“Güzel günler göreceğiz çocuklar,
güneşli günler
göre-
-ceğiz…
Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar,
ışıklı maviliklere
süre-
-ceğiz…” (Nikbinlik, Nazım Hikmet)
Âşık Serdari’nin ünlü taşlamasıyla başlayalım söze: “Nesini söyle’yim canım efendim!” Söyleyecek söz çok da hangi birinden başlamalı? Deniz salyasını unuttuk artık, bir sonraki buluşmamızda yeniden hatırlarız. Pandemi de gündemimizden çıktı. Sanki her gün bir uçak dolusu insanı kaybetmiyormuşuz da taburcu ediyormuşuz gibi. Kadına yönelik şiddet, kadın cinayetleri, katillerin, tecavüzcülerin yılışık özgüvenleri… Ya yanan ormanlara ne demeli? İklim krizi… seller… yaşanan ve yaşanacak depremler… Eğitimde yaşanan sorunlar… Bir de kayıt dışı göç çıktı başımıza. Ne olacak bu mülteci meselesi? Hafızalarımızdan henüz öncekiler silinmemişken Altındağ’daki pogrom…
Bütün bu tanıklıklarımız; televizyon ekranlarından, gazete sayfalarından, sosyal medya hesaplarımızdan taşıp gelen, canımızı acıtan, soluğumuzu kesen bu haberler, görüntüler bize cehennem gibi geliyor. Shakespeare “Cehennem boş, şeytanların hepsi burada” derken yaşadığımız günleri ve coğrafyayı tarif eder gibi. Kiminle konuşsam, memleketten, insanımızdan umudunu kesmiş, ya kendi güvenli alanlarına çekilmeyi –ne kadar güvenliyse artık- ya da kaçıp gitmeyi düşünür olmuşlar.
Pek çoğumuz gibi ben de kimi zaman bütün bu yaşananlar karşısında umutsuzluğa düşer gibi oluyorum. Sonra kendimden utanıyorum. Çünkü aklıma Ahmed Arif’in şu sözleri geliyor: “Umutsuzluğa düşmek bir devrimciye yasaktır. Cellât elinde iskencede ölüme bir soluk kalmışken bile. Yalnız yasak değil, ayıptır da. Çünkü devrimcinin kendisi, insanlığın yarını ve umududur.”
Bu yazıyı okuyanlar biliyorlar ki sorunlar ne kadar girift ve çetrefil görünse de çözülemez değil. Aklın ve bilimin rehberliğinde eşitlik, özgürlük ve adalet hâkim olduğunda müsilaj da çözülür, pandemi de. İklim krizine de çare bulunur, açlığa da işsizliğe de. Kadın cinayetleri de son bulur, eğitim sorunları da çözülür. Mülteci meselesi de kalmaz zaten. Mesele aklı ve bilimi rehber edinmekte… Mesele bizde, insanda… Bir insan değişecek, bir toplum değişecek, dünya değişecek.
Bu olacak dostlarım. Bir gün yaşadığımız bu coğrafyada da akıl ve bilim egemen olacak. Yeryüzünde cenneti yaşayacağız. “Güzel günler göreceğiz” Umudunuzu kesmeyin insanımızdan, kendinizden, yurdunuzdan.
Bu yazı yeşertmediyse umudunuzu size yedi şarkılık bir reçete yazıyorum. Bir hafta boyunca her güne bir şarkıyı dinleyerek başlayın. İyi gelecek, inanın!
Umudu Kesme Yurdundan, Zülfü Livaneli
Güzel Günler Göreceğiz, Edip Akbayram
Fırtına, Yeni Türkü
Sözlerimi Geri Alamam, Bulutsuzluk Özlemi
Yüzünü Dökme Küçük Kız, Bülent Ortaçgil
Güneş Topla Benim İçin, Zülfü Livaneli
Sıyrılıp Gelen, Grup Yorum