Makale

TURNA- Attila Turnaoğlu

Flamingo, Phoenicopteridae familyasını oluşturan kuşların ortak adıdır. Yaşayan üç cins içinde sınıflandırılmış altı türü bulunur. Ancak biyologların en yeni verdiği sonuçlara göre Avrupa türü, Rosa türü ve kendi içinde ve çaprazlama üreyebildiklerinden 2 alt türü olan Küba türü olarak türlendirilir. Flamingo kuşları, Anadolu’da daha çok Allı Turna olarak adlandırılır.

Turna uzun bacaklı, uzun boyunlu, büyük ve zarif bir kuştur. Gövdesi gri, başı ve boynu siyahtır, yanaklarından aşağıya inen beyaz şerit gözükür. Gaga, boyun ve kanatlar uzun, kuyrukları kısadır. Kuyruk tüyleri kabarık ve süslüdür. Genellikle sürüler halinde görülür. Sesi bir borazanı andırır; çatlak ve yankılıdır, uzaktan hoş gelir. Uçarken düz ya da V şekilli sıralar oluşturur. Ülkemizde Tuz Gölü’nde kuluçkaya yatarlar ve çeşitli bölgelere yayılırlardı.

Turna adının Japoncadan türediği tahmin ediliyor. Japonca’da “turu”, Turna anlamına geliyor. Bu kelimenin tu (dizi, takip) ve ryudo’dan gelen ru (akmak) kelimelerinin birleşiminden türediği düşünülüyor. Ses benzeşmesi nedeniyle Turna adı Kürtçe Quling, Azerice durma, Türkmence durna, Kazakça tırna ve Kırgızca, Özbekçe ve Uygur Türkçesi’nde de Turna olarak kullanılıyor.


Üreme döneminde bireyler, çiftler veya gruplar halinde sergiledikleri kur davranışı ise, Turnaların en karakteristik özellikleri arasında yer alıyor. Bu kur davranışı, içerdiği ahenkli, estetik figürler nedeniyle “Turna dansı” olarak adlandırılıyor. Birbiri etrafında dönme, uyumlu dairesel veya zikzak yürüyüş, sıçrama, kanat vuruşu, hareketsiz kalma, gagalarını eğerek yerden aldıkları çalı-çırpıyı havaya atma gibi karışık bir seri hareketten oluşan bu dansla Turnalar, kendilerini eşlerine beğendirmenin yanı sıra üreme alanlarını korumayı da amaçlıyorlar.

Aşk, özlem, şans, bereket…

Turna, hem Alevi-Bektaşi inanç edebiyatında hem de divan ve halk edebiyatında çokça yer verilmiş ve işlenmiş bir simge kuştur. Göçmen olan bu kuş, Uzakdoğu’dan Anadolu’ya kadar sıla ve gurbet ile özdeş olup haber getiren ve ruh taşıyan elçi durumundadır. Dişi ve erkek Turna kuşlarının birbirine olan sadakati ve vefası, Alevi-Bektaşi inancında ikrarlı ilişkilerin ve eşlerin durumu ile özdeş bilinir. Bu kuşların dansı, uçuş pozisyonları ve sadakat özellikleri esas alınarak Turna Semahı icra edilmiştir. Turna Semahı Turnanın siluetini ve dans figürünü içermektedir.

Yerkürenin dört bir yanında kültürün bir parçası haline gelen ve farklı anlamlar kazanan bu tür, Anadolu topraklarında ise bolluğun ve bereketin sembolü olmuştur. Turnanın, gök tanrıyı temsil ettiği var sayılmış ve kutsal olarak kabul edilmiştir. Türkülerimizde, göçmen bir kuş olduğu için daha çok haber götürüp getiren bir sembol olarak kullanılmıştır.

Anadolu kültüründe en çok kullanılan semboller arasında yer alan Turna, dağılım gösterdiği bütün coğrafyalardaki farklı kültürlerde benzer değerlerin ortak sembolü olmuştur. Japon kültüründe uzun ömür, mutluluk, güzellik, şans ve bereketin simgesi olarak anılır. Benzer şekilde Kürt kültüründe taşıdığı değerler de uğur, bereket, refah ve bolluğu olarak simgelenmektedir. Uğur getirmesi için gelinlerin başına Turna teli (tüyü) takılıyor ya da Turnaların, konduğu tarlaya bereket getirdiğine inanılıyor. Adı, halk kılamlarında gurbetteki sevgiliye selam götüren bir dost olarak anılan Turna aynı zamanda genç kızların güzelliğini anlatmak için bir simge olarak da kullanılıyor.

Göbekli Tepedeki abidevî dikilitaşların üzerinde en çok bulunanlar, Turna, tilki, yılan, aslan ve benzeri resimler ile bezenmiş sembolik şekiller mevcuttur. Taşların üzerindeki sembollerden, gözünüze Turna kuşu sembolü takılacaktır. Bu su kuşu, Mısır hiyerogliflerinde, yazının icatçısı Toth’un sembolüdür. Toth kişiliği, Fenikelilerden Eski Yunan’a ve Hint mitolojilerine, Çin’den Asya’ya, Sümer’den Babil’e ve Antik Roma’ya kadar karşılıkları olan bir semboldür. Eski Yunan’da Hermes, Hristiyanlarda Enok olduğu iddia edilir. Zerdüştlük ’de Hürmüz, Roma’da Apollon, Turna kuşu ile sembolize edilir.

Anadolu’da çok yaygın bir motif olan Turna hakkındaki en eski bilgi, Göbekli Tepe’den sonra, Çatalhöyük’te bulunmaktadır. Kerpiç evlerinin arasında Turna kanatları bulunmuştur. 10.yüzyılda Abbasîler döneminde özel bir görevle Türklerin yaşadığı bölgeleri gezmiş olan Arap bilgini İbni Fadlan, Başkurt Türklerinden bir kısmının “yılan”a, “balık”a veya “Turna”ya taptıklarından söz etmektedir. Şükrü Elçin de “Türk Halk Edebiyatında Turna Motifi” adlı araştırmasında, Turnanın totem unsuru oluşuyla ilgili olarak şunu belirtmektedir. “Kuşlar içinde konumuzu teşkil eden su kuşu Turnanın, Türklerde Gök Tanrı tasavvuru dışındaki ilahlardan biri olarak hikmet sahibi ruhu temsil ettiği kabul edilmektedir.”

Diğer yandan, Türk halk edebiyatında ve Divan edebiyatında da Turna kuşu sıklıkla kullanılmış. Özellikle Pir Sultan Abdal’ın şu mısraları çok dikkat çekici:

hazreti şah’ın avazı
turna derler bir kuştadır
asası nil deryasında
hırkası bir derviştedir.

Evrensel mitolojik silkinme kavramı veya şekil değiştirme, tasavvufta; Ton Bürgünme veya Donuna Girme olarak anılır. Bozkurt, boz at, Turna, güvercin, leylek, atmaca, doğan, geyik olarak görünme, Don-donanım değiştirme Anadolu-Orta Asya inançları yanında, kimi masallarda da, çoğu zaman üstün, güçlere haiz olanın verdiği bir ceza veya ödül halinde gerçekleşmektedir. “Kabulgan” kelimesi ise, kimi yerde; ”kabuk değiştiren” halinde ortaya çıkar, bazen bir ruhtur ve sıklıkla kuş olarak görülür.

Horasan erenlerinden, din ve astronomi âlimi Ahmed Eflaki, Hünkar Hacı Bektaş Veli’nin mekandan mekana (başsız-ayaksız) girme gücüne sahip olduğunu, Arifler Menkıbesi adlı eserinde anlatır. Bu nedenle Pir Bektaş Veli’ye, Şems-i Perende demektedir. 

Velayetname Hacı Bektaşi Veli’nin hayatı hakkında menkıbe türünde bir eserdir. Velayetname ’de, Horasan erenlerinin, Ahmet Yesevi’yi davet etmek için Turna donunda derviş gönderdikleri ve bunların Türkistan’a uçtukları anlatılır. Ahmet Yesevi ve halifeleri de, Turna donuna girerler ve onlara doğru uçarlar. Allı Turna, ayni anda; Hz. Ali’yi, Horasan Erenlerini ve Ahmet Yesevi’yi de simgeleyecektir.

Böylece, İnsan-ı Kamil‘i ve Tanrısal ruhu sembolize eden Turna, kutsanmış bir kuş olur. Turnalar Semahı ise, tüm bu manaların işlendiği özel bir semaha dönüşmüştür. Benzer ruhları birbirine yaklaştırır. Bu semahın, Turna kuşunun havada çizdiği şekillerden esinlendiği ve bir döngüyü sembolize ettiği düşünüldüğünde, Anka Kuşu ile zaman zaman eşdeğer tutulduğu görülür.

Erdal Küçükyalçın’ın “Turna’nın Kalbi” kitabında Turna’nın yeniçerinin kalbi olduğundan bahsedilir.  Yeniçeriler, Altay kavimlerinin kutsal kabul ettikleri Turna kuşunu sembol olarak seçmişlerdir kendilerine. Turna ile Ocak arasındaki bağın bir yoldaşlığa dönüştüğünü, “Yeniçeri Yoldaşlığının” bir tür “Turna Yoldaşlığı” olduğu anlatılır.

Divan edebiyatında Turnalar, âşıklar için “GÖNÜL ”dür. Divan Şairi Hayalî Bey (16 yy) çok genç yaşta şiir söylemeğe başlamış ve kısa sürede kendini tanıtmıştır. Hayalî’nin şu mısraları da bunu anlatır niteliktedir:

hilâli bir turna kanadı gibi başına takınan yüce gökyüzü,
bu hâliyle âdeta- yıldız askerlerinin pehlivanı olmuştu.

Eskilerden bir söz olan; “Kuş Kadar Aşk” sözü tasavvuf edebiyatımızın en güzel konusudur.

Şeyh Galib’in şu mısraları Turnayı nasıl ifade ediyor:

mehtap, bir akdoğan gibi uçmak için kanatlanmaya başlarsa
bulut saflarını turna sürüsüne çevirir.

Turna Türküleri

Neşet Ertaş söylediğinde mest olurduk:

allı durnam bizim ele varırsan
şeker söyle, kaymak söyle, bal söyle
gülüm gülüm, kırıldı kolum,
tutmuyor elim,durnalar hey

Bir anonim eser olan türkümüz çok dokunaklı:

gökyüzünde bölük bölük turnalar

nerededir meskeniniz eliniz

bir name yazayım yare götürün

dost eline uğrar m’ola yolunuz

telli turnam gökyüzünün gülüdür

esip konducağın bağdat elidir

gözüm yaşı mahramalar çürüdür

aşamazsan telli turnam dön geri

Bertolt Brecht şiirinin ve tiyatronun en önemli isimlerinden birisi olup “epik tiyatro“,diğer bir ifadeyle “diyalektik tiyatro”’ fikrini geliştirdi ve eserleriyle sahneye koydu. Şiirlerinde yalınlık ve içten gelen bir anlatıma yer verdi. O da gönlünde Turnalara yer vermiştir. (yukardaki Şeyh Galip mısraına bakınız)

bak! gökte yay gibi uçan şu turnalara
uçarlarken bir yaşamdan bir başkasına
bulutlar da birlikte gidiyor onlarla.
bulut ve turnalar
ikisi de aynı yükseklik ve aynı telaş içinde
yerlerinde duramadan
yan yana, kısacık uçtukları o güzel göğü
ikiye bölüyorlar.
her biri öbürünün salınışından başka bir şey görmeden
aynı rüzgarı duyuyor.
şimdi yan yana yatan bu çifti
rüzgar boşlukta öylece sürükleyebilir.
bu uyum bozulmadıkça
uzun süre kimse onları ayıramaz
yağmurlardan ve kurşunların vızıldadığı
her yerden uzaklaşabilirler
güneşin ve ayın altında küçücük hareketlerle
birbirlerine sevdalı, uçarlar sonsuza.
hey sizler, nereye? -hiçbir yere. -nereden? -her yerden.
soruyorsunuz, ne zamandır birliktesiniz?
çok olmadı. -ne zaman ayrılacaksınız? -hemen.
işte böyle bir anlık birlikteliktir, sevenler için seda.

Turna soyu Türkiye’de son mu buluyor

Türkiye Üreyen Kuş Atlas’ının Koordinatörü Kuş Gözlemcisi Sn. Kerem Ali Boyla, atlasın verileriyle 10 yıl sonra Türkiye’de hangi türlerin soyunun tükeneceği konusunda bilgi sahibi olduklarını söyledi. Boyla, ” Türkiye’nin yürüyen kuş atlası 2019 yılında yayınlandı. Bu aslında çok daha büyük bir projenin parçasıydı. Bu Avrupa çapında yapılan bir çalışma ve üreyen kuşlar çok daha seçici davranıyorlar. Bu üreyen kuşların da ortadan kaybolması, aslında ciddi bir çevre sorununa işaret ediyor. Bu bağlamda Türkiye’de 3 tane türün artık yuvalamadığını tespit ettik. Bu türler, telli Turna, kadife ördek ve yaz ördeği” ifadelerini kullandı.

Turnanın oğlu

Bu ülkede ne çok oğlu vardır Turnaların ve elbette kızları da. Kızlar nice zorlukları aşmışlar, yurdun kadınları olarak her probleme göğüs germişler, var olma mücadelesi vermişler ve nice evlatlar dünyaya getirmişlerdir. Doğanın en zarif türlerinden olan Turnaların vakur duruşları ve tüm güzellikleri çehrelerine ve karakterlerine yansımış ve kanatlarını açarak ülkeye sahip olduklarını göstermişlerdir.

Tarihte, 19 yy ortalarında Sivas Cencin köyünde doğan ve köye muhtar olan, ismiyle maruf Turna Kadın, yıllar sonra soyadı kanunu çıktığında Dedem Ali Beye soyadı olarak nasip olmuş ve Turnaoğlu soyadını almışız. Turna Kadın hikâyesi bir Anadolu Kadını dirayeti olarak, bizlere kadar uzanan bir gurur kaynağı olmaktadır.

Sevgi, aşk, bereket simgesi olan Turnalar hepimizin başımızı kaldırıp bulutların arasından izleyeceğimiz yol göstericilerimiz olsunlar. Ellerimizi açıp gözlerimizi hafifçe kısıp, yaşımız ne olursa olsun kucaklarımızın değer verdiğimiz nice insanlara açık olduğunu ifade etmeliyiz ki, çölleşen Tuz Gölünün yağmurlara kavuşmasını, kuruyan ülke insanlarının yüz çizgilerindeki derin kesiklerin iyileşmesini, bu ülkeden uçup giden Turnaların ve diğer değerli kuşların geri dönmelerini ve bu topraklara sahip çıkmalarını sağlayalım.

Saygılarımla

Attila Turnaoğlu

Attila Turnaoğlu –1953 yılında İstanbul’da doğan Turnaoğlu, Lise öğrenimini Kadıköy Maarif Koleji’ndetamamlamıştır. ODTÜ Endüstri Mühendisliği’nde yüksek öğrenimini tamamlayarak 1979 yılında iş hayatına atılmıştır.İş hayatında sırasıyla STFA Grubu’nun çeşitli şirketlerinde (1979 – 1994) Yöneticilik yapmıştır. Daha sonra İntermak grubunda Genel Koordinatör olarak görev aldıktan sonra 1995 – 2001 yılları arasında Transtürk Holding Aş – Israel Jv ortaklığı şirketlerinde Gübre, Fide üretim ve pazarlaması konularında görev almıştır. Daha sonra bir müddet müşavirlik yapmış olup, 2005 -2014 yıllarında Koca Grup bünyesinde Çeşitli Yurt Dışı Projeler Koordinatörü olarak Endüstriyel Tesisler, çeşitli alt yapı inşaat işleri faaliyetlerini yürütmüştür. Ardından Bionas Tarım LTD Şirketinde Genel Müdür olarak Rusya’da Organik Tarım üretimi ve Avrupa Birliği Ülkeleri, USA ve Kanada’ya satışlar gerçekleştirilmiştir.Orta öğreniminden beri müzikle uğraşmış, şarkı sözleri ve şarkılar üretmiştir. Şiire meraklı olup üniversite döneminden bu yana şiirler yazmaktadır. Bir dönem roman yazma konusuna da eğilmiş ancak yazdıkları basılmamıştır.YouTube kanalında şarkılar, şiir okumaları, video yapımları mevcut olup ileriye dönük Şiir kitabı basmayı amaçlamaktadır. Denenmemiş çalışmalara meraklı olup Foto-Şiir çalışmaları yürütmektedir. Yaşama ait kısa yazılar yazmaya da çalışmaktadır.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir