Haberler İnsan Hakları Manşet

16 Hak Savunucusunun Yargılandığı Gezi Davasında Hukuk Bir Kez Daha Yok Edildi!

İSTANBUL-  Gezi Davası’nda Osman Kavala’ya “Türkiye Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engelleme” iddiasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Mahkeme, ayrıca diğer isimlere de 18 yıl ceza vererek tutuklanmasını istedi.

Gezi Parkı protestoları nedeniyle yargılanan iş insanı Osman Kavala ile 16 hak savunucusunun yargılandığı Gezi Davası’nın karar duruşmasının ikinci oturumu Çağlayan’da bulunan İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşma, avukat ve izleyicilerin sayısı gözetilerek 27’nci Ağır Ceza Mahkemesi salonuna taşındı. Kavala, bulunduğu Silivri Cezaevinden Ses ve Görüntü Bileşim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katılırken, yargılanan Mücella Yapıcı, Can Atalay, Çiğdem Mater, Mine Özerden, Tayfun Kahraman ile avukatları da duruşmada hazır bulundu.

ÇEKİLME TALEBİNE RED

Av. Evren İşler’in üye hakim Murat Bircan’ın Samsun’da AKP’den milletvekili olmak için aday aday olduğunu paylaşması ardından verilen kısa aranın ardından, duruşma tekrar başladı. Söz alan Kavala’nın avukatı Köksal Bayraktar, “Siyasi bir lider ile arasındaki bağı açık eden bir hakimin karar verme mevkiinde bulunmaması gerekir. Bunlar üzeri örtülecek şeyler değil. Mahkemenin bir karar vermesi lazım. Bu karar davadan çekilme şeklinde veya üye hakimin çekilmesi şeklinde olabilir” dedi. Av. Bayraktar, söz konusu iddialar nedeniyle mahkemenin yargılamadan çekilmemesi halinde heyeti reddedecekleri uyarısında bulundu.

Bunun üzerine mahkeme, iddia makamına söz verdi. İddia makamı, “Taktir mahkemenin” dedi. Daha sonra kararını açıklayan mahkeme, çekilme ve red taleplerinin yarılamayı uzatmaya yönelik olduğunu ileri sürerek, talebi reddetti.

TEK BİR SORU DAHİ SORULMADI

Daha sonra tekrar esas hakkında beyanlarını sürdüren Av. Bayraktar, davayı, “olağan dışı” olarak tanımladı. Bu güne değin dava kapsamında 20 hakimin değiştiğini dile getiren Bayraktar, “Davanın siyasi olduğu apaçık. Bunun üzerine diyecek bir şey yok” diye belirtti.  Daha sonra söz alan Av. Tolga Aytöre, dosyada yer alan deliller dışında başka bir delilin olmadığını ve mahkemenin ısrarla bunları kullanmak istediğinin altını çizdi. Delilerin de telefon görüşmeleri olduğunu ifade eden Aytöre, “Delil olarak sunulan bu görüşmeler de il emniyet müdürlüğü tarafından değerlendirilmiş. O zaman yargılamayı da valilik yapsın. Biz niye buradayız. Yargılama yapılmadı ki. Osman Kavala’ya bu güne değin bir tane soru bile sorulmadı. Sen, ‘Gezi parkına hiç gittiniz mi?’ diye soru da dahi sormadınız” diye dikkat çekti.

İÇİ BOŞ SİYASİ BELGE

Kavala’nın “organizasyoncu” olduğu iddiasına tepki gösteren Aytöre, “İki poğaça ile nasıl organize etmiş Gezi’yi.  3 buçuk milyon kişinin katıldığı Gezi ile ilgili Kavala’nın 160 tapesine başvurdu. O tapelerde yer alan kişilerin yarısı burada. Tapelere göre Gezi, üç gün içinde organize edilmiş. Gezi’nin başlangıcı 27 Mayıs 2013. Yalnız dosyada yer alan ilk tapenin tarihi 30 Mayıs. Yahu 3 günde yemek organize edemiyorsun. Henri Barkey ile Kavala’nın görüşmelerinin olduğunu iddia ettiniz. Buna iddiayı araştırdık. Yalan olduğu ortaya çıktı. HTS kayıtlarının kesiştiğini iddia ettiniz, onun da gerçeği yansıtmadığı ortaya çıktı. Bu davadan ceza çıkmaz. Bunu yapabilmeniz için hukuku çiğnemeniz gerekir. İçi boş, siyasi belge ile karar almamamınız gerekmektedir” diye kaydetti.

ULUSLARAARASI HUKUK KRİZİ

Aytöre’nin ardından Kavala’nın avukatlarından İlkan Koyuncu söz aldı. Kavala hakkında “Kürt, Türk ve diğer halklar arasında ayrıştırma yaratacak” faaliyetlerde bulunduğunu dair iddianamede iddia olduğunu paylaşan Koyuncu, “Savcı bey bunu nereden biliyor? Kaç Ezîdî vatandaşımız var? Buna dair bilgi yok ama iddia var” dedi. İddianamede Kavala’nın “Kürt ve Ermenilere” yönelik çalışmalara ağırlık verdiğine yönelik iddia olduğunu işaret eden Koyuncu, “Ben avukatı olmama rağmen ben bilmiyorum, siz nerden biliyorsunuz? Açık Toplum Vakfına para gittiği ve Gezi’nin bu şekilde kurgulandığı iddia ediliyor” şeklinde konuştu. Gezi’nin bir kalkışma olmadığını, yurttaşların protesto haklarını kullandığını ve Gezi Parkını koruduğunu dile getiren Koyuncu, “Duruma baktığımızda uluslararası hukuku kriz doğuracağı görünüyor” diye belirtti.

 ‘TALEBİM YOKTUR’

Mahkemede, Can Dündar’ın avukatı Abbas Güçlü de söz aldı. Güçlü, “Her kim ki işini iyi yapıyorsa hükümete karşı çıkmış oluyor. Müvekkilim gazetecidir. İyi işler yapmıştır. İyi ki işini layıkıyla yapan insanlar var. Mahkemeden bir talebimiz yoktur” dedi. Mahkeme, daha sonra yargılananlara son sözünü sordu. Yapıcı, “Son sözüm olduğumu düşünmüyorum. 50 yıllık bir meslek insanıyım. Hiçbir zaman şiddetten yana olmadım. Toplum adına mesleğimi onurla yaptım. Hırsızlık, yolsuzluk yapmadım. Mesleğimi, mesleğin ilkelerine göre yaptım. Bu yaşamdan onur duyuyorum. Aynı yaşa geldiğinizde sizin de yaşamanızı istiyorum. Hüküm sizindir” dedi.

SON SÖZLER: GEZİ’Yİ SAHİPLENİYORUZ

Son sözü sorulan Çiğdem Mater, “Adımız darbecilikle yan yana kullanıldı. Bunu kabul etmiyorum. Hükümet, Türkiye’nin dört bir yanında öldürülen gençlerin katillerinin peşine düşmesi gerekirken, bizlerle uğraşıyor. Hakkımdaki tüm iddiaları reddediyorum, beraat talebinde bulunuyorum” ifadelerini kullandı. Daha sonra söz alan Mine Özerden, yürütmenin yargı üzerindeki vesayetinin son bulmasını, güçlünün hukuk yerine hukuk gücünün galip gelmesini diliyorum” diye kaydetti. Can Atalay, “Bu bir son değil. Haram eli uzatmadık. Devletin gücünü kendi çıkarımız adına kullanmadık. Kendi hukukuna uymayanlara uymalarını anımsattık. Faaliyetin yargılama faaliyeti olmadığını söyledik. Gezi direnişini sahiplenmek sorun ise sahipleniyoruz. Onurla sahipleniyoruz. Bu son değil, başlangıç. Mücadeleye devam” şeklinde ifadeler kullandı.

‘SUİKAST EYLEMİDİR’

 Son sözleri sorulan Kavala, “AİHM’in hak ihlali kararından sonra aleyime sunulan delilerin hiçbiri beni suçla ilişkilendirip makul şüphe yaratmadığını açıkladıktan sonra delil olmayan delillerle hakkımda ağırlaştırılmış müebbet istenmesi hukuki değildir. Bu, aynen ikinci iddianamedeki suçlar gibi yargı kullanılarak yapılan bir suikast eylemidir” dedi.

MAHKEMEDEN CEZA

Kavala’nın son sözü ardından mahkeme, karar için duruşmaya ara verdi. Aranın ardından kararını açıklayan mahkeme, Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Mahkeme heyeti Kavala’ya “Türkiye Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engelleme” suçundan dolayı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Kavala hakkında istenen “Siyasal veya askeri casusluk” suçlaması için ise heyet beraat kararı verdi.

YARDIM SUÇUNDAN 18 YIL

Davada yargılanan Mücella Yapıcı,Çiğdem Mater Utku, Mine Özerden, Şerafettin Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ekmekçi hakkında ise mahkeme heyeti “Türkiye Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engelleme” suçuna yardım suçlamasıyla 18 yıl hapis cezası verilmesine karar verdi. Ayrıca mahkeme heyeti, “cezanın durumu, kaçma şüpheleri” gibi iddialarla ceza verilen isimlerin tutuklanmasına karar verdi.

Mahkeme heyeti Ayşe Pınar Alabora, Henry Jack Barkey, Can Dündar, Gökçe Yılmaz, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu, Memet Ali Alabora, Yiğit Aksakoğlu ve İnanç Ekmekçi hakkında daha önce çıkardığı yakalama kararının infaz edilmesi kararı verdi.

KARŞI OY

Mahkeme heyeti tarafından oy çokluğu ile verilen karara bir üye karşı oy kullandı. Oy kullanan üye ise delil yetersizliğinden kaynaklı Kavala’nın tahliye edilmesine ve tutuklanan isimlerin de tutuklanmaması gerektiği görüşünü savundu.

Mahkemenin kararını açıklaması üzerine salonda bulunanlar “Her yer Taksim her yer direniş” ve “Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek” sloganları attı.

Tutuklama kararı verilen isimler polisler tarafından gözaltına alınıyor.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir