Ekoloji

ADANA EKOLOJİ PLATFORMU KURULDU

Adana Ekoloji Platformu kuruluşunu bugün yapmış olduğu basın toplantısıyla açıkladı.

Açıklamanın tam metni:

Bugün bulunduğumuz noktada dünyamızın ve insanlığın içinde bulunduğu durumu ekolojik açıdan şöyle değerlendirebiliriz: “İnsanlık tarihinde potansiyel felaketler hiç bu kadar küresel olmamış, bu çapta sosyal ve ekolojik krizler hiç bu kadar eşzamanlı tehdit oluşturmamış; ayrıca, bizi tehdit eden tehlikeler hakkında da hiç bu kadar çok bilgiye sahip olmamıştık.”

Kapitalizm ve endüstri çağı ile, yani kömür, petrol, gaz yakılmaya geçilmesiyle birlikte muazzam değişiklikler oldu. Atmosferi çöplük gibi görüp, iki yüzyıl boyunca salınan zararlı gazlar dünyayı battaniye gibi sardı ve küremizin ısısı giderek artmaya başladı. Şu anda yaşamakta olduğumuz muazzam yangın, sel, hortum felaketlerinin, görülmemiş sıcak dalgalarının bütün kıtalarda aynı anda yaşanmasının sebebi budur.

Küresel ısınma bir sistem sorunudur. İçinde yaşadığımız bu kapitalist sistem özellikle de 1980’lerden sonra hiçbir sınır tanımadı. Muazzam bir gelir dağılımı adaletsizliği olmasına rağmen milyarderlerin yönetiminde, sadece ve sadece daha fazla para kazanmak amaç oldu. Akılla, mantıkla ya da sağduyuyla izah edilmesi mümkün olmayan bir tüketim buna eşlik etti. Bilim bize böyle devam edersek öleceğimizi, yok olacağımızı söyledi ama bu bilgi karşılık görmedi. Yangınların, sel felaketlerinin ve yaşanan bütün iklim anormalliklerinin baş sorumluları, uzun sürede bunun geleceğini bilmelerine rağmen bunu gizleyen, hatta aksine faaliyetlerini arttıran büyük petrol, gaz, kömür şirketleri ve onların dümen suyunda politikalar izleyen siyasetçilerdir.

Münür Korkmaz

Sınırları olan bir gezegenin sınırsız olduğunu sanıyorlar. Sınırlı bir dünyayı sınırsız bir şekilde tüketemeyeceklerini bir türlü anlamadılar. Kapitalizmin bir özelliği olan sürekli büyüme, sürekli kar etme kuralından kaynaklanan bu anlayışsızlık gezegenimizdeki hayatı uçurumun kenarına getirdi.

Ülkemizde de durum bu kötü gidişattan farklı değil. Doğusundan batısına ülkenin “değer” biçilen her doğa parçası, maden, enerji, inşaat, turizm tesislerinin işgali altında; orman varlığı azaldı; meralar, yaylalar, otlaklar, tarım alanları küçüldü, kurulan tesislerle yıkıma uğratıldı; göller, dereler, sulak alanlar, akarsular ya betonlarla “ıslah” edilip zincire vuruldu, ya da izin verilen şirket etkinlikleri yüzünden kurudu; henüz kuramayan nehirler, bırakılan sanayi ve tarımsal atıklar nedeniyle zehir akıyor; denizler oksijensiz bırakıldı, koca Marmara denizi ölüm döşeğinde; biyolojik çeşitlilik azaldı; yaban hayvanları avcılara pazarlandı; korunma dereceleri düşürüldüğü için korunan alanlarda, aynı şekilde tarihi ve kültürel varlıkların bitişiğinde yapılaşma ve sanayi etkinlikleri aldı başını yürüdü; içerisinde plastik ve tehlikeli maddelerin bulunduğu atıkların ithal edilmesine ve asbestli gemilerin ülkeye girmesine izin verildiği için Türkiye emperyalist devletlerin ve tekellerin çöplük alanına döndü.

Şehrimiz Adana’da ekolojik tahribat bütün hızıyla devam ediyor. Yumurtalık Sugözü Köyünde yirmi yıldır çalışan, çevreyi zehirleyen İsken yetmiyormuş gibi, şimdi de hemen yanı başında EmbaHunutlu kömür santralinin yapımına yetkililer izin verdi, bu yıl içinde açılışının yapılması bekleniyor. Tufanbeyli İlçesinde kurulu olan santral de on yıldır çalışmaya ve kömür yakmaya devam ediyor. Oysa, Paris anlaşmasını 2021 yılında onaylayan Hükümet yetkililerinden beklenen mevcut kömür santrallerinin kapatılması için tarih verilmesi idi. Adana dünyanın her yerinden getirilen plastik çöplerin merkezi olmaya devam ediyor. Çağımızın kanseri olarak nitelenen plastiğin üretimini ve tüketimini sınırlamak ve giderek azaltmak gerekirken, Ceyhan’da plastik hammaddesi üretecek olan bir tesise izin ve her türlü yatırım teşviki hükümet tarafından verildi. Bereketli Çukurova topraklarının kimyasal gübre ve tarım zehirlerinin her yıl artan oranda kullanılması sonucunda yapısı değişti, adeta kanser oldu.

Anlatılan bütün bu olumsuz gelişmeler göz önüne alınarak; doğamızı, hayatımızı, geleceğimizi yaşanan ve yaşanacak olan ekolojik tahribatlara karşı savunmak üzere; var olan bir boşluğu doldurmak adına, güçlerimizi ve mücadelemizi çevre ve ekoloji alanında birleştirmek adına; biz aşağıda adları yazılı olan kişi ve kurumlar olarak “Adana Ekoloji Platformu”nu oluşturmaya karar vermiş bulunuyoruz.

Var olma ve çalışma ilkelerimizi şöyle sıralayabiliriz:

—- İklim krizi, parçası olduğumuz ekolojik dengenin karşısındaki en önemli tehdittir, bu tehdide karşı mücadele etmek ise sorumluluğumuzdur. Gezegenimizde yaşayan tüm canlıların yaşam hakkını savunmak üzere yola çıkıyoruz.

—- Tüketimin azaltılmasını, gerçek ihtiyaçların ise sürdürülebilir yöntemlerle karşılanmasını savunuyoruz.

—- Temel değerlerimiz çeşitlilik, çoğulculuk, şeffaflık ve şiddetsizliktir.

—- Çevre duyarlılığını ve dayanışmasını geliştirmeyi, ekoloji mücadelesini demokrasi ve haklar mücadelesinin bir parçası haline getirmeyi amaçlıyoruz.

—- Platformumuz fonlardan para almaz, giderlerini kendi bileşenlerinin katkılarından karşılar.

—- Platformumuz doğal olarak, kapitalizm karşıtıdır. Küresel sermayenin istek ve tercihlerine göre dizayn edilen neoliberal politikaların uygulanması sonucunda, yaşam alanlarının  kirlenmekte ve yok olmakta olduğu, çevre sağlığı ve canlı yaşamının tehlikeye girdiği gerçeğini görmezden gelmez.

—- Savaşlar insanlarla birlikte tüm canlıları yok edip doğanın dengesini bozmaktadır.

Platformumuz, çevreyi kirleten ve yaşamı yok eden savaşa karşıdır ve barıştan yanadır.

—- Nükleer santraller ilk kurulmaya başladığından bu yana birçok açıdan insanlığın ve tüm hayatın başına bela olagelmiştir. Platformumuz nükleer santrallere karşıdır ve kendisini nükleer karşıtı platformun doğal bir parçası olarak görür.

—- Bilimsel bilgiler ışığında kamuoyunun bilgilendirilmesi, koruma bilincinin geliştirilmesi ve yaygınlaşması, her türlü çevresel kirlenme, doğal değerlerin bozulmasına yönelik faaliyetler konusunda kamuoyunun bilgilendirilmesi ve uyarılması, bu kirletici ve doğal ortamı bozucu faaliyetlerin önüne geçmek için, her türlü hukuksal yola başvurmak, demokratik baskı grubu işlevini görmek, bu konuda yapılan yasal düzenlemelerin ve yönetim faaliyetlerinin ulusal ve uluslararası hukukun tanıdığı yollarla takipçisi olmak; amaçladığımız çalışma hedeflerimiz arasındadır.

Yolumuz açık olsun.

Saygılarımızla.  09.11.2022

ADANA EKOLOJİ PLATFORMU

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir