‘Her şey açık, ortada’ demek ne kadar zorlaştı ve bunu dillendiren ne kadar az kişiyle karşılaşır olduk. Her şey üzerine tabakalar kaplanmış, olduğundan farklı biçimlere boyanmış, roller kapılmış ve oyunun paydaşları her yanımızda. Belli ki merkezden yayılan kötülüğün, etik dışılığın yatayda üretilmesine, ‘iyi’ olan ‘uygun olan’ kılıfına sokularak güçlü kılınmasına aday küçük özneler diyarındaymışız.
2’den başlamak üzere farklı sayılarda kişilerin etkileşimleriyle oluşan arkadaş, aile, kurum, dernek, sendika gibi bütün aitlikler ve ortaklıklar, değerlerle iç içe, politik bakışın tezahürü olabilen, kaynağı insan olan sonsuz zeminlerdir. Günümüzde bu zeminler genel kötülüğe bağlı olarak, hiç olmadığı kadar savruk ve pervasız kullanılabilmekte. Genel kötülük, küçük birimlerde olduğu gibi kendini ‘kötülüğe karşı’ tanımlayan yapılarda da aynı derecede yaşanabiliyor ve her yerde yeniden üretilen, gerçek kılınan iktidar değerlerine rastlayabiliyoruz. Tüm kamusal kurumlarda hayatı anlamsızlaştıracak, insanları bezdirecek, mutsuz ve değersiz kılacak derecede alt üst oluş birebir herkesin ayrımsız altında ezildiği bir durum oldu. Etik, liyakat, ahlak, saygı, irade, güven, şeffaflık, inisiyatif, irade gibi hak alanları ile bağlantılı ve başka türlüyü mümkün kılacak yönetimsel değerler ise insanların oluşturduğu bu yapılarda bozulmanın ilk belirleyicileridir. Bunlar yerine mevcut kötülükten kendince yararlanmak isteyen, potansiyel zemini çıkarları için sunulmuş hazine görenler veya farklı duruş cesareti olmayanlar değerleri güç alanına dönüştürdüğü için -her şey açık, ortada- diyebilmek gittikçe zorlaşmıştır. Tüm bu kişilerden bağımsız olmayan kötülüğü her yerde yaşanılır kılan üretim gücü sadece erk ve iktidar değil yeniye açık olamayacak kadar eskimiş olma, çöplükten nemalanma, yetinmeyle de münhasır elbette. En büyük yapı devlet sisteminde de hem mevcut hem değiştirme iddiasında olanlarda anlam ve değer yerine; kurulmuş oyunların parçası olma insanlığa en büyük sorumsuzluk değil mi? Kişiler ve pazarlıklar üzerinden güç ve varlık sergileme üst katmanı ile aslında değerlerin pazar edilmesi sorumsuzluğu sürekli yaşamı daraltma ve kötülüğe hizmetten başka bir yere varmayacaktır.