Haberler Toplumsal Cinsiyet

İstanbul Sözleşmesi biziz!

Danıştay 10. Dairesi, İstanbul Sözleşmesi’nin feshine dair Cumhurbaşkanı kararının iptali istemi reddetti. Sözleşmenin feshinin onayı anlamına gelen bu kadar İstanbul Sözleşmesi Bizim, Vazgeçmiyoruz eylemi düzenledi.

Açıklamayı KESK İzmir kadın meclisi yürütmesinden Eğitimsen 3 nolu şube kadın sekreteri Sabiha Metin ve 5 nolu şube kadın sekreteri Aygül Şengül yaptı.

Basın Açıklaması:

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ BİZİMDİR, RET KARARINIZI REDDEDİYORUZ!

Türkiye, 2011 yılında ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi’nden 20 Mart 2021’de Cumhurbaşkanlığı kararı ile çekilmişti. Biz kadınlar, tek bir adamın verdiği bu kararı tanımadığımızı karar açıklandığı günden itibaren sokaklarda, meydanlarda, işyerlerinde, üniversitelerde, bulunduğumuz her yerde haykırdık. Birçok kadın örgütü, LGBTİ+ örgütü, sendikalar, emek ve meslek örgütleri, barolar bu hukuksuz karara karşı itiraz etti ve mücadelemizi sürdürdük. Danıştay 10. Dairesi, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının iptali talebi ile açılmış davalarda kararını 19 Temmuz’da açıkladı. Ne yazık ki; bu karar ve gerekçesi, Türkiye’nin sadece İstanbul Sözleşmesi değil, temel insan haklarını ilgilendiren diğer uluslararası sözleşmelerden de tek kişinin kararıyla çekilmesinin önünü açan bir karardır ve bu karar onaylanırsa, hiç bir uluslararası sözleşmenin ve mevcut yasanın güvencesi kalmayacak. Sadece hukukun üstünlüğü ilkesi değil, ülkenin ve herkesin hukuk güvenliği de yok edilmiş olacak.

Danıştay’a açtığımız davalarda kararnamenin yaşam hakkı ihlali sonucunu doğurabileceği için yürütmenin durdurulmasını talep etmiştik. KESK ve KESK’e bağlı sendikaların açtığı davalar ve açılan tüm diğer davalarda da kararnamenin yürütmesinin durdurulması talebi reddedildi. Bu arada kadına yönelik şiddet başta evlerde, işyerlerimizde, sokakta ve yaşamımızın tüm alanlarında artarak devam etti…

Verilen bu hukuksuz kararın iktidar tarafından gerçekleştirilen kadın düşmanı bir hamle olduğunu, yaşamlarımızın ve hak mücadelemizin yok sayılmaya çalışıldığını biliyoruz. Bu kararla Danıştay, tek adam iktidarının meclisi devre dışı bırakarak istediği her kararı alabileceğini, istediği her uluslararası sözleşmeden kafasına göre çekilebileceğini göstermiştir. Bu nedenlerle bu kararın, kadınlar nezdinde, toplum nezdinde hiçbir meşruiyeti yoktur ve kabul edilmesi mümkün değildir.

Sözleşmeden imzanın çekilmesinin hemen ardından gelen nafaka yasası düzenlemeleri AKP’nin kadın düşmanı politikalarını güçlendirmek için kadın kazanımlarına dönük saldırılarını ve kadın düşmanı politikalarını devam ettireceğini göstermiştir. Diyanet, tarikat, cemaatler, Memur –Sen ve bazı yandaş sivil toplum örgütlerinin yürüttüğü lobi faaliyetlerine de baktığımızda bu saldırıların artarak devam edeceğini görebiliriz. Danıştay 10. Dairesi’nin İstanbul Sözleşmesi kararı birçok tehdidi barındırmaktadır; Türkiye’nin taraf olduğu yüzlerce uluslararası sözleşme var ve bunların hepsi kanun hükmündedir. Danıştay’ın İstanbul Sözleşmesi ile ilgili kararına göre Cumhurbaşkanı bir gecede yüzlerce kanunu tek bir cümlelik kararla kaldırabilir, böylelikle imzacısı olduğumuz tüm uluslararası sözleşmelerin güvencesini yok edebilir.

Hukukun üstünlüğü ilkesini yerle bir eden Danıştay kararı hukuki değil siyasidir; bu karar kadınları kamusal alanın dışına iterek, kadınların yaşam haklarını aile- erkek ve ataerkinin çıkarlarını koruyacak şekilde yeniden dizayn etme çabasının en somut adımıdır. Her gün kadınların katledildiği, kadınlara yönelik cinsel, fiziksel, psikolojik, ekonomik her türlü şiddetin katlanarak arttığı, erkek faillerin cezasız kaldığı ya da haksız tahrik indirimiyle adeta biz kadınları katletmek için cesaretlendirildiği, erkek yargı kararlarıyla şiddetin özendirildiği böyle bir dönemde bu kararı imzalayanlar; bu ülkedeki her bir kadın cinayetinden, kadınlara ve LGBTİ+’lara karşı işlenen şiddet suçlarından ve tek adam rejiminin topluma dayattığı her türlü hak gaspından sorumludur.

KESK’li kadınlar olarak cinsiyeti, cinsel kimliği ve cinsel yönelimi nedeniyle kimsenin ayrımcı uygulamalara maruz kalmadığı eşit ve özgür bir yaşamı savunmaktan, kadınların mücadele ile elde ettiği kazanımlara sahip çıkmaktan asla vazgeçmeyeceğiz. İstanbul Sözleşmesi kadınların şiddete, tacize, tecavüze karşı eşitlik ve özgürlük mücadelesinin en somut kazanımıdır.“İstanbul Sözleşmesi Bizim” diyen tüm kadınların beyan ve iradelerine rağmen İstanbul Sözleşmesinin tek adam kararıyla feshi ve Danıştay 10. Dairesinin verdiği hukuksuz ret kararı biz kadınlar açısından yok hükmündedir.

KESK olarak Danıştay 10. Dairesi’nin bu hukuksuz kararını temyize, Anayasa Mahkemesi’ne taşıyacağız. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi dâhil bütün hukuki süreçleri işleteceğiz. Aynı zamanda sokakları, meydanları, işyerlerini terk etmeyerek mücadele ile kazandığımız haklarımızdan, hayatlarımızdan ve İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmediğimizi dile getirmeye devam edeceğiz.

HAYATLARIMIZDAN, HAKLARIMIZDAN İSTANBUL SÖZLEŞMESİNDEN VAZGEÇMİYORUZ!

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ BİZİMDİR, RET KARARINIZI REDDEDİYORUZ!

Türkiye, 2011 yılında ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi’nden 20 Mart 2021’de Cumhurbaşkanlığı kararı ile çekilmişti. Biz kadınlar, tek bir adamın verdiği bu kararı tanımadığımızı karar açıklandığı günden itibaren sokaklarda, meydanlarda, işyerlerinde, üniversitelerde, bulunduğumuz her yerde haykırdık. Birçok kadın örgütü, LGBTİ+ örgütü, sendikalar, emek ve meslek örgütleri, barolar bu hukuksuz karara karşı itiraz etti ve mücadelemizi sürdürdük. Danıştay 10. Dairesi, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının iptali talebi ile açılmış davalarda kararını 19 Temmuz’da açıkladı. Ne yazık ki; bu karar ve gerekçesi, Türkiye’nin sadece İstanbul Sözleşmesi değil, temel insan haklarını ilgilendiren diğer uluslararası sözleşmelerden de tek kişinin kararıyla çekilmesinin önünü açan bir karardır ve bu karar onaylanırsa, hiç bir uluslararası sözleşmenin ve mevcut yasanın güvencesi kalmayacak. Sadece hukukun üstünlüğü ilkesi değil, ülkenin ve herkesin hukuk güvenliği de yok edilmiş olacak.

Danıştay’a açtığımız davalarda kararnamenin yaşam hakkı ihlali sonucunu doğurabileceği için yürütmenin durdurulmasını talep etmiştik. KESK ve KESK’e bağlı sendikaların açtığı davalar ve açılan tüm diğer davalarda da kararnamenin yürütmesinin durdurulması talebi reddedildi. Bu arada kadına yönelik şiddet başta evlerde, işyerlerimizde, sokakta ve yaşamımızın tüm alanlarında artarak devam etti…

Verilen bu hukuksuz kararın iktidar tarafından gerçekleştirilen kadın düşmanı bir hamle olduğunu, yaşamlarımızın ve hak mücadelemizin yok sayılmaya çalışıldığını biliyoruz. Bu kararla Danıştay, tek adam iktidarının meclisi devre dışı bırakarak istediği her kararı alabileceğini, istediği her uluslararası sözleşmeden kafasına göre çekilebileceğini göstermiştir. Bu nedenlerle bu kararın, kadınlar nezdinde, toplum nezdinde hiçbir meşruiyeti yoktur ve kabul edilmesi mümkün değildir.

Sözleşmeden imzanın çekilmesinin hemen ardından gelen nafaka yasası düzenlemeleri AKP’nin kadın düşmanı politikalarını güçlendirmek için kadın kazanımlarına dönük saldırılarını ve kadın düşmanı politikalarını devam ettireceğini göstermiştir. Diyanet, tarikat, cemaatler, Memur –Sen ve bazı yandaş sivil toplum örgütlerinin yürüttüğü lobi faaliyetlerine de baktığımızda bu saldırıların artarak devam edeceğini görebiliriz. Danıştay 10. Dairesi’nin İstanbul Sözleşmesi kararı birçok tehdidi barındırmaktadır; Türkiye’nin taraf olduğu yüzlerce uluslararası sözleşme var ve bunların hepsi kanun hükmündedir. Danıştay’ın İstanbul Sözleşmesi ile ilgili kararına göre Cumhurbaşkanı bir gecede yüzlerce kanunu tek bir cümlelik kararla kaldırabilir, böylelikle imzacısı olduğumuz tüm uluslararası sözleşmelerin güvencesini yok edebilir.

Hukukun üstünlüğü ilkesini yerle bir eden Danıştay kararı hukuki değil siyasidir; bu karar kadınları kamusal alanın dışına iterek, kadınların yaşam haklarını aile- erkek ve ataerkinin çıkarlarını koruyacak şekilde yeniden dizayn etme çabasının en somut adımıdır. Her gün kadınların katledildiği, kadınlara yönelik cinsel, fiziksel, psikolojik, ekonomik her türlü şiddetin katlanarak arttığı, erkek faillerin cezasız kaldığı ya da haksız tahrik indirimiyle adeta biz kadınları katletmek için cesaretlendirildiği, erkek yargı kararlarıyla şiddetin özendirildiği böyle bir dönemde bu kararı imzalayanlar; bu ülkedeki her bir kadın cinayetinden, kadınlara ve LGBTİ+’lara karşı işlenen şiddet suçlarından ve tek adam rejiminin topluma dayattığı her türlü hak gaspından sorumludur.

KESK’li kadınlar olarak cinsiyeti, cinsel kimliği ve cinsel yönelimi nedeniyle kimsenin ayrımcı uygulamalara maruz kalmadığı eşit ve özgür bir yaşamı savunmaktan, kadınların mücadele ile elde ettiği kazanımlara sahip çıkmaktan asla vazgeçmeyeceğiz. İstanbul Sözleşmesi kadınların şiddete, tacize, tecavüze karşı eşitlik ve özgürlük mücadelesinin en somut kazanımıdır.“İstanbul Sözleşmesi Bizim” diyen tüm kadınların beyan ve iradelerine rağmen İstanbul Sözleşmesinin tek adam kararıyla feshi ve Danıştay 10. Dairesinin verdiği hukuksuz ret kararı biz kadınlar açısından yok hükmündedir.

KESK olarak Danıştay 10. Dairesi’nin bu hukuksuz kararını temyize, Anayasa Mahkemesi’ne taşıyacağız. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi dâhil bütün hukuki süreçleri işleteceğiz. Aynı zamanda sokakları, meydanları, işyerlerini terk etmeyerek mücadele ile kazandığımız haklarımızdan, hayatlarımızdan ve İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmediğimizi dile getirmeye devam edeceğiz.

HAYATLARIMIZDAN, HAKLARIMIZDAN İSTANBUL SÖZLEŞMESİNDEN VAZGEÇMİYORUZ!

İstanbul Sözleşmesini Uygula Kampanya Grubu’ Kadıköy Eminönü İskelesi önünde de eylem düzenledi.

Eylemde, “Hayır kabul etmiyoruz”, “Bedenimiz bizim, emeğimiz bizim”, “Kadınlar sokağa özgürleşmeye”, “Erkek adalet değil gerçek adalet”, “Boşanmayı değil cinayeti engelle”, “Kadın, trans cinayetleri politiktir” sloganları atıldı. Basın açıklamasını, ‘İstanbul Sözleşmesini Uygula Kampanya Grubu’ adına Rüya Kurtuluş okudu.

Kurtuluş, şöyle konuştu:

“Danıştay’ın verdiği karara şaşırmadık. Ama Danıştay’ın İstanbul Sözleşmesi kararı ülkenin gidişatı açısından son derece kritik ve önümüzdeki günleri belirleyecek bir karardır. Türkiye’de erkek adalet uzun süredir kadınlar lehine işlemiyor. Sadece kadınlar açısından değil, toplumun her kesimi açısından adaleti arayacağı hukuki mekanizmalar halk üzerinde birer baskı aracına dönüşmüş vaziyette. Düşünün ki bütün gün AKP’lilere sosyal medya üzerinden hakaret edildiğini farz edip sadece bu dosyalara bakan ağır ceza mahkemeleri var. Şaşırmadık ama olağanlaştırmıyoruz da. Danıştay’ın İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanı kararıyla çekilinmesini onaylayan kararı, meclisin yasama yetkisini Cumhurbaşkanı’nın keyfi kararnamelerle gasp edebileceğini hukuki içtihat haline getirebilecek niteliktedir. Üstelik temel insan hakları metni niteliğinde olan İstanbul Sözleşmesi’nden Anayasa’ya aykırı bir şekilde Cumhurbaşkanı’nın aldığı bir kararla çekilebileceğini de söylüyor bu karar. Bu karar ‘siz ne derseniz deyin, ülkede ne yaşanıyorsa yaşansın biz Danıştay’ı tek adama bağladık’ kararıdır. Kabul etmiyoruz.”Kurtuluş,”Katiller devlet tarafından korunuyor” dedi ve şöyle devam etti: 

“Bu süreçte sözleşmenin bu şekilde feshinin hukuken mümkün olmadığı ve sözleşmenin kadınlar için hayati nitelikte olduğu bilindiği halde 19 Temmuz 2022’de Danıştay ‘Cumhurbaşkanı bir kararnamesiyle sizin yaşamlarınızla oynayabilir’ dedi. Bu kararları verenler bu ülkedeki her kadın cinayetinin, maruz kaldığımız her erkek şiddetinin doğrudan failleridir. Devlet en tepesinden mahkemesine, kolluğuna kadar bir suç örgütüne dönmüştür. Karşımızda adeta halka karşı açılmış bir savaşı yönetenler var. Bu savaşı yönetenler bugün kadınları ve LGBTİ+’ları haklarını gasp ederek öldürürken, sınır ötesine bomba yağdırarak sivillerin canını almaktadır.”

“Elbette ki bu saldırılar karşısında bugüne kadar susmadık, geri adım atmadık bundan sonra da susmayacağız, direneceğiz. İstanbul Sözleşmesi’nin feshi kararı da Danıştay kararı hukuksuzdur, yok hükmündedir. Bu kadın ve LGBTİ+ düşmanı kararlara imza atanlar bilsin ki onları oturdukları koltuklarda rahat bırakmayacağız. Bir kez daha tane tane ve yüksek sesle söyleyelim. İstanbul Sözleşmesi bizim mücadelemizle yazıldı, onaylandı. Vazgeçmeye niyetimiz yok. Sözleşmede yazan her bir madde biziz, bizim mücadelemizle uygulanacak. Gücümüz haklılığımız, gücümüz dayanışmamız. İstanbul Sözleşmesi biziz!”

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir