüyüşü’nde el ele kol kola omuz omuza olalım. Tüm kadınları bu akşam gerçekleşecek gece yürüyüşüne katılmaya davet ediyoruz” denildi. CHP İzmir İl Kadın Kolları, 8 Mart dolayısıyla parti binasında basın toplantısı düzenledi. Toplantıda konuşan CHP İzmir İl Kadın Kolları Başkanı Nurdan Şenkal Uçar, şunları belirtti: “Depremde AFAD, afetin ta kendisi oldu. Çadır dağıtması gereken Kızılay, parayla çadır sattı. Kayıp çocukların peşine düşmesi gereken Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, hesap soruyoruz diye  peşimize düştü. Ne yaparlarsa yapsınlar, susturamayacaklar. Buradan bir kez daha ilan ediyoruz; deprem sonrası açığa çıkan refakatsiz çocuklarımızın peşini asla bırakmadık, bırakmayacağız. Koltuk sevdasına düşenler, bu süreçte halkın yanında olmadı. İnsanlar, açlığa, sefalete ve yoksulluğa mahkûm edildi. En kritik saatlerde, enkaz altından gelen yardım çığlıkları karşılıksız bırakıldı. Buradan ülkemizin bütün kadınlarına çağrı yapıyoruz; ayağa kalkın.”  Çiğli Kadın Platformu, belediye önünde açıklama yaptı. “Depremde, 8 Mart’ta OHAL’de, her yerde mücadeleye devam” pankartı açılan açıklamada platform adına konuşan Deniz Uslu, kadınların deprem bölgesinde yaşadığı sorunlara değindi. O binaları yapanlara da yapılmasına izin veren yetkililere de öfkeli olduklarını söyleyen Uslu, “Kadın cinayetleri son bulsun demek için buradayız. Erkek adalet değil gerçek adaleti savunmak için buradayız. Hukuki olarak da haklarımızdan vazgeçmiyoruz demek için buradayız. Tüm kadınlar için eşit, özgür bir yaşamı beraber kurmak işin söz veriyoruz. Bu kenti de yaşamı da yeniden inşa etmek için birbirimizi yaşatmak için söz veriyoruz” dedi.  İHD İzmir Şubesi Kadın Komisyonu da, dernek binasında basın toplantısı gerçekleştirdi. Açıklama yapan İHD İzmir Şubesi Yöneticisi Cemile Karakaya, yaşanan depremden kaynaklı 8 Mart’a büyük bir acı ve travma ile girildiğini söyledi. Deprem bölgesinde kadınların yaşadığı sorunlara değinen Karakaya, “Bölgede bulunan halk sağlıkçıları da alınmayan tedbirlerden kaynaklı salgın hastalıkların başlamasının an meselesi olduğu konusunda uyarılarda bulunmaktadır. Ayrıca Afet durumlarında kadınlar, çocuklar ve LGBTİ+’ların, barınma alanlarında yeterli çadır ve konteynerın olmaması, özel duş, ışıklandırma gibi olanakların yeterli olmaması, güvenlik açıklarının olması alanda çalışma yapan kadın örgütlerinin alanlardan dışlanması vb. nedenlerle cinsel şiddet başta olmak üzere toplumsal cinsiyet temelli şiddete karşı daha da korunmasız kalmaktadır” diye konuştu.  İzmir’de ayrıca Narlıdere Kadın Platformu’nun açıklaması oldu. 

 MUĞLA 

 Muğla Barosu üyesi kadınlar, Bodrum Adliyesi önünde açıklama gerçekleştirdi. Açıklamayı yapan avukat Esra Soylu Gümrah, şöyle dedi: “Afetlerin getirmiş olduğu sonuçlar nedeniyle evini ve yakınlarını kaybeden, güvencesizlik, ekonomik ve güvenlik sorunları yaşayan kadınların karşı karşıya bırakıldıklarını endişeyle izlemekteyiz. Yerelde bulunan kadınlar ve hukukçular olarak, yerel yönetimlerin yasal zorunluklarını bilinçli bir şekilde geciktirmelerine izleyici kalmamaya kararlıyız” diye belirtti. 

 ADANA

  Adana Barosu Kadın Hakları Merkezi, 8 Mart dolayısıyla Avukatlar Salonu’nda basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamayı yapan Baro Kadın Hakları Merkezi Koordinatörü Ayça Kara Sığırcı, 8 Mart’ın önemine dikkat çekti. 

 MERSİN

 Mersin Tabip Odası Genel Sekreteri Reyhangül Baloğlu, oda binasında yaptığı açıklamada, erkek egemen kapitalist sistemin rantı önceleyen, insanı, doğayı, kadını, çocuğu yok sayan politikaları sonucu yaşanan depremlerde on binlerce insanın yaşamdan koparan bir katliama dönüştüğünü vurguladı. Baloğlu, “Biz kadınlar, omuz omuza erkek egemen rantçı sisteme karşı yaşamı ve umudu tekrar öreceğiz. Kadın hekimler olarak bu sene 8 Mart’ı 6 Şubat depreminde kaybettiğimiz kadın hekimlere ve tüm kadınlara adıyoruz. Hayatta kalan ve hala umudu örgütleyen tüm depremzede kadınlara selam olsun” dedi. ÖHD Mersin Şubesi de 8 Mart dolayısıyla dernek binasında açıklama yaptı. ÖHD Şubesi Kadın Komisyonu Sözcüsü Nalan Ateş Altuntaş, “Bugün ben de varım, dün de vardım, yarın da olacağım’ şiarı ile yeryüzünün tüm kadınları her biriniz kız kardeşimizsiniz, yalnız değilsiniz, yalnız değiliz!” dedi. 

HATAY 

 İskenderun Kadın Platformu, 8 Mart nedeniyle yazılı açıklama yaptı. Depremin yarattığı yıkıma dikkat çekilen açıklamada, “Merkez üstü Pazarcık ve Elbistan depremleri nedeniyle zor günler yaşıyoruz.   Yaşadığımız il olan Hatay depremden en çok etkilenen illerden biridir. İlimizde bazı bölgelerde ilk üç gün boyunca arama kurtarma çalışmalarının başlamaması neticesinde özellikle Antakya, İskenderun, Samandağ, Kırıkhan ve Defne ilçelerinde binlerce insan göz göre göre ölüme terk edilmiştir. Siyasal iktidarın geçmiş yıllar içinde rant dışında hiçbir durumu gözetmemesi sonucu özel ve kamu hastaneleri çökmüş, çok sayıda hasta ve sağlık çalışanı hayatını kaybetmiştir. Şehrimizin havaalanı, tüm uyarılara rağmen ülkemizin en bereketli tarım arazilerinden biri olan Amik Ovası’na inşa edilmiş ve depremde ciddi hasar görerek yardımların ulaşması gecikmiştir. Siyasal iktidarın her seçim döneminde yapmakla övündüğü yollar çatlamış, kara yolundan ulaşım neredeyse imkansız hale gelmiştir. Deniz ulaşımı da İskenderun Limanı’nda gerçekleşen yangınla sekteye uğramış, yangın günlerce söndürülememiş ve deniz yoluyla ulaşım da zamanında gerçekleşememiştir. Bütün bu sürece afete ilk müdahale edecek kurum olan AFAD binası çökmüş, AFAD ve Kızılay afet bölgesine geç intikal etmiş, liyakatsiz ve beceriksiz kişilerin görevlendirilmesi sonucu deprem bölgesindeki arama kurtarma çalışmaları büyük bir koordinasyonsuzlukla sonuçlanmıştır. Depremin ilk günü sahada olması gereken güvenlik güçleri sahaya geç intikal ettirilmiş, bunun sonucunda depremin yıkıcı etkisiyle beraber pek çok güvenlik zafiyeti açığa çıkmış ve yağma olayları başlamıştır. Ailesini, sevdiklerini kaybeden depremzedeler malını ve canını koruma derdine düşürülmüştür” denildi. Milyonlarca insanda derin acılar bırakan depremin etkilerinin,  savaşlarda olduğu gibi kadınlar ve çocuklar üzerinde daha ağır yaşandığının aktarıldığı açıklamada, “Öfkemizle isyanımızla kadın dayanışmasını örüyor yaşamı yeniden kuruyoruz” ifadelerine yer verildi.  HDP İskenderun İlçe Örgütü de, Buluttepe Mahallesi’nde kadınlarla bir araya gelip açıklama yaptı. Açıklamada konuşan HDP Hatay İl Eşbaşkanı Hülya Ateş, “Kadınlar enkazın arasında filizlenen yeni toplumun mayası olacaktır” dedi. Açıklama sonrası kadınlara dayanışma kolileri dağıtıldı. 

AMED 

Amed Barosu Kadın Hakları Merkezi, Diyarbakır Adliyesi önünde açıklama yaptı. Çok sayıda avukatın katıldığı açıklamaya ayrıca 5 Ocak 2020 tarihinde Dersim’de kaybettirilen Gülistan Doku’nun ablası Aygül Doku da katıldı. Açıklamayı yapan Baro Kadın Hakları Merkezi Başkanı Asiya Cemre Işık, 8 Mart’ın tarihsel anlam ve önemini hatırlatarak, “O günden bugüne dünyanın her yerinde kadınlar ve LGBTİ+’lar taleplerini ortaklaştırıp yükseltmenin yol ve yöntemlerini arayıp çoğaltıyor, şiddetten uzak, eşit ve sömürüsüz bir hayat tahayyülünün gerçekleşmesi için örgütleniyor, örgütlüyor, yan yana geliyor, hesap soruyor” dedi. Kadınları güçlendirecek politikalara ihtiyaç olduğunu belirten Işık, “Kadın Hakları Merkezi olarak etkin yasal düzenlemelerin uygulamada da geçerli olması için önlemler alınmasını, haksız tahrik indirimi ya da iyi hal indirimlerinin cinsiyetçi bir biçimde uygulanmamasını, yargının üzerine düşen görevleri yerine getirmesini, devletin kadınları güçlendirecek politikaları hayata geçirmesini talep ediyoruz ve kadınların geçmişten bugüne mücadele ile kazandığı haklara sahip çıkacağımızı belirtiyoruz. Özellikle belirtmek isteriz ki kadınların ekonomik, sosyal ve kültürel bağımsızlığını engelleyecek nitelikteki Anayasa değişikliğine tereddütsüz karşıyız” diye belirtti.  Bu yıl 8 Mart’ı depremle karşıladıklarını ve deprem bölgesinde eksikliklerin, kadınların sorunlarının artarak devam ettiğini, barınma, su, sağlık, hijyen, güvenlik gibi sorunların devam ettiğini ifade eden Işık, şunları söyledi: “Depremin ilk anından bu yana dört bir yanda sergilenen dayanışma ise acılarımıza biraz olsun iyi gelen tek şey oldu. Baromuz, sivil toplum örgütleri, kadın kurumları ve halkımız depremin ilk gününden itibaren dayanışma içerisinde oldu, Kadın hakları merkezimiz depremden etkilenen kadınların birçok sorunun giderilmesi ve özellikle hijyen ürünlerine erişimi için süreç boyunca dayanışma gösterdi. Dün merkezimiz aracılığıyla Adıyaman’a ve köylerine ziyaret gerçekleştirildi. Kadınları dinledik. Maalesef hala hijyen ürünlerinin, tuvalet ve duş kabinlerinin ve önleyici ve koruyucu sağlık tedbirlerinin eksik olduğunu gördük. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeniyle ev içi emek ve bakım emeğinin kadına özgülenmesi deprem bölgesinde yaşayan kadınların yükünü kat be kat artırıyor. Bu nedenlerle bölgedeki kadınların yaşadığı ve yaşayabileceği sorunlara ilişkin acil çözümler üretilmesi zorunludur.”  

‘GÜLİSTAN DOKU NEREDE?’

 3 yılı aşkındır kız kardeşi Gülistan Doku’yu aradıklarını dile getiren Aygül Doku ise, kardeşinin 8 Mart’ta “Sen Bağır Ki Şiddet Susun” dövizini kaldırdığını hatırlatarak, bin 160 gündür haber alınamayan kardeşinin akıbetini sordu. Doku, şunları söyledi: “Gülistanın kaldırdığı pankartın altında ilgili kurumlar nerede, savcılar nerede, kurumlar nerede soruları var 5 ocak 2020 den beri kardeşimi arıyorum.  Gülistan Doku nerede sorusu ülkenin sınırlarını aşarken sadece ilgililerin kulaklarına bu soruyu yetiştirememişiz ki cevabını alamamışız. Biz bu ülkenin Cumhurbaşkanıyla, İçişleri Bakanıyla, Adalet Bakanıyla aklınıza gelebilecek bütün yetkililerle görüştük hepsinin bize söylediği bir cümle vardı. Ülkemiz büyük, Ülkemiz hukuk ülkesi Gülistan Dokuyu bulacağız, ilgilileri adalet önüne getireceğiz dediler. Hatta adalet bakanıyla görüşünce olur mu bir dosyada bu kadar hukuksuzluk Cumhurbaşkanımız duyarsa çok kızar bizzat bu dosyaya ben bakacağım dedi ve lakin o dosya hala 5 Ocak tarihinden bu güne bir arpa yol kat etmiş değil.” 

SEMSÛR 

Özgür Kadın Hareketi (Tevgere Jinên Azad-TJA), Barış Anneleri Meclisi, Afet İçin Feminist Dayanışma Grubu, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Kadın Meclisi ve Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Kadın Meclisi, dayanışma için bulundukları Semsûr’da, 8 Mart dolayısıyla etkinlik gerçekleştirdi. Merkezdeki Narlıkuyu Caddesi’nde kurulan çadır kentte gerçekleştirilen etkinlikte, “Kadın Dayanışması Yaşatır” pankartı asıldı. Kadınlar, boya ve çizimlerle figürler hazırladı. Kadınlar, daha sonra “Jin Ne Bi Tenê Ne” yazılı pankartını alana astı.

RIHA

Riha Kadın Platformu, Haliliye ilçesinde bulunan Topçu Meydanı’nda açıklama gerçekleştirdi. HDP Riha Milletvekilli Ayşe Sürücü’nün de katıldığı açıklamada, “Öfkemizle, isyanımızla kadın dayanışmasını örüyor, yaşamı yeniden kuruyoruz” pankartı açılarak, “Jin, jiyan, azadî”, “Yasta değil isyandayız”, “Ölmek istemiyoruz”, “Koruma aklama yargıla”, “Susmuyoruz korkmuyoruz itaat etmiyoruz” dövizleri taşındı.

Kadınlar adına açıklamayı okuyan Eğitim Sen Riha Şubesi Eşbaşkanı Özlem Ulutaş, doğayı hiçe sayan kapitalist ataerkil politikalar sonucunda 10 binlerce insanın yaşamını yitirdiğini belirtti. İktidarın sorumluluğunu görmezden geldiğini ifade eden Ulutaş, “Yaşanan deprem ile birlikte derinleşen eşitsizliklere eşlik eden yoksulluk toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle de birleşince önümüzde ki sürecin kadınlar açısından yaşamın her alanında güvencesizliği, bakım yükü ve şiddeti arttıracağı aşikar. Bu süreç önümüze daha fazla örgütlenme, daha fazla mücadele etme ve daha fazla dayanışma sorumluluğunu yüklüyor” dedi.

Daha sonra konuşan HDP’li vekil Ayşe Sürücü ise, şunları belirtti: “Bu sistemi kadınların gücüyle yeneceğiz. Bu cinsiyetçi sistemden hesap soracağız. Jîna Emînî ile Rojhilat ve İran’da yükselen ‘jin, jiyan, azadî’ sloganıyla özgürlüğü ve eşitliği esas alan yeni bir sistemi kuracağız.”

Açıklama, “Jin, jiyan, azadî” ve “Kadınların birliği karanlığı yenecek” sloganlarıyla son buldu.

TMMOB Riha İl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalışma Grubu da gün dolayısıyla İçmimarlar Odası’nda açıklama gerçekleştirdi.

MA

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir