Haberler Manşet

Mültecilere zorunlu göç ‘seyreltme projesiyle’ sürüyor

ANKARA – İçişleri Bakanlığı’nın “Seyreltme projesi”, Altındağ ilçesinde mültecilerin yaşadığı mahallelerde uygulanmaya başlandı. İçişleri Bakanlığı’nın mültecilere yönelik “Mekansal yoğunlaşmayı önlemek” gerekçesiyle Şubat ayında duyurusunu yaptığı “Seyreltme projesi” uygulanmaya başlandı. Seyreltme projesi kapsamında yer alan iller arasında Ankara, Antalya, Aydın, Bursa, Çanakkale, Düzce, Edirne, Hatay, İstanbul, İzmir, Kırklareli, Kocaeli, Muğla, Sakarya, Tekirdağ ve Yalova’dan oluşan 16 şehirde mülteciler için kayıt kapatıldı. Proje kapsamında pilot bölge geçen yıl mültecilere yönelik ırkçı saldırılarının yaşandığı, ev ve işyerlerinin yağmalandığı Ankara’nın Altındağ ilçesi seçildi. Yaşanan ırkçı saldırıların ardından resmi verilere göre Altındağ’ın farklı mahallelerinden 4 bin 514 mülteci proje adı altında yerlerinden edildi. Mahallelerde son 2 yılda mültecilerin kaldığı bin 500 gecekondu yıkıldı, 357 konutun için de yıkılma kararı bulunuyor. 

 EVLER TEK TEK YIKILDI 

Seyreltme projesinin uygulanmaya konulduğu mahallerde geçen yıl yaşanan ırkçı saldırıların izleri hala duruyor. Selçuk Mahallesi’nde yıkık halde olan gecekondu evlerin çoğunun penceresinde saldırıdan sonra asılan Türk bayrakları ve kırık camlar olduğu yerde duruyor. Yıkılan evlerin fotoğrafını çektiğimiz sırada, mülteci çocuklar “Sizde mi evleri yıkacaksınız” diyerek evsiz kalma korkusunu dile getirmesi dikkat çekti. Mahallede dükkan işleten E.G., geçen yıl yaşadığı ırkçı saldırı sonrası Önder Mahallesi’nden Selçuk Mahallesi’ne taşındığını belirtti. E.G.’nin taşınma süreci bu mahalleyle son bulmuyor. Selçuk Mahallesi’ndeki evin de yıkılması üzerine Etlik semtine taşınan E.G., dükkanını açmak için her gün bir saat yol gelmek durumunda olduğunu söyledi. Saldırılardan kurtulmak için iki kez mahalle değiştiren E.G., hala yaşadığı saldırı korkusunu şu sözlerle dile getirdi: “Dükkana gelen Türkler hesabı ödemeden çıkıyor, bir şey söylesem saldıracaklar. Korkmuyorum ama sıkıntı çıksın istemiyorum. Bizi gittiğimiz evlerden de çıkarıp Türkleri yerleştirecekler. Yaşadıklarımı birçok kez polise de haber verdim ancak hiçbir şey yapmıyorlar.” 

BELEDİYE SURİYELİLERİ İSTEMİYOR! 

Mülteci A.A. da evlerin yıkılma durumuna tepki göstererek, “2 yıldır bu mahallede yaşıyorum (Selçuk Mahallesi). Ev sahibi geçen hafta geldi evi boşaltmamı istedi. Buradaki evleri kentsel dönüşüme koyacaklar. Altındağ Belediyesi, Suriyeli istemiyor, bizi buralardan göndermek için ellerinden geleni yapıyorlar. Altındağ’da ölen gençten sonra gelişti tüm bu olaylar” diye konuştu. 

 EŞYALARIN TOPLANMASINA İZİN VERİLMEDİ 

Geçen hafta komşusunun evinin yıkıldığını anlatan A.A., şöyle devam etti: “Eşyalarını bile toplamaya izin verilmeden iş makineleri bir günde tüm evi yıktı. (Yıkılan evi göstererek) Bak daha eşyalar duruyor. Çıkmamız için bize her gün hakaret ediyorlar. Ben Türklerin işlerinde çalışıyorum her gün hakaret ediyorlar, yevmiyemi vermiyorlar. İş vermez, para vermez, zalim bunlar. Birçok Suriyeli bu yıkımlardan sonra gitti. Kimse burada kalmadı. Bizim bir arada yaşamamızı istemiyorlar.” 

 10 YILDIR OTURUM VERİLMEDİ

 Kağıt toplayıcısı olan C.F. ise, 2012’den beri Türkiye’de olduğunu fakat devletin oturum vermediğini dile getirdi. Evi boşaltması için kendisine 2 ay müddet verdiğini anlatan C.F., “Normalde benim kaydım burada, Altındağ’da ama devlet kabul etmedi. Bizi ayırmaya çalışıyorlar, bütün akrabalarım buradaydı eskiden. Ama her biri farklı ilçeye taşınmak zorunda kaldı. Burada yapacak bir şey kalmadı, bir şekilde Avrupa’ya gideceğim” diye belirtti. 

 BELEDİYE ÇALIŞANI MÜLTECİLERİ SUÇLADI 

Mahallede görevli olan Altındağ Belediyesi personeli ise mültecileri suçlayarak, “her gün hakaret ediyorlar, bizi tehdit ediyorlar” iddiasında bulundu. İsmini vermek istemeyen işçi, Altındağ’ın “Küçük Halep” olarak tariflemekle kalmayıp, “Türklere iş kalmadığını ve mahallenin huzurunun bozulduğunu” ileri sürdü. Kira artışlarını da Suriyelilere bağlayan işçi, mülteciler ülkelerine dönerse kira fiyatlarının düşeceğini savundu. 

 DEVLETİN MÜLTECİ POLİTİKASI

  Söz konusu seyreltme projesiyle mültecilerin tedirginlik yaşadığını ifade eden Ankara Mülteci Dayanışma Ağı Üyesi Levent Ayaşlıoğlu, çoğunun Avrupa’ya gitme yollarına başvurduklarını söyledi. Türkiye’de resmi rakamlara göre 7 milyon mültecinin olduğunu fakat sahada çalışan mülteci derneklerine göre 9 milyonu aştığını vurgulayan Ayaşlıoğlu, seyreltme projesiyle batı illerinde yoğunlaşan ve bu oranın yüzde 25’i geçtiği ilçelerde mültecileri bölge illerine gönderilmesinin planladığını belirtti. Geçen yıl Altındağ’da mültecilere yönelik yürütülen linç kampanyası sonrası birçok mültecinin sınır dışı edildiğini ya da batı illerine sevk edildiğini sözlerine ekleyen Ayaşlıoğlu, “Birçok mülteci ailenin sosyal yardımlara ulaşması da hızla engellenmekte. Bütün bu gelişmeleri göz önüne aldığımızda geçen sene Altındağ olaylarından sonra mahallelerde çalışan bizler devletin mültecilere yönelik politikalarının sertleştiğini düşünüyoruz ve bu seyreltme planıyla birlikte devletin gerçek niyetlerini sorgulamak gerekiyor” dedi.  

UCUZ İŞ GÜCÜ

  Türkiye’de artan yoksullukla sosyal yardım alan nüfusun çoğaldığına dikkati çeken Ayaşlıoğlu, şunları söyledi: “Böyle bir durumda devletin hedeflerini düşündüğümüzde, mülteci toplumunun sosyal yardımlara ulaşması için Avrupa’yla ciddi bir pazarlık söz konusu. Bir diğer hedef ise; ucuz iş gücüne duyulan ihtiyaç. Mültecileri tarım, hayvancılık, inşaat ve kağıt toplayıcılığı gibi ucuz iş gücü ihtiyacı olan yerlere sevk edilmesi düşünülüyor. Örneğin; Ankara’da ticaret odaları Beypazarı, Polatlı gibi yerlere ihtiyaç olduğunu söyleyerek mültecilere bu yerlere talep ediyorlar.”  

ORTAK ÇALIŞMA ÇAĞRISI

 Ayaşlıoğlu, mültecilerin Türkiye’de seyreltme planıyla Avrupa’ya pazarlık haline getirildiğini belirterek şu çağrıda bulundu: “Bu konu hakkında Türkiye’de özellikle demokrat kesimlerin, hak temelli ortak çalışmasına ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Kimse tek başına bunun altından kalkamaz. Bu seyreltme planında bizi en çok korkutan; geri dönüşü zorlayacak olayların, linç kampanyalarının başlaması ve devletin giderek mülteci toplumuna karşı sertleşmesi söz konusu olacaktır.”

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir